Çocuklarda Aşı Çeşitleri – Aşının Önemi
Çocuklarda Aşı Çeşitleri – Aşının Önemi
Sevgili www.Nazlim.net okurları aşının bebeğinizin saglığı için çok önemli oldugunu biliyormuydunuz ? Bakın ne gibi aşılar yapılması gerekiyor…
BCG AŞISI
İlk ayını dolduran bebeklere uygulanmaktadır. Bu aşının koruyuculuğu uygulanan diğer aşılar düzeyinde olmasa da tüberküloz menenjit ve miliyer tüberkülozdan % 65 oranında koruduğu için ve ülkemizde tüberküloz insidansının yüksekliği nedeniyle yapılması gerekliliği vardır. Bu aşı, ABD ve İngiltere gibi tüberküloz insidansının düşük olduğu ülkelerde rutin olarak yapılmamaktadır. Ancak HIV olgularının artması ve ilaçlara dirençli suşların gelişmesi nedeniyle gelişmiş ülkelerde de tüberküloz sorun olmaya devam etmektedir. BCG aşısının ciddi yan etkileri azdır. İmmün yetmezliği olanlarda dissemine BCG itis’e neden olabilir (2/1.000.000) . Koruyuculuk oranı daha yüksek tüberküloz aşıları geliştirilmeye çalışılmaktadır.
DİFTERİ-TETANOZ-BOĞMACA “DTB” AŞISI
Ülkemizde rutinde kullanılan bu aşının içindeki boğmaca aşısı ” tüm hücre aşısı” denilen alı olup, besiyerinde üreyen bakteri ve toksininin formaldehid ile inaktive edilmesi yöntemiyle yapılamktadır. Bu aşı uygulanan çocuklarda sıklıkla ( % 10-50 ) oranında enjeksiyon yerinde kızarıklık, şişlik, ağrı, hareket kısıtlılığı, ateş, ağlama görülmektedir. Nadiren de yüksek ateş ve konvulsiyon görülmektedir. Gelişmiş sanayi ülkelerinde asellüler boğmaca aşısı (aB) kullanılmaktadır. Asellüler boğmaca aşısında yan etkiler 5-10 defa azalmaktadır. Ancak bu aşı oldukça pahalı olup bakanlığa bağlı sağlık merkezlerinde rutinde kullanılmamaktadır. Bazı tıp fakültesi aşı polikliniklerinde ve özel muayenehanelerde ücretini kendi ödeyenlere uygulanmaktadır. Asellüler boğmaca – Difteri – Tetanoz aşısı ileriki yıllarda bol üretilerek fiyatı düşürülürve ülkemiz ekonomisi düzelirse, o zaman bu aşı rutin uygulamaya girebilir.
ÇOCUK FELCİ AŞISI
Ülkemizde oral çocuk felci aşısı “OPV” kullanılmaktadır. Bu aşı attenüe zayıflatılmış virüs içerdiği için ilk aşılananlarda 760.000 aşıda bir olguda komplikasyon olarak felç görülmektedir. Bu aşı immün yetersizliği olanlara, immüno-supressif tedavi görenlere, kortikosteroid tedavi alanlara ve yakın temaslılarına yapılırsa risk çok daha fazla ” 6800 kat” artmaktadır. Bu nedenle ülkemizde de bu grup hasta ve yakınlarına OPV önermiyoruz. ABD ve İskandinav ülkeleri ise seyrek de olsa görülen OPV komplikasyonları nedeniyle ülkelerinde inaktif intramüküler poliomyelit aşısını “IPV” kullanmaktadır. Bizim ülkemizde 2 yıldan beri poliomyelit olgusu yoktur, ancak polio kontrolunun yetersiz olduğu kuzey Irak sınırından her an bulaşma olabilir, o nedenle rutin aşılamalarda ve kampanyalarda OPV kullanılmalıdır. Ancak bireysel aşılamalarda ve özel muayenehanelerde ücretini kendi ödeyenlere IPV yapılmaktadır.
Bizim ülkemizde ne zaman rutin IPV aşı uygulamasına geçileceği ayrı bir araştırma konusudur.
KIZAMIK ve KIZAMIK-KIZAMIKÇIK-KABAKULAK ” KKK” AŞISI
Ülkemizde rutinde “Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda” yalnız kızamık aşısı tablodaki gibi kullanılmaktadır. Ancak gelişmiş ülkelerin hepsinde ve gelişmekte olan ülkelerin bir kısmında ( Doğu Akdeniz bölgesindeki 23 ülkeden 8 inde) KKK aşısı kullanılmaktadır. Ülkemizde de bir çok tıp fakültesinde ve özel muayenehanelerde aşı ücretini kendi ödeyenlere 12-15 ayda ilk aşı ve okula başlarken (4-6 yaş) ikinci aşı “rapel” yapılmaktadır. Konjenital kızamıkçığa bağlı sakatlıkları ve kabakulak komplikasyonlarını (ensefalit, sağırlık, orşit gibi) önlemek için bu aşının bir an önce rutine girmesi önerilmektedir.
HEPATİT B AŞISI
Türkiye hepatit B infeksiyonu yönünden orta endemisite bölgesinde yer almaktadır. HBsAg taşıyıcılığı toplum genelinde % 3.9-12.5 olarak verilmekte olup bu oran bölgelere göre değişir. Anti-HBs pozitifliği % 20.6-52.3, hepatit B infeksiyon seroprevalansı % 25-60 arasında değişmektedir. Hepatit B nin başlıca bulaş yolu horizontal yolla olmakla beraber diğer tüm yollar da ( vertikal, parenteral, cinsel temas ) infeksiyonun yayılmasında etkilidir. Hepatit B infeksiyonu5 yaşın üzerindeki çocuklarda ve yetişkinlerde % 5-10, 1-5 yaş arasındaki çocuklarda % 30, perinatal infeksiyon geçiren bebeklerde % 90 oranında kronikleşir.
Hepatit B infeksiyonunun yayılımını önlemenin en etkili yolu temas öncesinde duyarlı kişilerin aşılanmasıdır. Hepatit B aşısı tüm yenidoğan bebeklere doğumdan hemen sonra rutin olarak önerilmektedir. Aşı 0-1 ve 6. aylarda intramüküler olarak yapılır. HBsAg pozitif anneden doğan bebeklere ilk 12 saat içinde HBIG (Hepatit B hiperimmünglobulin 0.5 ml) ve aşı farklı anatomik bölgelerde uygulanır. Prematüre bebeklere aşı anne HBsAg negatif ise vücut ağırlığı 2 Kg olana kadar ertelenir. Ancak anne HBsAg pozitif ise doğar doğmaz aşı ve HBIG uygulanmalıdır. Hepatit B aşısı % 90-95 oranında koruyucudur. Sağlıklı çocuklarda aşı sonrası serokonversiyonun test edilmesi gerekmez. Ancak riskli kişilerde üç dozluk aşıdan sonra anti-HBs yanıtı gelişmediyse bu kişiler tekrar aşılanır. Aşı enjeksiyon yerinde hafif ağrı yapabilir. Aşının multipl skleroz veya demiyelinizasyonu reaktive ettiği ileri sürülmüş, ancak elde edilen verilere göre ilişki olmadığı bildirilmiştir. Ülkemizde rutin hepatit B aşısı yenidoğan bebeklere yapılmakta ve ücret Sağlık Bakanlığı tarafından karşılanmaktadır.
HAEMOPHILUS INFLUENZA TİP B ( Hib ) AŞISI
Ülkemizde Hib menenjiti, pnömonisi ve diğer invazif hastalıklarının mortalite ve morbiditesini gösteren geniş çaplı araştırmalar maalesef yoktur. Okul, yuva ve kreşlerde yapılan araştırmalarda nazofarenks kültürlerinde taşıyıcılık oranı % 22-52 arasında bulunmuştur. ABD de Hib aşısından önce ( 1980 ) yılda 25.000 infeksiyon, 13.000 menenjit ve 500 ölüm görülürken, aşıdan sonra ( 1995 ) infeksiyon 1300, menejit 86 ve ölüm 5 e düşmüştür.
Gelişmiş ülkelerin çoğunda kojüge Hib aşılarırutin aşı şemasına girmiş ve bu ülkelerde invazif Hib infeksiyonu ortadan kalkmıştır. Ancak gelişmekte olan ülkelerde rutin aşı şemasında olmadığı için aşı özel olarak yapılmaktadır. Hib infeksiyonlarının özellikle de menenjitin mortalitesi yüksektir ve ağır komplikasyonları vardır. Bu nedenle Hib aşısının, bir an önce Sağlık Bakanlığı rutin aşı şemasına girmesi gerekmektedir.
SUÇİÇEĞİ AŞISI
Suçiçeği tüm dünyada ve ülkemizde yaygın olarak görülen, çocukluk çağının en bulaşıcı hastalıklarındandır. Hastalık çok bulaşıcı olduğu için aşı yapılmayan toplumlarda insanların % 90 dan fazlası yetişkin çağa gelmeden hastalığı geçirmektedir. Türkiyede her yıl 1.2 milyon civarında çocuk goğmaktadır. Bu çocukların % 90 dan fazlası 18 yaşından önce su çiçeği geçirdiğine göre ülkemizde yılda ortalama 1 milyon su çiçeği hastalığı görüldüğünü söyleyebiliriz. Suçiçeği geçiren çocuğun yuva, kreş ve okula gitmemesi gerekir.
Suçiçeğinden sonra streptokok ve stafilokokların neden olduğu invazif yumuşak doku enfeksiyonları sık görülmektedir, ayrıca pnömoni, akut serebellar ataksi (1/4000), enesefalit, Reye sendromu, hepatit, glomerulonefrit, artrit, osteomyelit, myokardit, trombositopeni, purpura fukminans, dissemine intravaskuler koagülasyon (DİK) nadir de olsa görülmektedir. Lösemili, malign tümörlü, immün yetmezlikli çocuklar ile, immünoterapi, radyoterapi ve kortikoterapi gören çocuklar su çiçeğine yakalanırsa hastalık çok ağır, hatta ölümcül seyretmektedir.
Son dönemde yapılan çalışmalarda suçiçeği komplikasyonlarında artış olduğu ve hastalığın önemli morbiditeye neden olduğu gösterilmiştir.
Aşı 1974 yılında Japonya’da M. Takahashi tarafından geliştirilmiştir. 1995 yılından beri ABD de suçiçeği aşısı (Oka suşu) rutin olarak kullanılmaya başlanmıştır. Aşıdan önce yılda 11.000 çocuk hastaneye yatırılır ve 100 çocuk ölürken şimdi bu rakamlar çok azalmıştır.
Aşı hastalık geçirmemiş çocuklara 1 yaş ile 12 yaş arasında bir defa yapılmaktadır. 13 yaşından sonra ise 4-8 hafta arayla 2 doz önerilir. Aşı konjenital immün yetmezliği olanlara, malignite ve immunsupressif tedavi alanlara yapılmaz. Ayrıca 1 yıldır remisyonda ve laboratuvar değerleri normal olan akut lenfoblastik lösemilere önerilebilir. Aşının ağır hastalıktan koruma etkinliği % 95 olarak bilinmektedir.
HEPATİT A AŞISI
Hepatit A hastalığı ülkemizde bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte yapılmış bazı çalışmalara göre, genel olarak dünyada orta veya yüksek endemik ülkeler arasındadır ve hastaneye yatan akut viral hepatitli olgularda, A hepatiti çocuklarda ilk sırayı almaktadır.
Hastalığın klinik bulguları yaşa bağlı olarak asemptomatik infeksiyondan anikterik (sarılık olmadan) veya ikterik (sarılıkla birlikte) infeksiyon, hatta mortalite ile seyredebilen ciddi infeksiyona yol açan bir dağılım gösterebilir. 6 yaş altında genellikle (>% 90) asemptomatik seyreder. 6 yaş üstü çocukların % 70 den daha fazlası asemptomatik iken erişkin hastaların % 80 e yakını semptomatiktir. Çocuklarda semptomlar; yorgunluk, karın ağrısı, bulantı kusma, kas ağrısı bulgularıyla, genellikle akut solunum yolları infeksiyonu bulgularına benzer şekildedir ve bu tabloya ikter (sarılık) eşlik edebilir veya etmeyebilir.
Amerikan Pediatri Akademisi çocuklara hepatit A aşısının 2 yaş üzerinde yapılabileceğini önermektedir. Daha erken tavsiye edilmemesinin gerekçeleri arasında, devam eden maternal antikorların (anneden geçen antikorlar) aşının etkisini azaltabilmesi yanında, küçük çocuklarda hastalığın genellikle hafif veya asemptomatik geçmesi de rol oynar. Genellikle dünyada hepatit A aşısı için önerilen standart bir yaş yoktur. Risk grubu ve ülkelerin hatta bölgelerin kendi özellikleri ve maternal antikorların kaybolma süresi bu kararda kritik rol üstlenmektedir. Hastalığın rastlanma oranının yüksek olduğu ve periyodik salgınların olduğu bölgelerde rutin aşılama önerilmektedir. Ülkemiz şartlarında hepatit A aşısı 2-6 yaş arasında yapılmalıdır.