Kefaret Orucu Nedir? Ne Zaman Tutulur ve Niyeti Nasıl Edilir?

Kefaret orucu, halk diliyle söylemek gerekirse; Kişinin tutması üzerine farz olan Ramazan ayında orucunu bilerek bozması sonucu tutması gerekli olan orucun adına denmektedir.

İnsanların niyet ettikleri halde iftar vaktine kadar dayanamayıp tuttuğu orucu bozduğu zamanlar olur. İşte böyle zamanların telafi edilmesi adına sadece 1 gün için 60 gün tutulması zorunlu olan oruca kefaret orucu diyoruz. Birde ne zaman tutulması gerektiği, niyetinin nasıl yapılacağı ve kaç gün tutulacağı gibi sorular vardır. Bütün bunların cevapları bu haberimizde sizlerle.

Kefaret Orucu Nedir?

Keffaret, Ramazanda bile bile bozulan bir gün orucun yerine iki kameri ay veya altmış gün peş peşe oruç tutmak demektir. Ayrıca bozulan orucun da kaza edilmesi gerekir. Keffaret, sadece Ramazan ayında tutulan orucun bile bile bozulmasının cezasıdır. Diğer oruçların bozulması halinde yalnız kaza, yani gününe gün oruç tutmak yeterli olur.

Ramazan orucu öbür aylarda kaza edilirken bilerek bozulsa yine kaza lâzım gelir, keffaret gerekmez.

Keffaret orucu, ara verilmeden peşpeşe tutulacağı için Ramazan ayına ve oruç tutulması haram olan günlere rastlamaması lâzımdır.

Keffaret orucuna kameri aylardan birinin ilk gününde başlanırsa iki ay ara vermeden oruç tutulur. Bu aylardan ikisi de yirmidokuz gün çekse bile iki tam ay oruç tutulduğu için keffaret tamamlanmış olur.

Ayın ilk günü değil de diğer günlerde başlanırsa hiç ara vermeden 60 gün oruç tutularak keffaret tamamlanır. Herhangi bir sebeple keffaret orucuna ara verilir veya eksik tutulursa yeniden başlayıp altmış günü kesintisiz tamamlamak lâzımdır. Kadınlar keffaret orucu tutarken araya giren ayhali günlerini tutmazlar, ayhali yani âdet halleri bitince ara vermeden oruca devam ederek 60 günü tamamlarlar. Kadın, adet hali bittiği halde oruç tutmayarak keffaret orucuna ara verirse, keffarete yeniden başlaması gerekir.

Birkaç defa keffareti gerektirecek şekilde orucunu bozan kimseye bunların hepsi için bir keffaret orucu yeterli olur. Ancak keffareti yerine getirdikten sonra yine kasten orucunu bozarsa bundan dolayı da ayrıca keffaret icab eder.

Yaşlı veya hasta olup keffaret orucu tutmaya gücü yetmeyen kimse keffaret olarak altmış fakiri sabah ve akşam yedirip doyurur. Veya yemek parasını fakirin eline verir. Her günlük yiyecek bir fitre miktarıdır. Fitre miktarı bu parayı ayrı ayrı altmış fakire verebileceği gibi, hergün bir fitre miktarı olmak üzere altmış günde bir fakire de verebilir.

Altmış günlük yiyeceği veya fitre miktarı olan değerini bir günde bir fakire verirse sadece bir günlük yerine geçer.

FİDYE: Oruç tutmaya gücü yetmeyen düşkün ve yaşlı kimseler ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, Ramazan ayının her günü için birer fidye verirler. Fidyenin tutarı aynen fitre kadardır. Bu fidyeler Ramazan’ın başlangıcında verilebileceği gibi, Ramazan ayı içinde veya sonunda da verilebilir. Fidyenin hepsi bir fakire topluca verilebileceği gibi, ayrı ayrı fakirlere de dağıtılabilir. Bu durumda olan kimseler, fidye vermeye gücü yetmiyorsa Allah’tan bağışlanmalarını isterler. Oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar eğer ileride tutabilecek duruma gelirlerse tutamadıkları oruçları kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyelerin hükmü kalmaz, bunlar nafile bağış sayılır.

Nazlim

Universiteit Gent üniversitesinden 2003 yılında mezun oldum. İngilizce, Almanca ve Türkçe bilmekteyim. Çeşitli sitelerde yazılar yazarak başladığım gazetecilik serüvenini serbest gazeteci olarak devam ettirmekteyim. Okuyucuların dikkatini çekecek haberleri 2004 yılından beri Nazlim.NET sitesinde yazmaktayım.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir