Kurban Bayramının Tarihçesi
Kısaca tarihi gelişimi hakkında bilgiler vereceğimiz Kurban bayramınızı şimdiden tebrik ederim. Allah(c.c) hepimize daha nice bayramları görmeyi nasip etsin. İlk ortaya çıkması Hz. İsmail ile Hz. İbrahim’in arasında geçen olayların neticesinde olmuştur.
Zamanını hiç bilmeyenler için anlatıyorum, herkesin bildiği üzere ilk kurban ilk kurban Hz. İbrahim ile Hz. İsmail adak neticesinde gelişen olaylarla ortaya çıkmıştır. Daha ayrıntılı olarak aşağıda zaten bu konuya yer vereceğiz.
Kurban Bayramının Tarihçesi, Kurbanın Tarihsel Hikayesi
Kurban ibadetinin tarihi oldukça eskidir. Hz. Adem(a.s)’ın çocuklarının adakları ile ilgili olarak bizlere ulaşmış olan bilgiler kurban kesme ya da adamanın, adak sunmanın ilk insanla başladığını yani her ümmette olduğunu gösterir niteliktedir:
“Her ümmet için, Allah(c.c)’ın kendilerine rızk olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine O’nun adını anarak kurban kesmeyi meşru kıldık. Sizin Tanrınız tek bir İlahdır, O’na teslim olun. Allah(c.c) anıldığı zaman kalpleri titreyen, başlarına gelene sabreden, namaz kılan, kendilerine verdiğimiz rızıktan sarf eden ve Allah(c.c)’a gönül vermiş olan kimselere müjde et.”
Bu gün itibariyle hac mevsiminde icra edilen, Peygamber Efendimiz(s.a.v) tarafından dini bir vecibe olarak tebliğ edilen kurban ibadetinin temelleri Hz. İbrahim (a.s) ile oğlu arasında vuku bulan hadiseye kadar uzanır. Zaten Kabeyi Muazzama haccedilsin yani ziyaret edilsin diye inşa eden de Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmaildir.
Bu hadise şöyledir: Hz. İbrahim (a.s.) bir ara oğlu İsmail’i kurban ettiğini rüyasında görür ki bu bir ilahi vahiydir. Hz. İbrahim durumu oğluna açıklar, oğlu İsmail de buna hazır olduğunu bildirir. Bunun üzerine Hz. İbrahim oğlu İsmail’i kurban etmeye hazırlanırken Cenab-ı Hak onların bu samimiyet ve teslimiyetlerinden dolayı İsmail’e bedel olarak bir koç gönderir. Hz. İbrahim de oğlu yerine koçu kurban eder. Konu ile ilgili âyet şöyledir:
“(Hz. İsmail) babası İbrahim ile beraber yürüyüp gezecek çağa gelince (Hz. İbrahim),
‘Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün ne dersin?’ dedi. Hz. İsmail de:
‘Babacığım, emrolunduğun şeyi yap, inşAllah beni sabredenlerden bulursun’ dedi.
Her ikisi de teslim olup (babası oğlunu) şakağı üzerine yatırınca; ‘Ey İbrahim! Rüyayı doğruladın. Biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü bu gerçekten çok açık bir imtihandır’ dedik. Biz oğlunun yerine ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. Geride gelecekler arasında ona (iyi bir ün) bıraktık. ‘İbrahim’e selam’ dedik. Biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mü’min kullarımızdandır.”(es-Saffat, 37/102-111.)