Miraç Kandili Olayı
Miraç Kandili olayı nedir? Kısaca İsra ve Miraç olayı sayfamızda, Peygamberimizin göğe yükseldiği Miraç olayları anlatılmıştır.
Miraç Kandili olayı nedir? Kısaca İsra ve Miraç olayı sayfamızda, Peygamberimizin göğe yükseldiği Miraç olayları hakkında ayrıntılar ve bilgiler anlatılmıştır.
İslam alemi açısından en önemli günlerden birisi de hiç kuşkusuz Miraç olayları olarak kabul edilir. Çünkü sonuçları itibariyle Müslümanlara bir çok müjde bu olay sırasında verilmiştir. İşte burada hepimizin 27 Şubat Pazar günü namaz ve salavatlar eşliğinde kutlayacağı İsra ve Miraç olaylarında neler olmuştur anlatılacaktır.
Burada yazacağımız Miraç olayı kısaca özeti şeklinde olacağı için okuduklarınızdan duygulanacak ve etkileneceksiniz. Yazımıza geçmeden önce Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile Cebrail arasında geçen ilk namaz olayını sizlerle paylaşacağız.
Cebrail, Kabe’nin kapısı yanında bana imamlık etti. İlk gün fecir doğarken sabah namazını, güneş tepeden ayrılırken öğleyi, her şeyin gölgesi kendi boyu olunca ikindiyi, güneşin üst kenarı ufukta kaybolurken akşamı, gün kararınca yatsıyı kıldık.
İkinci günse sabah namazını hava aydınlanınca, öğleyi her eşyanın gölgesi kendi boyunun iki katı olunca, ikindiyi hemen bundan sonra, akşamı iftar saatinde, yatsı namazını gecenin ilk üçte biri dolunca eda ettik.
Cebrail aleyhisselam şöyle dedi: “Evvelki Peygamberlerin olduğu gibi senin kılacağın beş vakit namazın da eda edileceği zaman budur. Ümmetin günde beş kere namazlarını bu kıldığımız iki vaktin arasında kılsınlar.”
Miraç Kandili Olayı Nedir? Kısaca İsra ve Miraç Olayı
Miraç, Arapçada merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarına gelir. İslam’da Hz. Peygamber (s.a.s)’in göğe yükselerek Allah’ın huzuruna kabul edilmesi olayıdır.
Miraç olayı hicretten bir yıl ya da on yedi ay önce Recep ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşir. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram’dan Beytü’l-Makdis’e (Kudüs) götürülür. Kur’an’ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.s)’in Beytü’l-Makdis’ten Allah’a yükselişi oluşturur. Miraç olarak anılan bu yükselme olayı Kur’an’da anılmaz ama çok sayıdaki hadis ayrıntılı biçimde anlatılır.
- Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s), Kâbe’de Hatim’de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib’in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yardı, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu.
- Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü’l-Makdis‘e getirildi.
- Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler tarafından karşılandı. Hz. Peygamber (s.a.s) imam olarak diğer peygamberlere namaz kıldırdı.
- Hz. Peygamber (s.a.s), Beytü’l-Makdis’te kurulan bir Miraç’la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başladı.
- Göğün birinci katında Hz. Adem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştü.
- Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü’l-Münteha‘ya kadar sürdü.
- Cebrail, “Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım” diyerek Sidretü’l Münteha’da kaldı.
- Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü.
- Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti.
- Sonunda Allah’ın huzuruna kabul edildi.
- Kendisine ümmetinden Allah’a (c.c) şirk koşmayanların Cennet’e gireceği müjdelenip, Bakara suresinin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farz kılındı.
- Yeniden Refref ile Sidretü’l-Münteha’ya, oradan Burak’la Kudüs’e, oradan da Mekke’ye döndürüldü.
Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Miraç olayını anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (s.a.s)’i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı Müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü’l-Makdis’e ve Mekke’ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s)’i sınadılar.
Hz. Peygamber (s.a.s)’in verdiği bilgilerin doğruluğu Müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Miraç olayı inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (s.a.s)’ce “Sıddık” lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere “O söylüyorsa şüphesiz doğrudur” cevabını vermişti.
Ahad hadislere dayansa da Miraç olayının gerçekliğinde tüm Müslümanlar birleşmişlerdir. Ancak olayın gerçekleşme biçimi İslam bilginleri arasında görüş ayrılıklarına neden olmuştur. Buna göre İbn Abbas’ın da içinde bulunduğu bazı bilginlere göre Miraç olayı uykuda gerçekleşmiştir. Bilginlerin büyük çoğunluğuna göre ise uyku durumunda ve rüyada değil, uyanık iken gerçekleşmiştir. Fakat bu görüşü savunanlar da Mirac’ın yalnız ruhla mı, yoksa hem ruh, hem de bedenle mi olduğu konusunda ikiye ayrılmışlardır. Sonraki Kelamcıların büyük çoğunluğuna göre miraç olayı uyanıkken hem ruh, hem de bedenle gerçekleşmiştir. İçlerinde Hz. Aişe’nin de bulunduğu bazı bilginlerle mutasavvıfların büyük çoğunluğuna göre ise uyanık durumda iken ama yalnız ruhla gerçekleşmiştir.
Miraç olayının gerçekleştiği gece Müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Miraç kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Miraç olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.