Sahur nedir? Kısaca anlamı ve önemi hakkında bilgi verilecek sayfamızda, Oruç tutmak için gece kalkılıp yenen yemeğe verilen isim olan sahuru öğreneceksiniz.
Ramazan ayında Oruç tutmak Müslüman olan ve buluğ çağına ermiş herkese farzdır. Üç ayların son dönemine denk gelen Ramazan ayında oruç, akşam yemeği ve sahur yemeği olarak iki parçaya ayrılır. Her ikisinin arasında kalan zamanda gündüz vaktinde her Müslüman orucunu tutar.
Sahur nedir?
Kısaca açıklamak gerekirse sahur, Ramazanda oruç tutanların imsak vakti girmeden önce yedikleri yemeğin adıdır. Daha dini açıdan söylemek gerekirse; Oruç tutmak üzere gecenin son altıda birinde yenen yemeğe sahur denir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) sahurun önemini söylediği “Sahurda kalkınız, sahurda bereket vardır” sözüyle vurgulamıştır.
İslâm dini, insanların hem kişisel hem de toplumsal davranışlarını en iyi şekilde düzenleyerek onları terbiye etmeyi hedef almıştır. Bu ibadetlerden biri olan oruç disiplini gerektiren ibadetlerden biridir. Uykudan uyanarak yemek yemek oldukça zor bir iş olduğu için, bu günkü hayat şartlarında sahur yemeği daha da önem kazanmıştır. Çünkü sahurun oruç zamanını kısaltmaktan öte bir rolü vardır.
Sahurun anlamı ve önemi nedir?
Sahur yemeği, oruç tutacak Müslümanların imsak vaktinden hemen önce yedikleri yemeğin adıdır. Önemini belirtecek olursak; Peygamber Efendimiz(s.a.v) sahur yemeğine kalktığı gibi ümmetine de bu yemeğin yenmesini tavsiye etmiştir.
Resûl-i Ekrem (s.a.s.), sahur yemeğinde “bereket” (Buhârî, Savm, 20) olduğunu ifade etmiş ve sahur yemeğinin, Müslümanların orucu ile ehli kitabın orucu arasındaki en önemli farklardan biri olduğunu belirtmiştir (Müslim, Sıyâm, 46). Onun sahurla ilgili söz ve uygulamalarından hareketle fakihler, sahura kalkmanın ve sahuru geciktirmenin sünnet olduğunu söylemişlerdir (Kâsânî, Bedâî’, II, 105).
Âlimler, sahurun oruca dayanma gücü verdiğini, maddi-manevi bereketlere vesile olacağını bildirmişlerdir. Çünkü kişi sahura kalkmakla seher vaktini uyanık geçirmiş ve bu vakitte hem dua hem de istiğfar etmek suretiyle cennet ehlinin özelliklerine sahip olmuştur (Zâriyât, 51/18). Bu şekilde manevi lezzetlerle başlanan oruç daha canlı, daha şevkli tutulur. Bu tür maddi-manevi bereketleri olan sahur, ihmal edilmemelidir.
Sahur vakti ne demek?
Orucun başlayış ve bitiş vakti gündüze göre tayin edilmiştir. Gündüz ise güneşin doğuşu ile batışı arasındaki zamandır. Kur’an-ı Kerimin orucun başlangıcını bildirirken kullandığı ifade ile, orucun bitimini bildirirken kullandığı ifade arasında farklı bir üslup vardır. Ayette orucun başlama zamanı için “siyah iplikle beyaz ipliğin birbirinden ayrılması” ibaresi kullanılırken; orucun bitimi için de “geceye kadar” ifadesi kullanılır.
Kur’an-ı Kerim’de orucun vakti için kullanılan ifade gayet açıktır “Şafağın beyaz ipliği, siyah iplikten sizce ayırt edilinceye kadar yiyin, için” (el-Bakara, 2/187). Bu ayette, vaktin sınırlarını tespit edecek olan unsur, oruç tutan kimsedir. Çünkü sahur ve iftar vaktinin sınırları tayin edilirken, “sizce” ifadesi kullanılmıştır. Aşağıda da göreceğimiz gibi Hz Peygamber’in ve sahabelerinin tatbikatı da bu hususu doğrulamaktadır.
Rasûlüllah (sas): “Bilal’in ezanı ve ufuktaki uzunlamasına beyazlık, sizi sahur yemenizde aldatmasın. Beyazlık yayılana kadar yiyin, için” (Müslim) buyurmuştur.
“Zirr b Hubeys diyor ki: Sahuru yedim, sonra mescide gidiyordum. Yolda Huzeyfe İbnül-Yemanî’ye uğradım ve yanına girdim. Doğuracak bir devenin sağılmasını emretti. Getirilen süt kaynatıldı, sonra bana yaklaşıp, “ye” dedi. “Oruç tutmak niyetindeyim” cevabını verdim. O da “ben de oruç tutmak niyetindeyim” dedi. Yedik, içtik, sonra mescide geldik namaz başladı. Sonra Huzeyfe, “bir defasında Rasûlüllah’la böyle yapmıştık” dedi. “Sabahtan sonra mı?” diye sordum. “Evet sabahtı ama güneş henüz doğmamıştı” cevabını verdi” (Müsned-i Ahmed İbn Hanbel). Bu vakit de genelde ikinci fecrin başlangıcından sonra gece karanlığının aralandığı vakittir.
“Ebu Zübeyr diyor ki: “Cabir b Abdullah’a oruç tutmak isteyen fakat kap elinde su içecek iken, ezan okunduğunu işiten bir kimsenin durumunu sordum. Cabir, Rasûlüllah’ın “içsin” dediğinin rivayet edildiğini söyledi (Müsned-i Ahmed İbn Hanbel).
“Hubeyb’in halası Uneyse bir rivayette diyor ki: “Eğer bir kadın sahurunu bitirememiş ise, Bilal’e derdi ki, “Bekle sahurumu bitireyim” (Abdurrezzak b Memmam, el-Musannef).
“İbn Münzir, Hz Ali sabah namazını kıldırdıktan sonra, “İşte şimdi beyaz ipliğin siyah iplikten ayrılıp fark edildiği vakittir” dediğini nakleder” (el-Ayni, Umdetül-Kari li Şer’il-Buhâri).
Sadece bir kaç örnekle bile yetinildiğinde, Hz Peygamber’in ve sahabelerinin sahur konusundaki tavırlarının anlaşılması mümkündür. Nitekim Maide suresindeki “Ey insanlar, Allah dini sizi zorlamak için vaaz etmemiştir” ayetini tefsir ederken, Fahreddin er-Razi “Mefatih’ul Gayb” adlı eserinde şöyle söylüyor:
“Bu ayeti kerime dinde önemli bir esas ve prensiptir. Bu prensip zararlı şeylerin meşru olmaması prensibidir.”
Kur’ân’da ve Hz Peygamber’in tatbikatında da görüldüğü üzere, sahurun vakti gündüzün geceden ayrıldığı ve bunun bizzat açıkça yükümlünün şahsi gözleriyle tespit edildiği vakittir.
Genelde fukahanın sahur vaktini belirlerken izledikleri sünnet şu olmuştur. Hz Peygamber (sas) sahura son verip imsak ettikten sonra Kur’an-ı Kerim’den elli ayet kadar okur veya okuyacak bir vakit bekledikten sonra sabah namazını kıldırırdı. Bu imsak vakti de yaklaşık güneşin doğmasından 75-90 dakika kadar öncesi olur ki; sahur yemeği için en son kabul edilen vakittir.
Sahur vakti biz Müslümanlar için önemlidir çünkü sahur zamanı yenen yemeğin insan sağlığına önemi çok büyükmüş. Yani sağlığımız açısından da yararı var sahurda yemek yemenin. Birde şu açıdan bakarsak: Sahurda yemek yesemde oruç tutmasam derseniz yine olmaz çünkü sahurdan sonra gündüz aç kalmanın sağlığımız için yararları kanıtlanmıştır.