Ahmet Haşim sözleri sayfamızda, 1887 ve 1933 yıllarında yaşamış şairin sözlerini ve yazılarını okuyacaksınız.
Kısa süren hayatına yüzlerce eser ve bir çok şiir sığdıran şair, hayatının baharında henüz 46 yaşında iken vefat etmiştir. Bağdat’ta çok ünlü ve oranın ileri gelenlerinden bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Ahmet Haşim, annesiyle 12 yaşındayken İstanbul’a gelip Galatasaray lisesine başlamıştır. Bu dönemde edebiyatla ilgilenmiş, bir çok Türk şair ve yazardan etkilenmiştir.
Ahmet Haşim sembolizm akımının öncülerinden olup, Türk edebiyatının en önemli şairleri arasındadır. Şiirde ahenk kavramına çok önem vermiş olan şair, Arapça ve Farsça kelimeleri şiirlerinde sıklıkla kullanmıştır. Bu yazımız içerisinde, Ahmet Haşim’in en kısa sözleri de dahil olmak üzere, en güzel 57 alıntısını hazırladık.
İşte anlamlı Ahmet Haşim Sözleri:
- “Aşk, değişmeyince ölür.”
- “Güzel, yalanın çocuğudur.”
- “Acılar gece çözülür.”
- “Aşk geçici, evlilik ise daimidir.”
- “Sevgiyi bilmeyen, ölmeyi bilmez.”
- “Aşık, yüz bulamayan adamdır.”
- “Şiir bir hikaye değil, sessiz bir şarkıdır.”
- “Hayat, kitaba sığmayacak kadar geniştir.”
- “Kelimeler şimdi onsuz, başıboş bir sürüdür.”
- “Gülüşlerin mi çiçek, yoksa dudakların mı çiçek?”
- “Yaşlıları gençlik, gençleri ise aşk ölüme götürür.”
- “Gün doğduğu zaman neşe ve umut ortaya çıkar.”
İlgili makale: Ahmet Haşim şiirleri – En güzel ve kısa 16 şiiri. - “Ateş gibi bir nehir akıyordu, ruhumla o ruhun arasından.”
- “Tüm acıların geceleri çare bulduğu bilinmektedir.”
- “En güzel şiirler, manalarını okuyucunun ruhundan alan şiirlerdir.”
- “Eti tadan köpek, artık kuru ekmeğe dönmez.”
- “Her güzellik ruhumda ayrı bir yara açarak geçer.”
- “Gel ey sevgilim, gülerek doğmuş eşsiz güzelliğinle.”
- “Günün doğma saati, neşe ve umudun başlangıcıdır.”
- “Gülmenin insanın şanından olduğunu bilmez misin?”
- “Suyu yakuta döndüren bir hazân, bizi gark eyliyor düşüncelere.”
- “Günümüzde aşık olan sevdiğinden karşılık göremeyen kişidir.”
- “Ne yazık ki vücudun çökmesi aklın olgunluk dönemine rastlar.”
- “Karanlık, ölümün bir cüz’üdür. Onun için dinlendiricidir.”
- “Yarın dudağından getirilmiş bir katre alevdir bu karanfil.”
- “Dünya sarhoştur, her yer aşk ve sevginin ocağı olmuştur.”
- “Aşk her gün aynı devam ederse bir gün değiştirilmesi gerekir.”
- “Sevmeyi bilmeyen ölmeyi bilmez; harp sevginin mütemmimidir.”
- “Etme güzel! Bu bezgin hayatımı gönül alarak bir okşa; yaralıyım.”
- “Yârin dudaklarından bana ulaştırılmış olan bir ateştir bu güller.”
- “Hayvan gayesine varmış duruyor, insan gayesini hala aramakla meşguldür.”
- “Ey acıyı tanıyan, ey kısmetsiz ay, güzelliğini üzüntüyle saklayan gölge dağıldı.”
- “Bir hayat o kadar uzundur ki bu yüzden bir hayatı kitaba sığdırmak imkânsızdır.”
- “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak.”
- “Arkaya bakmadan, yere yuvarlanmaksızın istenilen istikamette kaç adım gidilebilir?”
- “Akıl; nar, ayva ve portakal gibi geç renk ve koku kazanan bir sonbahar ürünüdür.”
- “Büyük dinlenme zulmet denizine dalıp bir daha ışığa kavuşmamaktır.”
- “Güzel kelimesi sıklıkla yalan söyleyenlerin en sevdiği kelimedir.”
- “Çölde yolunu şaşıranlar gibi biz şimdi zaman içinde kaybolmuş kimseleriz.”
- “Hissiz bir medeniyet terbiyesiyle karşı karşıya idim. Gözlerimi haşyetle kapadım.”
- “Şairdir şiiri anlatan, şairdir seni tanıyan, şairdir duyguları yaşayan, şairdir size bakan.”
- “Sanki denizin rengi ağlayış ve özlemle dolmuş da güzellikle donanan şiire tutulmuş.”
- “Sen sevmeyi bilmedin ki ölmeyi bilesin. Çünkü sevmeyi bilmeyenler ölmeyi de bilemez.”
- “Nasıl ki yaşlılık ölüme götürüyorsa aşkta yaşlılık gibidir, esir aldığı bedeni ölüme götürür.”
- “Ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz.”
- “Ne kış ne yaz bir dakika mesut olmayı bilemeyenler, bir memleketi mesut etmeyi nasıl bilsinler?”
- “İstenilene ulaşırken yere düşmek, çaresiz kalmak hatta bazen ağlamak kesinlikle doğal karşılanmalıdır.”
- “Namus kavramı, zaman, din, iklim, gelenek ve bilhassa giyim şekline göre değişen kararsız bir erdemdir.”
- “Bir bakır tasta alev şimdi havuz suya saplandı kızıl mızraklar. Açılıp kıvrılarak göklerde uçuyor parçalanan bayraklar.”
- “Bilirsin, ey gülen, durgun ruhlu ve durgun yüzlü kadın. Gurbetin ve yalnızlığın gecelerinde beklenen sendin.”
- “Esnemek, harp ve müdafaa vaziyetini terk etmiş, tam bir emniyet içinde olduğunu hisseden vücudun mesut teslimiyetidir.”
- “Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak, sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta, kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.”
- “Fikirlerine emin mahfazalar bulamayan bir medeniyetin, tefekkür kabiliyetini kaybetmekte gecikmeyeceğinden hiç şüphe etmemelidir.”
- “Bize söyleyen şair değildir, biz şairi söyletiriz. Çünkü şair, tabiat gibidir. Kendisinde gizlenmiş servet ve güzellik hazinesini ancak onu keşfetmesini bilenlere verir.”
- “Tüm geceler içerisinde korkuyu saklar ve geceler korkuların vaktidir. Göz karanlıkta olup bitenleri seçemez ve güzel görünen şeyleri bile düşman gibi görmeye başlar.”
- “Hiç bir şey dil kadar bir ağaca benzemez. Diller tıpkı ağaçlar gibi mevsim mevsim rengini kaybeder ölü yapraklarını döker ve tazelerini açarlar. Dilin yaprakları, kelimelerdir.”
- “Gece korku vaktidir. Göz artık vazifesini yapamadığı için yanlış şeyler görmeye başlar. Her gölge oyunu her ot titreyişi her yaprak kımıldayışı bir düşman yaklaşması hissini verir.”
Ahmet Haşim sözleri, yazarın kitaplarında geçen yalnızlık, hüzün ve hayat üzerine ilham verici alıntılardan oluşur. Bu sözler insanı düşündürdüğü gibi ders verici özellikler taşır.