Aşk Hikayeleri
Aşk hikayeleri kısa ve uzun sayfamızda, geçmişten günümüze aşk ile ilgili en güzel aşk hikayelerini okuyabilir sizde başınızdan geçenleri yazabilirsiniz.
Aşk tarifsiz bir duygudur ve her aşk mutlu sonla bitmeyebilir. Bazıları için acı ve ömrünün sonuna kadar unutmayacağı dersler bırakır aşk. Elinde olmadan kendini kaptırdığın bu duygusal durumu, yaşayacağın mutlu ve eşsiz zamanları unutmak imkansızdır.
Bu sayfamızda yaşanmış gerçek aşk hikayelerini bulabilir kendinizde aşk hikayelerine eklemeler yapabilirsiniz. İnanın bana sizi derinden sarsacak bir çok hikaye mevcut.
Bu sayfada
Yaşanmış Aşk Hikayesi
Dünya kurulduğundan beri insanlar arasında birbirlerine karşı duydukları aşk her zaman olmuştur. Burada da yaşanmış ve bir o kadarda duygusal izler bırakan bir aşk hikayesini okuyacaksınız. Ben okuduğum zaman çok etkilenmiştim eminim sizi de etkileyecektir.
Sabah uyandığında midesinde bir yanma hissetti yanmanın nedeni aksam yedikleri değil uyanır uyanmaz bugün yapacaklarının aklına gelmesiydi. Bugün 2 yıldır götürmeye çalıştığı bir birlikteliği bitirecekti aslında bunda geç bile kalmıştı. Bitmeli dedi içinden her gün; bu tatsız uyanış bitmeli.
İçinde bir muhakeme başlamıştı, kendi kendine söyleniyordu:
Ona da haksızlık etmek istemiyorum belki hatalı olan benim. Bulunmaz Hint kumaşı değilim ya, görünüş olarak himm yakışıklı çocuk denilecek biri hiç değilim. Ama yaptım çok çalıştım bitmesin diye kendimle mantığımla çok kavga ettim olmadı….
Genç adam bunları düşünürken suratı şekilden şekile giriyordu. Sür’atle giyinerek dışarı çıktı, bugüne kadar hiç bekletmemişti onu şimdide bekletmemeliydi. İstanbul soğuk ve yağmurlu bir Nisan ayı yaşıyordu. Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi bulutlar bizim yaşayacaklarımızı biliyor onlar bile ağlıyor halimize.
Birkaç saatlik yolculuktan sonra Kadıköy iskelesine geldi her zamanki gibi yine ilk kendisi gelmişti buluşma yerine. Birkaç dakikalık beklemeden sonra karşıdan kız arkadaşının geldiğini gördü, simdi midesindeki ağrı daha da artmıştı. Karşılama faslından sonra Beşiktaş’a gitme kararı aldılar, yolculuk sırasında hiç konuşmadılar; genç adam günesin yokluğunda grileşen denize bakıyordu. Genç kız arkadaşının bu durgunluğuna anlam verememişti, öyle ya nereden bilecekti bu gün ayrılık çanlarını çaldığını.
Üşüdüm dedi genç kız, bu yolculuk boyunca edilen tek laftı. Beşiktaş’a geldiklerinde bir cafe de oturdular, genç kız anlamıştı kendisine bir şey söylenmek istendiğinin…Bana bir şey mi söylemek istiyorsun dedi, genç adamın gözlerine bakarak. Genç adam gözlerini kaçırarak evet seklinde başını salladı.
Genç kız daha da heyecanlanmıştı. Biraz da sinirlenerek “söyle öyleyse ne diye bekliyorsun.
Genç adam içini çektikten sonra “sence biz nereye kadar gideceğiz, daha doğrusu biz iyi bir ikiliyiz.
Bunları sorma gereğini neden duydun dedi genç kız.
Genç adam söze başladı: Bak canım bundan birkaç ay önce aksam saat 11:00 civarıydı sanırım, hatırladın mı?
Genç kız evet hatırladım dedi, ama genç adam genç kızın sözünü bitirmesini beklemeden o aksam seni düşünüyordum diğer aksamlarda olduğu gibi senin için bir şiir yazmıştım onu o an sana okumak istemiştim, sana telefon açtığımda şiirimi bile dinlemeden simdi sırası mı canım ya senin de işin gücün yok mu demiştin bana. Biliyor musun o an bir kaç yumruk yedikten sonra kroki durumuna düşen bir boksör gibi olmuştum sessiz kalıp özür dileyerek telefonu kapatmıştım. Daha sonra bu şiiri benden hiç istememiştin. Ve bunun gibi bir çok defa tartışmamız oldu. Geçenlerde hasta olup yataklara düştüğümde arkadaşlarımla birlikte sen de gelmiş, Meral’in bana sen şanslısın Nalan sana bakar sözüne karşılık sinirli bir edayla aaaa banane işim yok da sana bakacağım, annen baksın demiştin bunu da hatırladın mı?
Genç kız tekrar evet dedikten sonra şaşkın şaşkın evet ama bunları neden hatırlatıyorsun bilmiyorum. Biliyorsun benim kişiliğim böyle, duygusallığı sevmiyorum. Ve hasta bakıcı gibi göründüğümü de kimse söyleyemez.
Genç adam güldü. Evet canım bak burda haklisin, sen zaten olmak istesen bile bu kalbi taşıdığın müddetçe hasta bakıcı hemşire falan olamazsın.
Genç adam devam etti bana şimdiye kadar kaç kere sabahın erken saatlerinde güzel sözcüklerden oluşan bir mesaj çektin, hiç hatta günün hiçbir saatinde çekmedin. Duygusallığı sevmeyebilirsin ama sen seni seven insanları mutlu etmeyi de sevmiyorsun, halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanları mutlu etmeyi seviyorum. Seni tanıdığımdan beri her sabah aksam, gece yani seni andığım her saat tatlı sözcük mesajım vardi senin için biliyor musun? Seninle ben ak ile kara gibiyiz
Genç kız anlamıştı, yani ne istiyorsun benden sair olmamı mı?
Genç adam tekrar gülümsedi içinden dün gece verdiğin ayrılık kararının ne kadar doğru olduğunu düşünüyordu.
Hayır dedi sair olmanı istemiyorum zaten olamazsın da; yalnız biz ayrılmalıyız, ayrılırsak ikimiz içinde en hayırlısı bu olacak.
Genç kız şaşırmıştı. Neden ama ben seni seviyorum, senin de beni sevdiğini sanıyordum.
Genç adam iç çekerek hayır canım sen esas beni sevdiğini sanıyorsun, eğer beni sevseydin şimdi burda başka şeyler konuşuyor olurduk.
Genç kızın gözleri yaşarmıştı. Genç adam cebinden çıkardığı mendili uzattı, genç kız göz yaşlarını silerek kesik bir sesle sen bilirsin, umarım beni başka biri için bırakmıyorsundur.
Genç adam nasıl böyle bir şeyi düşünürsün, senden başka olmadı ve uzun sürede olacağını sanmıyorum. Genç adam ve genç kız iki sevgili olarak oturdukları masada artık iki yabancı gibi duruyorlardı. İstanbul yağmurlarla yıkanırken yağmura iki sevgilinin umutları da karışıyordu.
Birkaç dakika sesiz oturduktan sonra genç kız kalkalım istersen dedi.
Genç adam ben biraz daha burda kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin. Genç kız tamam o zaman sana mutluluklar dilerim diyerek elini uzattı. Genç kızın sesi ve eli titriyordu genç adam arkadaş olarak beraberiz ama sen istersen tabi dedi. Genç kız evet anlamında başını salladı ayrılırken son kez sarıldılar birbirlerine.
Genç kız uzaklaşırken genç adam masada dondu kaldı vakit öğleni bulurken yağan yağmur yerini güneşe bırakmıştı, ama genç adam titriyordu onu titreten açan güneşe rağmen esen rüzgar miydi, yoksa kalbindeki ayrılık acısı miydi. Saatlerce dolaştı devamlı kendini sorguluyordu hatayı bastan yaptım diyordu, ama yaşadığı güzel günlerde olmuştu Allah’ım (c.c) dedi. Allah’ım (c.c) güç ver bana.
Dostlarını düşündü onların dediklerini düşündü. Arkadaşları sizler birbirine zıt insanlarsınız yol yakınken dönün bu yoldan dememiş miydiler. Tabi ya doğru olanı yapmıştı. Saatler geçtiğinde artık güneş yerini yıldızlara bırakmıştı, eve döndüğünde yürümekten bitap duruma düşmüştü. Kendisini karşılayan annesine hiçbir şey söylemeden kendi odasına gitti. Gece bir türlü bitmek bilmiyordu anıların ağırlığı altında eziliyordu genç adam, ama sabah erken kalkıp ajansa gidecekti, bunun için uyuması gerekiyordu.
Birkaç saat sonra genç adam uykuya dalmayı başarmıştı ve sabah 7’de saatin zırlamasıyla uyandı genç adam. Evden çıkacağı zaman cep telefonuna baktı, mesaj ve 10 tane cevapsız arama vardi. Genç adam yorgun olduğu için duymamıştı telefonunun sesini. Cevapsız arama ve mesaj canımcım’dan gelmişti canımcım onun Nalana taktığı isimdi, heyecanla mesajı açtı mesajda şunlar yazıyordu.
Sadece onları sevmeyi sevdim Hepsini onlarsız yaşadım da bir seni sensiz yaşayamıyorum. Bu aşkı tek kalpte taşıyamıyorum. Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim ve seni severek öleceğim. ELVEDA BİR TANEM.
Evet, genç adam şaşırmıştı, mesajın geliş saatine baktı sabahın beşini gösteriyordu güldü kahkahalar atarak güldü onu tanıdığı ve arkadaş olduğu günden beri ilk defa bir şiir alıyordu ve ilk defa bu saatte aranıyordu.
Heyecanla hızlı arama yaptı, çalan telefonu yabancı bir ses açtı.
Genç adam Nalan ile görüşebilir miyim dedi. Fakat karşıdaki ağlıyordu, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ben onun annesiyim yavrum, canim kızım bu sabah intihar etti. Gece odasında birilerini arayıp durdu, sabah odasının ışığını sönmemiş görünce merak ederek odasına girdim, ama yavrum kendini asmıştı.
Genç adam beyninden vurulmuşa döndü. Bir gün önceki mide ağrısının iki katini çekiyordu şimdi. Olduğu yere yığılıp kaldı.
Birkaç ay sonra…
İki doktor konuşur. Doktorlardan biri diğerine karşıdaki hastanın durumunu soruyor.
– Ha o mu, üç ay önce getirdiler elindeki cep telefonunu hiç bırakmıyor, kendisi yüzünden bir genç kız intihar etmiş, o günden sonra o cep telefonu her zaman elinde devamlı bir şeyler yazıp birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim o uyurken gönderdiği numarayı aradım hayret ki numara 3 ay önce iptal edilmiş ve gelen mesajlarda bir şiir:
Sadece onları sevmeyi sevdim. Hepsini onlarsız yaşadım da bir seni sensiz yaşayamıyorum. Bu aşkı tek kalpte taşıyamıyorum. Sana yemin güzel gözlüm. Sana yemin güzel gözlüm bir tek seni sevdim ve seni severek öleceğim. ELVEDA BİR TANEM.
Gerçek Aşk Hikayesi
Okul zamanlarında başlayan ve ölüme kadar süren acıklı ve bir o kadar da tek taraflı bir aşk hikayesini okuyacaksınız. Ben beğendim sizlerde beğeneceksiniz.
10. sınıf
İngilizce dersinde yanımda bir kız oturuyordu onun için ‘benim en iyi arkadaşım’ diyordum… Ama ben onun ipek gibi saçlarına bakıp onun benim olmasını istiyordum… Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum, dersten sonra kalktı ve geçen gün sınıfta olmadığı için o günün notlarını istedi ona notları verirken bana teşekkür etti ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum…
11. sınıf
Telefonum çaldı, arayan oydu ve ağlıyordu bana aşkın nasıl kalbini kırdığını anlattı, beni evine çağırdı, yalnız kalmak istemediğini söyledi, bende tabiki gittim, koltuğa, onun yanına oturdum, güzel gözlerine bakmaya başladım ve onun benim olmasını diledim, 2 saat sonra Drew Barrymore’un bir filmi başladı ve onu izledik filmi izledikten sonra uyumaya karar verdi,
bana her şey için teşekkür etti ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum…
Son sınıf
Mezuniyet balosundan bir gün önce yanıma geldi ve “çıktığım çocuk hasta ve partiye gelemeyecek” dedi, benimde çıktığım biri yoktu ve 7. sınıfta birbirimize söz vermiştik eğer çıktığımız biri olmazsa partilere birlikte gidecektik, “en iyi arkadaş” olarak. Ve partiye birlikte gittik, o akşam çok güzeldi, her şey yolunda gitti, partiden sonra onu evine kapısının önüne
kadar bıraktım, kapının önünde ona baktım o da bana o güzel gözleriyle gülümseyerek baktı. Onun benim olmasını istiyordum… Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum, bana “hayatımın en güzel zamanını geçirdiğini” söyledi ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum
nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum…
Günler, haftalar, aylar geçti ve mezuniyet günü geldi çattı…
Sürekli onu izledim onun mükemmel vücudunu seyrettim. Diplomasini almak için sahneye çıkarken sanki havada süzülen bir melek gibiydi. Onun benim olmasını istiyordum… Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Herkes evine gitmeden önce yanıma geldi ve ağlayarak bana sarıldı sonra başını omzuma koydu ve “sen benim en iyi arkadaşımsın,
teşekkürler” deyip yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum…
Aradan yıllar geçti…
Bir kilisedeyim ve o kızın nikahını izliyorum… evet artık evleniyordu, onun “evet, kabul ediyorum” demesini, yeni hayatına girmesini izledim, başka bir adamla evli olarak. Onun benim olmasını istiyordum… Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Yeni hayatına girmeden önce yanıma geldi ve “nikahıma geldin teşekkürler” deyip yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum…
Yıllar çok çabuk geçti…
Şu an benim bir zamanlar en iyi arkadaşım olan kızın tabutuna bakıyorum, eşyaları toplanırken lise yıllarında yazdığı günlüğü ortaya çıktı… Hemen günlüğünü aldım ve günlükte okuduğum satırlar şöyleydi…
“Onun gözlerine bakarak onun benim olmasını diledim… Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum… Keşke bana beni bir kez sevdiğini söyleseydi…”
Papatya İle Bahçıvanın Kavuşamayan Aşk Hikayesi
Koskoca bir bahçede harikulade çiçekler içinde bir papatya.. Ve papatya aşık olmuş, yanmış tutuşmuş Ak sakallı bahçıvana.. Bir ümit bekliyormuş. Yüzlerce çiçeğin arasından onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin.. Buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş.. Sadece ona değsin makası, Sadece ona gülsün dudakları.. Kıskanıyormuş bahçıvanı, kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden.. Zambaklardan…
Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş, bembeyaz yapraklarını.. Bir gün, Aşkı öyle büyümüş ki.. Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş.. Eğilivermiş boynu.. Toprağa bakıyormuş artık.. Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş ayaklarını görüyormuş.. Buna da şükür diyormuş.. Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek..
Zaman akıp gidiyormuş.. Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş.. Ne var sanki boynumu kaldırsa bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş.. Ve işte bir gün.. Bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış.. İncecik bedenini ellerinin arasına almış.. Elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.. Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.. Hala göremiyormuş onu, ama bedeni kurtulmuş..
Uzun bir müddet sonra, bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye.. Gelen giden yokmuş.. Kahrından ölecekmiş papatya.. Ama işte bir sabah… Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış.. Derin bir oh çekmiş.. Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş.. Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş..
Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş.. Başka birisiymiş.. Adamın elinde bir de makas varmış.. Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru.. Ne güzel açmışsın sen öyle demiş.. Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış.. Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış.. Ama gövden seni taşımıyor demiş. Elindeki makası papatyanın boynuna doğru uzatmış.. Ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış..
Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini.. O ak saçlı, ak sakallı, yaşlı mı yaşlı bahçıvanı hatırlamış.. Birde o gencecik, yakışıklı delikanlıyı düşünmüş.. Ve o an anlamış, neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini.. O her şeye rağmen, papatyaya emek vermiş.. Ona hiç bir zaman güzel olduğunu söylememiş ama onu aslında hep sevmiş..
Papatya anlamış artık.. Sevgi, emek istermiş… Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini.. Teşekkür etmiş ona içinden.. Son yaprağı da kuruduğunda, biliyormuş artık..
Gerçek sevginin, söylemeden, yaşamadan ve asla kavuşmadan var olabileceğini.
Acıklı Bir Aşk Hikayesi
Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı. Okul salonundaydı maç. Tribünsüz,minik bir salon.. Seyircilerle, oyuncular arasında, sahanın çizgisi vardı sadece..O kadar yakındılar..
Delikanlı, bu tatlı, bu güzel, bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını, fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi daha hissetti. Uzun zamandan beri maçı değil, o güzel kızı izlediğini.. Kız servis atarken hemen önünden geçti. Göz göze geldiler.. Kız gülümsedi..
Delikanlı, çok popülerdi o yıllarda.. Kız onu tanımış olmalıydı. Kim bilir, belki kız da ondan hoşlanmıştı.. Belki de delikanlı öyle olmasını istediği için ona öyle gelmişti.. Set değişip, takım karşıya gidince, delikanlı da yerini değiştirdi, o da karşıya gitti.. Üçüncü sette tekrar eski yerine döndü.. Kız da gidiş gelişleri fark etmişti galiba.. Bir defa daha gülümsedi. Manidar..”anladım” der gibi bir gülümseyişti bu…
Delikanlı o hafta boyu hep bu dünyalar şirini kızı düşündü.. Pazar günü, sabahın köründe kalktı, erkenden oynanacak maçı, ne maçı canım, o dünyalar şirini kızı görmek için..
Delikanlı artık kızın hiçbir maçını kaçırmıyordu.. Dahası.. Ankara Kolejinin her dağılış saatinde, okul civarında oluyordu, onu bir kez daha görmek için.. Karşılaştıklarında, hafif çok hafif bir gülümseme, çok minik bir baş eğmesi ile selamlaşır olmuşlardı.. Bir defasında, yaptığına sonra kendisi de günlerce güldü.. O gün gene tesadüfmüş gibi, okul dağılışı kızın karşısına çıkmış, gülümseyerek selamlamış, sonra arka sokaklara dalıp, yıldırım gibi koşarak, bir blok ötede gene karşısına çıkmıştı. Kız bu defa, iyice gülmüştü.. Karşısında, sözüm ona ağır ağır yürüyen, ama nefes nefese delikanlıyı görünce..
Delikanlı, voleybol takımının kaptanını iyi tanıyordu. Arkadaştılar. Sonunda bütün cesaretini topladı, kaptana açıldı.. O kızdan fena halde hoşlanıyordu. Galiba kız da ona karşı boş değildi. Bir yerde, bir şekilde tanışmaları gerekiyordu.. O zamanlar, bu işler böyle oluyordu çünkü.. Kaptan “tabi” dedi.. “bu hafta sonu güzel bir konser var. Biz onunla gitmeye karar vermiştik zaten. Sen de gel. Hem konseri birlikte izleriz, hem de tanışırsınız..”
“Mutluluk işte bu olmalı” diye düşündü delikanlı.. “Mutluluk işte bu!..”
Ve konser gününe kadar geceleri hiç uyuyamadı.. Konser gününü de hiç ama hiç unutmadı.. O ne heyecandı öyle.. Konserin verildiği sinemanın kapısında tanıştılar.. El sıkıştılar.. O güzel ele dokunduğu anı da hiç unutmadı delikanlı.. Kaptan, salona girdiklerinde, ustaca bir manevra daha yaptı. Delikanlı ile dünyalar şirini kız yanyana düştüler.İnanamıyordu delikanlı.. Onunla nihayet yan yana oturduğuna, onun sıcaklığını hissettiğine, onun nefesini duyduğuna inanamıyordu.. Biraz önce tanışırken tuttuğu el, bir karış ötesinde öylesine duruyor, delikanlı, sahnede dünyanın en romantik şarkısı söylenirken –o an dünyanın bütün şarkıları dünyanın en romantik şarkısıydı ya- o eli tutmak için öylesine büyük bir arzu duyuyordu ki içinde.. Ama uzatamıyordu işte elini.. Her şey böyle iyi giderken, yanlış bir hareketle, onu ürkütebileceğinden, incitebileceğinden öylesine korkuyordu ki..
Sonunda dayanamadı, sanki kolu uyuşmuş gibi, uzandı..Kolunu kızın koltuğunun arkasına koydu.. Kızın omzuna değil.. Koltuğun üzerine.. Sonra kız arkaya yaslandı.. Bir kaç saç teli, delikanlının elinin üzerine dokundu.. Kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu artık genç adamın.. Dünyalar şirini kızın saçları eline dokunuyordu çünkü.. Konserden çıkarken, kız, şakalaştı.. “Sizi her maçımızda görüyoruz. Alıştık nerdeyse.. Yarın Adana’da da maçımız var.. Gözlerimiz sizi arayacak..”
Hayır, aramayacaktı. Delikanlı o anda kararını vermişti çünkü.. Cebinde onu otobüsle Adana’ya götürüp getirecek, hatta öğle yemeğinde bir de Adana kebap yedirecek kadar para vardı.. Gece yarısı kalkan otobüse bindi.. Sabah erkenden Adana’ya indi. Maç saatine kadar başı boş dolaştı. Salona erkenden girdi, en ön sıraya tam servis köşesine en yakın yere oturdu.. Takımlar sahaya çıkarken, salondaki en heyecanlı seyirci oydu. Maç falan değildi sebep tabii.. İlk sette kız farkında bile değildi onun.. Nerden olsundu ki.. İkinci sette öbür tarafa gittiler.. Döndüklerinde, ügüncü sette kız fark etti delikanlıyı..Yüzünde çok ama çok şaşkın bir ifade, biraz mutluluk, biraz da gurur vardı sanki.. Ankara’nın hele Kolejde çok popüler bu delikanlısının onun için ta oralara geldiğini bilmenin gururu..
Maç bitti. Kız soyunma odasına, delikanlı garaja gitti. Tek kelime konuşmadan.. Konuşmaya gelmemişti ki.. Kız “keşke orada olsaydın” demişti. O da olmuştu işte.. Hepsi o.. Ona o kadar çok şey söylemek istiyordu ki aslında..
Bir gün üniversite kantininde gazete okurken, iç sayfalarda bir şiire rastladı. Daha doğrusu bir şiirden alınmış bir dörtlüğe.. Söylemek istediği her şey bu dört satırda vardı sanki.. Bembeyaz bir karta yazdı o dört satırı.. Öğleden sonrayı zor etti, Kolejin önüne gitmek için.. Kızın karşıdan geldiğini gördü. Koşarak yanına gitti. “Bu sana” diye kartı eline tutuşturdu ve kayboldu ortadan.. Kız, Necip Fazıl’ın dört satırını okurken..
“Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar…
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar!..”
Ertesi gün öğleden sonra, tarif edilemez heyecanlar içinde Kolejin önündeydi gene.. Kız karşıdan geliyordu.. Bu defa yanında arkadaşları yoktu. Yalnızdı.. Yaklaştığında işaret etti delikanlıya.. Gözlerine inanamadı genç adam.. Onu yanına mı çağırıyordu yoksa.. Evet, çağırıyordu işte.. Kalbinin duracağını sandı yaklaşırken.. “Sana bir şeyler söylemek istiyorum” dedi kız.. O da heyecanlıydı, belli.. “Bak iyi dinle.. Dünkü satırlar için çok teşekkürler.. Herhalde hissettin, ben de senden hoşlanıyorum. Ama senden evvel tanıdığım birisi daha var. Ondan da hoşlanıyorum ve henüz karar veremedim, hanginizden daha çok hoşlandığıma.. Ve de şu anda, onu terk etmem için bir sebep yok..”
“O zaman karar verdiğinde ve de eğer seçtiğin ben olursam, hayatında başka kimse olmazsa, ara beni!” dedi, delikanlı ikiletmeden.. Ayrıldı kızın yanından.. Bir daha voleybol maçına gitmeden, bir daha okul yolunda önüne çıkmadan.. Bir daha onu hiç görmeden..
Yıllarca sonra Levent Yüksel’in söyleyeceği şarkıdaki Sezen Aksu’nun sözlerini o zaman biliyordu sanki. Aşk “onurlu” olmalıydı.. Günlerce, haftalarca, aylarca bekledi.. Tıpkı, kıza verdiği o dörtlükteki gibi bekledi.. Hastanın sabahı, şeytanın günahı beklediği gibi bekledi.. Heyecanla bekledi. Hırsla, arzuyla bekledi. Umutla, umutsuzlukla bekledi. Bazen öfkeyle bekledi.. Ama bekledi.. Başka hiç kimseye bakmadan, başka hiç kimseyi bulmadan bekledi. Bir gün bir şiir antolojisinde şiirin tamamını buldu.. İki dörtlüktü şiir.. İlki kıza verdiğiydi.. Bir ikinci dörtlük daha vardı orada.. O dörtlüğü de bir kartın arkasına dikkatle yazdı.. Cebine koydu..
Bekleyiş sürüyor, sürüyordu.. Okullar kapandı, açıldı.. Aylar, aylar geçti..Bir gün delikanlı kızı aniden karşısında gördü.. “Günlerdir seni arıyorum” dedi kız. “Günlerdir seni arıyorum. İşte sana haber.. Artık hayatımda hiç kimse yok!..”
“Yaa” dedi delikanlı.. “Yaa” dedi sadece.. Kalbi heyecandan ölesiye çarparken, aylardır ölesiye beklediği an gelip çatmışken, ağzından sadece bu ses çıkmıştı: “Yaaa!..”
Cebindeki artık iyice eskimiş kartı uzattı kıza.. “Sana bir şiirin ilk dörtlüğünü vermiştim ya bir gün..” dedi. “Bu da sonu onun…”
Sonra yürüdü gitti, arkasına bile bakmadan.. Kız ikinci dörtlüğü oracıkta okurken..
“Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni.
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar!..”
Aradan yıllar, çok ama çok uzun yıllar geçti. Delikanlı bugün hala düşünüyor.. O uzun, çok uzun bekleyiş mi öldürmüştü aşkını? Ya da beklerken, ölesiye beklerken hayalinde öylesine bir sevgili yaratmıştı ki, artık yaşayan hiç kimse bu hayali dolduramazdı.. O sevgilinin kendisi bile.. Hayalindekini canlı tutmak için mi, canlısını silmişti yani?.. Ya da.. Ya da.. Bir şiirin romantizmine mi kapılmış, bir delikanlılık jesti uğruna, mutluluğunun üzerinden öylece yürüyüp mü gitmişti acaba?
Acı Ama Gerçek Bir Aşk Hikayesi
Adam genç eşini çok seviyor, bir o kadarda kıskanıyordu öyle ki iş yerinde yemek verildiği halde, her öğlen o uzun yola rağmen evine gidiyor, eşiyle birlikte yemek yiyordu. Kadın, eşinin sadece yemek yemek için geldiğini düşünüyordu. Bilmediği bir şey vardı eşi kendisini kontrol ediyordu. Bu bilinmeyenle uzun süre birlikte yediler yemeklerini taa ki adam gelipte eşini evde bulamayana kadar.
Kapıyı açıp seslendi eşine ses yok… Odaları gezdi bir bir… Yok yok. Yok… Telefona sarıldı hemen. Kapalıydı kadının telefonu. İrkildi birden.
“Korktuğum başıma geldi kesin aldatıyor beni” diye düşündü. Tanıdığı herkesi aradı ailesi, arkadaşları, aile dostları, komşuları hiç kimse görmemişti kadını saatler geçiyor kadından ses çıkmıyordu. Akşam oldu adam evin içinde ümitsiz ve karışmış düşüncelerle dönüp duruyordu. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte adam kararını vermişti boşanacaktı avukat arkadaşına giderek dava açtırdı. Kesin aldatmıştı kocasını ve dönmeye yüzü yoktu artık her şey bitmişti.
Eve dönünce eşine ait ne varsa attı resimleri yırttı, elbiselerini yaktı, takılarını karşılıksız verdi bir eskiciye geriye sadece bir sevgililer günü kartı kalmıştı. “Hep seninim, hep senin kalacağım…” yazıyordu üzerinde. Adam nefretle bakarak duvara astı kartı uzun uzun baktı elinde tuttuğu içki kadehini sıktığının farkında bile değildi. Elleri kan içinde kalmıştı ama o görmüyordu bile.
Telefonun sesini duyduğunda ancak fark etti elinin acıdığını ve kan içinde kaldığını açtı telefonu.
Adam: Buyurun dedi.
Telefondaki ses: İyi günler beyefendi …….. beylerin evi mi?
Adam: Buyurun benim.
Telefondaki ses: Ben ……….. hastanesinden arıyorum. İki gün önce yaralı bir bayan getirdiler hastanemize. Henüz bugün kendine gelebildi sizin isminizi öğrenebildik hemen gelebilir misiniz?
Adam yığıldı olduğu yere yanlış duymuş olabilir miydi. “Kesin sevgilisi dövdü” dedi içinden gitmekle gitmemek arasında bocaladı birden sonra “gidip yüzüne tükürmeliyim” diye düşündü. Fırlayıp çıktı sokağa attığı adımların sesini duyuyordu sadece koştu, koştu…
Hastaneye ulaştığında nefesi tıkanmıştı. Danışmadan eşinin kaldığı odanın numarasını öğrendi artık biliyordu ki anlatılan doğruydu eşi yaralıydı ama neden? Merdivenleri nasıl çıktığını hatırlamıyordu. Kapıya geldiğinde doktorları gördü. Kendisini tanıttı ve eşini görmek istediğini söyledi. Doktorlardan birisi başını öne eğdi “başınız sağ olsun eşinizi kurtaramadık” dedi. Adam aldatılmışlığın acısıyla mı yoksa sevdiği için mi bilinmez, bakamadı eşinin yüzüne son kez cenaze işlemlerini bile eşinin ailesine bıraktı.
Aradan 10 gün geçmişti adam iyiden iyiye yıpranmış, çökmüş, sanki hayattan elini eteğini çekmişti. Devamlı duvarda asılı duran karta bakıyordu o arada kapı çaldı. Genç bir kurye, büyük bir paket bıraktı kapının önüne. Gülümseyerek “doğum gününüz kutlu olsun efendim eşiniz 10 gün önce ayırdı hediyenizi ve bugün için size teslim etmemizi tembihledi. Çok şanslısınız beyefendi” dedi ve çıkıp gitti. Ne yapmalıydı bilmiyordu adam. Açtı kutuyu elleri titreyerek. Bir kazak vardı en üstte “Çok beğenmiştin bu kazağı ama bana elbise alabilmek için vazgeçmiştin bundan güle güle kullan aşkım” yazılı bir kağıt iliştirilmişti. Bir paket daha vardı kutuda açtı… Saatti bu. Yine bir yazı. “Eve geleceğin zamanlar, geç kaldığın her dakika ölüm gibiydi. Umarım artık geç kalmazsın.” En altta da bir kart vardı. Sanki sonunu biliyormuş gibiydi yazdıkları “Son olacak belki, belkide hep yanında, hep birlikte kutlayacağız. Bizli nice yıllara aşkım.”
Genç kadın, eşi için seçtiği hediyeleri, doğum gününde teslim edilmek üzere bırakmıştı mağazaya. Dönüşte şarjı bittiği için telefonu kapanmıştı. Yolun karşısındaki kulübeden eşini aramak istemişti merak etmesin diye ama hızla gelen arabayı fark edememişti.
Ah Keşkem Ah Pişmanlığım Hikayesi
Vakit ilerledikçe kent ışıkları da sesleri gibi kaybolmaya başlamıştı. Şehir kaplumbağa gibi korkulardan kaçmak için sığınmıştı kabuğuna.. Hava çok soğuktu. Çatı katımdan görünen pencerelerin arkası buğulanmıştı. Camların kenarları buz tutmuştu. Ellerim çok üşüyordu elimde eldivenlerim vardı ve yazmaya çalışıyordum. Ayağımdaki kalın babadan kalma postallar bile ayaklarımın morarmasını engelleyemiyordu. Soğuğu düşünmemeye çalışarak daktiloya vuruyordum parmaklarımı. Daktilom yatağımın üzerindeydi ben yerde oturup yazıyordum. Yazmalıydım.
Zaman zaman tek odası ve bir küçük küvetli banyosu olan çatı katımın bir yerine gözüm takılır ve ne kadar zaman bilmem sanki orayı hiç görmemiş gibi bakar bakardım. Giysi dolabım -gerçi ona dolap bile denmezdi ya- kumaştandı. Çoğu zaman kapamazdım fermuarını da. Dağınıklığını saklayacak kıyafetim olmazdı ki hiç. Varım yoğum bu tek odalı kat, daktilom, yatağım ve biraz ıvır zıvırdı. Yazardım, parmaklarım acırdı daktilonun tuşlarına vururken. Tuşlar sertti ve ben vururken sanki acı çekermiş gibi kesik kesik inlerlerdi. Yanlış vuramazdım onlara. Her şeyimdi yazılarım beni kurtaracaktı onlar. Belki ilerde bir yazar olurum diye gündüz bir bulaşıkçı da çalışır, gece yazardım.
Ve bir kadın severdim üşürken. Her sabah aynı duraktan aynı otobüse binerdik. Hiç yüzüme bakmazdı. Her sabah aynı saatte aynı yerden binerdik otobüse ama hiç bakmazdı. Başı önde belki işi belki baka bir şeyi düşünür gibi gözükürdü. Hiç konuşamazdım. Ellerim ceplerimde bakardım sessizce başını kaldıracak mı diye.. O hiç bakmazdı. Bulaşıkçıya varır varmaz yıkamaya başlardım akşamdan kalmış bulaşıkları. Üşürdü ellerim. Yazdıkça umudum tükenirdi. Yazdıkça düşüncelerim benim içimden çıkmak için savaşır olurdu. Git derdi bir yanım. Gece ışıkları yanmayan şehre git.
Yemek servisine de başlamıştım. Sabah bulaşık yıkardım, öğlenleri genelde yemek ısmarlayan çok olurdu, kıramazdı onları ustam gönderirdi beni servise.
Acaba hiç tanınmazmıydım diye düşünürdüm Ozan Yıldız’a rastlamasaydım diye düşünüyorum bu sıralar. Keşke diyorum o ölmeden ona duyduğum saygıyı sevgiyi biraz daha anlatabilseydim, Beni bulaşıkçıyken tanıyıp bu yazarlık günlerime getiren o, yıllar öncesine kadar bana babalık eden adama..
Ve bir pişmanlığım, bir keşkem daha var. Duraktaki kızı keşke bir daha görebilseydim. O kendini öldürmeden önce keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim. Belki de aşklar ben üşürken gelirdi..
Ölümsüz Aşk Hikayesi
Genç kız yine acılar içinde odasında yatıyordu. Henüz hayatının baharında ölümle yüz yüzeydi. Babası onu kurtarmak için gazetelere ilan vermiş, para teklif etmişti. Ama onun kalbinin teklemesi değil, kalbinin içindeki sızı ilgilendiriyordu.
Sevdiği aklına geldi bir damla yaş daha döküldü gözlerinden. Ayrıldıklarından beri tam beş çile dolu yıl geçmişti. Aslında sevgilerinin arasına o kahrolası para girmişti. Hatırlıyordu da sevdiği ona bir keresinde:
– Ben zengin değilim belki ama seni seven bir kalbim var. Sana sadece onu verebilirim, demişti.
Zaten sevgiye muhtaç birisi başka ne isteyebilirdi ki. Kendisini sevmesi yeterdi.O en çok Saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş koklamıştı saçlarını. Her dökülen saç yüreğine bir hançer olup saplanıyordu. Şimdi tek isteği sevdiğinin son anlarında yanında olmasıydı. Ne olurdu onu birkez daha görebilse, onu birkez daha koklayabilse.Bu düşünceler arasında uykuya daldı.
Babası heyecanlı bir şekilde kızının odasına girdi. ” Müjde kızım,kalp bulundu ” dediğinde kızının bir peri güzellliğinde, sevdiğinin özleminden ıslanmış yüzüne baktı ve çıktı odadan…
Genç kız, bir hafta sonra kendine geldiğinde sanki başka bir dünyadaydı. İçinde acaip bir his vardı. Sanki bu dünya ona çok farklı gelmişti. Aklına yine sevdiği geldi. Kalbi eskisinden daha hızlı atmaya başladı. Kalbi değişmişti ama sevdiğini eskisinden daha çok sever olmuştu.
Bir gece ansızın uyandı uykusundan kalbi çok hızlı atıyordu. Bu durum sürekli böyle devam etti.Doktora gitti, durumunu anlattı. doktor:
– Bir aya kalmaz geçer, demişti.
Ama aradan aylar geçmesine rağmen durum aynıydı.
Bir gün bahçeye çıktı. Çiçekleri seviyordu. Kırmızı güllerin yanına gitti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. En çok kırmızı gülleri severdi. Çünkü sevdiği ona benzediğini söylerdi hep. Birden kapı çaldı. Kapıyı açtı kimse yoktu. Yere baktı bir mektup vardı ve onaydı. Mektubu açtı ve kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Bu onun kokusuydu. Koltuğuna zar zor oturabildi.
Zarfın içinden mektubu titreyen ellerle çıkardı ve okumaya başladı:
” Sevdiğim, bugün sevdamızın altıncı yılı. Seni hep sevdim. Seninle ayrılmak zorunda kaldığımızdan beri, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden ne birini sevdim ne de evlendim. Her günüm çile ve azapla geçti. Her gün sana şiirler yazdım, her gün şiirlerimi okudum ve her gün ağladım. Tam beş yıl boyunca her gün yazdım, okudum, ağladım. Bir gün önüme bir fırsat çıktı. Bu fırsatı reddedip kendime daha fazla haksızlık edemezdim. Belki seni unuturum diye senden çok uzaklara gittim. Ama şimdi seni daha çok özlüyorum. Her gece yanına geliyorum o masum yüzünü okşuyor yanaklarına öpücükler konduruyorum, sen uyanıyorsun benim geldiğimi anladığını sanıyorum ama sen o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Sevdiğim hep ben geldim senin yanına artık sen gel olur mu. Kırmızı güllerimize iyi bak. Ve artık unutma içinde seni senden daha çok seven bir kalbin var artık. Ona iyi bak olur mu? Kırmızı güllere ve kalbimize iyi bak. Seni yanıma gelene kadar bekleyeceğim sevdiğim. Hoşçakal.”
Aşk Emek İster Hikayesi
Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi. Son zamanlarda o kadar sık olmasa da, evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi.
Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkasına yetiyordu.
Bir akşam oturup ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar.
Erkek, “Aklıma bir fikir geldi” dedi. “Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim. Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım.”
Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti. Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler. Aradan bir ay geçti.
Bir gece bahçede karşılaştılar. Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı.
Yarım Kalan Aşk Hikayesi
Onca yıldır birlikte okudukları halde, lisenin mezuniyet balosunda ilk defa konuştular. Öyle büyüleyici bir güzelliği vardı ki Eda’nın, Demir konuştuklarına konsantre olmakta güçlük çekiyordu. Okulda gördüğünde de her zaman başını döndürmüştü bu kız.
Alımlı, asil, gururlu bir duruşu vardı. Kumral teni, dümdüz saçları, yosun yeşili gözleri, düz ve hafif kalkık, ince bir burnu, pembe dolgun dudakları ona masum, çocuksu ve aynı zamanda müthiş dişi bir hava veriyordu. Boyu ortalamanın üzerindeydi ve incecikti. Yürüdüğü zaman bir kuğu edası ile süzülüyordu sanki. Küçük yaşlardan itibaren bale yapmış olmasının etkisi hareketlerine ve duruşuna yansıyordu olduğu gibi.
Demir de okulun en popüler erkeği olarak, bronz tenli, simsiyah saçlı, koyu mavi gözleri, sert hatları olan, geniş omuzları ve uzun boyu ile güçlü, yapılı bir gençti. Eda’nın da dikkatini çekmişti ama egoları onca yıl aralarında bir diyaloğun geçmesine engel olmuştu. İkisi de ilk adımı atma konusunda diğerinden medet umuyordu.
Baloda yenilen Demir oldu çünkü o gece Eda bir başkaydı. Artık bu oyunu daha fazla devam ettiremeyeceğini hissetti genç adam. Balodan sonra onu bir daha göremeyecek olma riskini göze alamazdı. Duymuştu, Eda üniversiteyi İsviçre’de okuyacaktı.
O gece balonun yapıldığı büyük otelin bahçesinde sabaha kadar konuştular. Meğer paylaşacak öyle çok konuları, o kadar ortak noktaları varmış ki.Ruh ikizleri tabirine birebir uyuyorlardı her halleriyle. Öyle yoğun hisler sarmıştı ki ikisini de birbirlerinin gözleri önünde ama hiçbir iletişim olmadan geçen onca yıla üzülmediler bile. Geleceği birlikte geçireceklerinden emin olarak birbirlerine sarıldılar. Öylece kalakaldılar saatlerce. Ve sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, evlerine gidip ailelerine müjdeyi vermek üzere ayrıldılar.
Eda evinin önünde arabadan indiği sırada, yokuş aşağı hızla gelen bir kamyonetin çarpması ile olduğu yerde hayatını kaybederken Demir onu sabaha kadar beklemiş olan annesine daha kapıdan girer girmez hayatının kadını ile karşılaştığını ve hemen o akşam annesi ile tanıştırmak için getireceğini anlatıyordu.
Hayat işte, bazen bir takım şeyleri zamanında yapmak gerekiyor ve eldekiler bir kuş misali uçabiliyor. Hayat sevince ve sevilince güzeldir sevgili dostlar, sevdiğiniz kişilere vakit kaybetmeden sevginizi açın, aşkınızı anlatın. Aşk en güzel, en masum duygudur.
Aşkın Dili Hikayesi
Hep “aşkın dili olsa da konuşsa” deriz. İşte bir gün aşk konuşmaya başlamış ve demiş ki:
– “Ey insanlık hep peşimden koştunuz, bana ulaşmaya çalıştınız. Aslında bana ulaştınız ama hiç fark etmediniz. Benim için ağladınız zaman bile size hep yalan belki de şaka gibi geldim. Bana hep yakıştırmalar yaptınız. Size bir hikaye anlatayım.
Bir gün küçük bir kedi kuyruğunu yakalamak için hep kendi etrafında dönüp duruyormuş ve büyük kedi dayanamayıp ne yapmaya çalışıyorsun diye sormuş. Yavru kedi de bana ancak kuyruğumu yakaladığım zaman mutluluğa ulaşacağımı söylediler. Ben de onun için uğraşıyorum diye cevap vermiş.
Büyük kedi gülmüş ve “ben de küçükken senin gibiydim. Hep kendi etrafımda döner, kuyruğumu yakalamaya çalışırdım ama birgün durdum ve düşündüm ve yürümeye karar verdim işte o zaman anladım ki zaten o benim peşimden geliyordu.”
İşte şimdi anladınız mı? Aşk bir kedinin kuyruğudur ki ona ulaşmak için peşinden koşmanız gerekmez, o zaten her hareketinizde arkanızdan gelir.
arkadaşlar herkezin başına gelenler çok zor ama güçlü olmak bu acılara ragmen hala ayakta durabilmek olsa gerek benim gülüm çocukluk aşkımdı aynı köyde kalıyorduk evi benim evimin arkasındaydı birgün ilk teklifimi yapmak için bir akşam evine gittim sakız almıştım ben teklif etmeyi düşünürken sakızın falında teklif msj vardı onu okudum bu kaderin bize ilk cilvesi oldu kabul etti ve ölümün ilk adımını atmış olduk daha sonra devamlı görüşüyoruz beni görmek için evime gelip anneme yardım ediyordu bende onu görmek için tv nin bozulmasını saglıyor çogu kez bu şekilde görüşüyorduk yoldan geçerken dışarı çıkıp 1dk dahi olsa beni görmek isityordu benim duyggularımda aynıydı ona karşı bazen dama çıkar birbirimizi görmek için o soguklarda saatlerce ayakta beklerdik birgün bi kaç arkadaş sandıgım insanlarla bi kafeye gittim orda tl masaya katıp dışardaki arkasın yanına gittim diyerleri beni oyuna getirip tl den sevdigim kızın numarasını almışlardı haberim yoktu bunu onlardan beklemiyordum daha sonra bi akşam sevdgm kız bna msj çekti bitanem birilerini beni arayıp dışarı çıkmamı konuşmamız gerektini söylüyor dedi tl numarasını aldım bktımda en yakın arkadaşımın aradını öğrendim onu aradım neden böyle yapıyorsun deddim agıza alınmicak laflar söyledi ben başka şehirdeydim gelmicemi zannediyor kızı tehtit edip numarasını başkalarınıa dagıtıyordu o akşam o adamın yanına gittim evnden aldım konuşuyordun dedim sana kıza karışma diye dedim yalvarmaya başladı ama artık sınıra gelmiştim dövmeye başladım daha sonra kızı arayıp dışarı çıkmasını istedim maksadım yüzleştirmekti kız aynı şeyleri söyledi bunun sağ kolunu kırdım bidaha tel alamasın elinediye daha sonra tekrar herşey düzeliyordu evlenmeyi istiyorduk çok seviyorduk birbirimizi onun aylesi olayları duydu bni arayayıp seviyorsan evlenin böyle olmaz konuşmicaksınız dediler tamam dedim ama benim aylem istemiyordu kızı kızla konuşurken evdekinler ses kıza duyulsun diye bagırıyor kıza yakışmicak laflar söylüyorlardı buda yetmez gibi komşularda konuşup o kızı almam diyorlardı arada kalmıştım bi yanda canımdan çok sevdigim kız diyer yandan ailem vardı artık bunalıma girip hergün içmeye başladım hergün ne yapacamı bilmiyordum kız beni arayıp niye böyle yapıyorlar niye mutlu olmamızı istemiyorlar diyordu sadece ondan sabır istedim herşeyin yola gireceni sadece zaman gerektini bana güvenmesini istiyordum bir akşam evde otururken laf açıldı babama söyledim o kızı çok seviyorum rahat bırakın biz evlenecez dedim cvp vermediler artık kaçıracaktım kızı anlaşmıştık gidecektik bi akşam kız aradı ayrılmamız gerektini beni aylemin istemedini onun yüzünden gözünün önünde öldügümü söyledi aylenle mutlu olman için ayrılmamız gerektini söyledi o akşam ölmüştüm artık hiç birşey gözümde deildi herkezi suçluyor kimseyle konuşmayıp hep karanlık yer seçip kendimi ve olanları düşünüyordum 1 ay sonra kuzenim askere gidiyordu otagardaydım tüm akrabalar ordaydı onu arabaya bindirirken diyer kız kuzenim bni çagırıp üzülmicemi bana bişey söylceni dedi tamam söyle üzülecek bişeym kalmadı dedim sevdigim kızın başkasına kaçtını bir insan birkere ölür derler ya ben o akşam öldüm 1 sene boyunca her akşam öldüm ordan arabaya bindm eve giderken kaza yaptım başka bi arabayla ama ölmedim ordan kaçtım eve gittim kapıyı kapayı kitledim tabancayı elime aldım içmeye başladım sabaha kadar içtm kafama çok dayadım silahı ama sıkamadım sebebi kendi istegiyle gitmesi içindi eger zorla verilmiş olsadı kmseyi yaşatmayıp kafama sıkacaktım içtim içtim içtm hergün içtim birgün köye gelmek için otagara gittim arabaya binerken tanıdıgım birisi çagırdı köye gideceni söyleyip beraber gidelim dedi onunla yola çıktı köye yaklaşmışken bana bi tlfon geldi yabancı numaraydı açtım bi adam telaşlı şekilde kız kaçmış haberin varmı dedi kimsin dedim gülmeye başladı kızı kaçıran çocuktu hani kaçıramazdım ne oldu sen bittin artık yarin dügünüm var gel dedi orda indim geri başka arabaya binp otogara gittim sivasa gidip 3müzide öldürecektim arabasından indigim adam polisi aramış sarhoş çok sinirliydi sivas lafı ediyordu onu bulmamız lazım demiş araba hareket ederken polisler çevirdi ben aldılar onun dügünün oldugu gün bir nezarette 4 duvar arasında sabahladım en ufak bir şey istiyordum kendimi öldürmek için ama yoktu daha sonra çıktım köye gittim kuzenime onun 1 sene sonra tekrar gelecegini söyledm çünki onu çok iyi tanıyordum bir sene sana bir sabah haber geldi kız ayrılmış gelmiş dediler benm dogdugum ve öldügüm gün oldu çünki gelmesi beni tekrar bulmasıydı ölmem ise artık içimde intikam ateş yanıyordu bna yaşattıklarını ona çektirecektim ama hala onu çok seviyordum daha sonra faceden bi msj geldi konuşalım diye kabul etmedim daha sonra intikam alacam deyip konuşmaya başladım beni çok sevdigini söylüyordu ama ben inanmıyordum artık neden beni bıraktını söyledim aylemin istemedigini düzenin bozulacagını aylemle kötü olacagımı onun için beni unutman gerektini düşündüm senin mutlu olman için kendi hayatımı verdim herşeyi senin için yaptım dedi kafam çok karışıktı intikamım sönmüş ona olan sevgm artmaya başlamıştı daha sonra görüştük ve çok agladı ona gitmesinn bana yaşattıklarını anlattım işte bizim sevgimiz böyleydi feda karlıktı sonsuz aşk bu olsa gerek…
İnsanlar bazen hayattan istediklereni alamasalrda mücadele edip almaya çalışırlar.Bazen yenik düşerler bazen kazanırlar.Bazen pişman olurlar bazen ise baştan yapsydım der.Ama her şeye rağmen içlerinde bi umut taşırlar.Biz insanlarda bunun için varız zaten.Önce kendimize daha sonra yakınlarımza umutlar yeni umutlar veririz.Hem kendmizi hemde onları mutlu ederiz.Belki içimize kapanığızdır.Kendmiz değilde başkalrı mutlu olsun isteriz.Lafı uzatmaya gerek yok kimse bu kadar uzun yazıları okumaz sevmezler.Bazıları dışında ama her neyse kısa ve net olarak birisini seviyosanız asla saklamayın.İçinizde bir umut yüzünde bir gülüş aklınızda mutluluk olsun.Şans hem sizle hemde sevdiklernizle olsun .Umarım istedğinizi alırsnız :)
benimde 7 sendir sevdiğim biri var ve hala onu çok seviyorum 4 sene çıktık birbirimize deliler gibi aşıktık gerçi halada öyle en azından bana göre fakat tek bi sorun vardı AİLEMM.. Fatih işitme engelli biri konuşamıyorda. ama ben onu herşeye ragmen çok seviyorum annem ve babam sadece onlarlada kalsa akrabalarımdan kimse onu istemiyo ben onların istememesine ragmen yinede çıkmaya devam ettim ama tabii bu bi yere kadardı.. babam bir keresinde evde otururken söyledi ‘eger oraya gitmek istiyosan burayı unutacaksın’dedi tabi ben o an hiç bişey konuşamadım çünkü konuşsam aglıycaktım ben ayrılmak zorunda kaldım.. tabii fatih bnden nefret etse haklı çünkü onun durumunda bende olsam bende nefret ederdim bu belki isyana kadar giderdi fakat o öyle yapmadı çok yalvardı ve çok agladı bişey olmaz biz bari bi kere seni isteyelim ailendn dedi fakat elimden hiç biey gelmiyodu ben sonumuzun böyle olacagını kesinlikle tahmin etmezdim şuan ne yapacagımı gerçekten bilmiyorum 9 aydır ayrıyız ama ona hala ilk günkü gibi aşıgım onu çok seviyorum ve çookk özledimmm..:(:(:(
RİCA EDERİM OKUYUN ……
MAHHALEYE BİR ÇOCUK GELMİŞTİ İLK GÖRÜŞTE AŞIK OLMUŞTUM AMA ONUN BENİ SEVDİĞİNDE EMİN DEĞİLDİM SONRA BEN BALKONA ÇIKMIŞTIM ODA ORDAYDI BANA ELİYLE KALP İŞARETİ YAPTI GÖZLERİME İNANAMADIM ÇOK MUTLU OLMUŞTUM… AMA HALA TENKİTLİYDİM ONUN SABIRLA BANA ÇIKMA TEKLİFİ ETMESİNİ BEKLİYORDUM AMA 2 SENE GEÇTİ BENİ ARKADASLARINA BEN ONLA ÇIKIYORUM DEMİŞ.. MERTİN ARKADASLARI GELİP BANA SÖYLEDİ AMA BEN BU CEVABI MERTTEN BEKLERDİM AMA DEMEDİ ONUN YANINDA DA ÇOKK YAKIŞIKLI BİR ÇOCUK VARDI ADI FATİHTİ O DA ARKADASIM BUSEYİ SEVİYORDU BİRGÜN MAHALLEDE KAVGA ÇIKTI BENİM BURADA ANLIM YARALANMIŞTI. AM O ACIYI ONUN YANINDA HİSSETMİYORDUM O MAL BEN O HALDEYKEN O GÜLÜYORDU BENİM DURUMUMA İÇİME DERİNDEN BİR ACI GİRMİŞTİ O ACIYI HİÇ UNUTAMADIM SONRA KAR YAĞIDI.DIŞARI ÇIKTIM ARKADAŞI BORA İLE OYUN OYNUYORDU İKİDE BİR BANA BAKIYORDU AMA BEN ONA ASLA YÜZ VERMEDİM NE BAKTIM NE KONUŞTUM HİÇ BİŞİ YAPMADIM HATTA ONUN YANINDA DEDİMKİ ^KÖTÜ GÜNÜMDE YANIMDA OLMAYAN İYİ GÜNÜMDE GÖLGE YAPMASIN ^ DEDİM YÜZ İFADESİNİ GÖRMENİZ LAZIMDI . ONU SEVMİYORUM HATTA NEFRET EDİYORUM AMA AKLIMDAN SİLEMİYORUM
aşkım…
biliyormusunuz,ona hakkım olmadan aşkım diyorum benn..
daha önce onu hiç farketmemiştim aslında.adını bile bilimiyordum.taki..
arkadaşı biz bahçede oturuyorken yanıma gelip ,ona söylicem.. diye bağırana dek.sonralarında dikkatimi çekmeye başladı.aynı okul kulubundeyiz.arkadaşı yine benim yanıma dgelip ona söyliycem ki dedi.merk etmeye bakladım..onu bir saniye daha fazla görebilmek için hep dolaşırdım.onu düşünürken zaman çabucak geçerdi.birgün, merdiwenlerden aşağıya inerken,arkadaşı tam bana çarpıyordu ki,onu çekti ve bana çarpmadı.başlarda bir hoşlanma olan duygularım,şimdi wazgeçemediğim bir aşka dönüştü.
birgün,beden e. dersiydi.soyunma odasında montum kalmıştı onu alıcaktım ki kapıyı o açtı.çekilirmisin dedim
olmaz giyiniyorlar dedi
bende montumu alıcam dedim
sonra o aşağıya indi ve bn odaya girdm.hemen beni dışarı çıkardılar
oda yukarı çıktı
bana sana açıyyımmı dedi
bende gerek yok dedim.
geçirdiğim en güzel gündü.
birgünde yine son okul kulubu toplantısında hoca ikimizi panaya bakmak için yolladı.
heyecandan ölecektim neredeyse…
we yarıyıl tatilinden iki gün önce.
kimse bnm ondn hoşlndğımı blmiyrrdu.
en ykn arkadaşm bana ondn hoşlndığını söledi.vazgeçmelimiydim?
ama yapamazdım
ben onu düşündükçe huzur buluyorum..
tatile girdik.
okulun yeniden açılmasını öle çk istiyrm ki..
şidi facede oln bir fotağrafıyla haster gideriyrm..
öyle özledimki onu..
aşk gerçektende çok güzel.dört yıldır konoşuyoruz sevgimiz hergeçen gün artıyo.işallah seneye nişanlanacaz.ailemizde biliyo artık.olumlu bakıyolar çok mutluyuz onu canımdan çok seviyorum…
SİZCE GERÇEK SEVEN HANGİSİ
O akşam diğer akşamlardan çok farklıydı. Daha bir kasvetli, daha bir karanlıktı sokaklar. Saatin erken olmasına rağmen bomboştu kocaman cadde. Bir gün öncesi havanın çok güzel olmasına rağmen o akşam dondurucu bir soğuk ve ürkütücü bir sessizlik hâkimdi şehre. Sanki herkes, her şey olacaklardan haberdardı da bir tek onun haberi yoktu…
Evet hiçbir şeyden haberi yoktu gencin. Bilmiyordu hayatının bir anda nasıl değişeceğini. Belki de anlayacaktı bir çok gerçeği, hayatın kırılma noktalarının olduğunu öğrenecekti…
Birazdan kurstan çıkacaktı sevgilisi. Kapının önünde bekliyordu genç. Bu gün biraz uzadı sanki ders. Daha fazla bekledi kapının önünde önceki günlere göre. Hava da bir anda soğuduğu için tedbirsiz çıkmıştı evden, donmuştu adeta. Parmaklarının uçlarını hissetmiyordu. Ve çıktığını gördü o anda kapıdan. İçi ısındı adeta bir anda. 5 yıldır birlikteydiler ve onu her gördüğünde içi ısınır, yüzü gülerdi zaten. Yine gülümsedi genç. Kızda gülümsedi ona karşı. Boş, soğuk ve sessiz caddede yan yana yürümeye başladılar. Genç, kızın elini tutmak istedi. Onun elini tutmak dünyanın en güzel duygusuydu ona göre. Ama kız elini tutmak istemedi havanın soğuk olduğunu, ellerini ceplerinden çıkarmak istemediğini mazeret göstererek. Genç sorular soruyordu kıza gününün nasıl geçtiğine dair. Ama kız tüm soruları geçiştirmişti açık bir şekilde. Kız ‘Bir yere gidip biraz konuşalım mı? Sana söylemek istediklerim var’ dedi gence. ‘Tabi hayatım konuşalım. Merak ettim konu nedir’ diye sordu kıza. Anlamıştı aslında kötü bir şeyler olduğunu. İçine kor düşmüştü. Nefes almasını zorlaştıran bir iç sıkıntısı oturup kalmıştı yüreğine. Kız ‘birazdan konuşacağız’ dedi. Kızın bu sert ve soğuk tavrı daha da sıkmış daha da acıtmıştır gencin canını.
Ve bir cafeye girdiler. Karşılıklı olarak oturdular. Girişte çaylarını söylemişlerdi. Çaylarından içerek ısınmaya çalıştılar. Susuyorlardı. Hiç ama hiç konuşmuyorlardı. Oysa böylemiydi önceden. Birbirlerine şakalar yaparlardı, gün boyu görüşmemenin özlemini giderirlerdi. Farklıydı bu gece. Bu gece sesiszdi, bu gece çıt çıkmıyordu. Genç konuşmaya başladı. ‘Evet hayatım seni dinliyorum. Neymiş konuşman gereken önemli konu?’ Kız gence ‘lütfen birazdan konuşalım. Şu anda sadece susalım’ dedi. Genç kıpkırmızı olmuştu. Çok ama çok kötü şeyler olacağını daha fazla hissedebiliyordu artık. Biraz önce soğuktan donan vücudu şimdi üzerine oturmuş olan ateşten gömlek nedeniyle yanıyordu. Kızın dudaklarına kilitlenip kalmıştı. O iki dudağın arasından çıkacak cümleleri bekliyordu sabırsızlıkla. Niçin konuşmuyordu peki? Niçin bu işkence gibi dakikaları yaşatıyordu ona. Ne konuşacağını düşünüyor, her şey geliyordu aklına. Daha önce böyle bi beyin fırtınası yaşamamıştı kesinlikle. Çayları bitmişti boşları almaya gelen garsona ‘2 çay daha alabilirmiyiz’ dedi ve kıza o anda sordu. ‘İçiyorsun dimi hayatım?’ Kız gözlerini evet manasında kırptı. Birkaç dakika geçtikten sonragarson çaylarını getirdi. Kız konuşmaya başlayacaktı artık. Doğruldu. Dik ve sert bir duruş aldı. Ve başladı konuşmaya:
-‘Söyleyeceklerimi hiç bölmeden dinle lütfen. Bundan sonra bana bir daha hayatım deme. Çünkü ben senin için bir hayat değilim, sen de benim için bir hayat değilsin. Evet 5 yıldır birlikteyiz. Çok güzel anılarımız geçti. Binlerce güzel anımız var. Çok güzel hayallerimiz vardı. Ama ben bu ilişkide güzel bi son göremiyorum artık. 2 yıl sonrasını hayal edemez oldum. Bu ilişkinin bu kadar uzun sürmesinin nedenini sadece alışkanlık olduğunu düşünüyorum. Öyle olmasa kendimi sana ait hissededim. Ama sana ait olmadığımı hissediyorum! Geçirdiğimiz onca güzel günlerin,onca güzel anların hatrına bu ilişkinin güzel bir şekilde sonlanmasını istiyorum. Lütfen bana hiçbir şekilde engel olmaya çalışma, hiçbir şey söyleme, hiçbir şey yapma. Ve şu anda tek bir kelime dahi etmeden gitmeme izin ver.’
Ayağa kalktı, yanına geldi ve yanağına bir öpücük kondurarak hızla uzaklaştı.
Genç ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Nutku tutulmuştu. Donup kalmıştı. Onu tanımayan birisi aklını kaçırmış olduğunu düşünürdü kesinlikle. Canı, yaşama sebebi, aşkı, bir tanesi gitmişti. Ve o hiçbir şey yapamamış, bir şey söyleyememişti. O anda bir mesaj geldi telefonuna. Umutla çıkarttı cebinden telefonu. Ondan geldiğini düşünüyordu. ‘gitmedim, geliyorum. Seni asla bırakmam’ diye bir şeyler yazacağını düşünüyordu. Mesajı açtı. Şunlar yazılı idi: ‘gerçekten çok üzgünüm! Seni üzmeyi istemezdim fakat elimden başka bir şey gelmiyor. Bir aydır benimle evlenmek isteyen birisi var ve ben o kişiyle evlenmeye karar verdim. Hoşça kal değerli insan’ yazıyordu mesajda. Gerçekten çıldırmak üzereydi. Masadaki yarısı halen dolu olan çay bardaklarını yere fırlattı, ayağa kalktı ve sandalyeleri tekmelemeye başladı. Başını ellerinin arasına sıkıştırarak yere çöktü kaldı genç. Herkes şaşkın biçimde ona bakıyordu. Garsonun birisi koşarak yanına geldi. Biraz da sert bir şekilde kolundan tutarak ‘Ne yapıyorsun sen?’diye bağırdı. Garsonun ellerinden sıyrılarak hızla koşmaya başladı. Onun evine doğru koşuyordu. Karşısına geçip tüm bunların ne anlama geldiğini sormak istiyordu. Yaklaşmıştı da evine, o anda cep telefonuna bir mesaj daha geldi. ‘Lütfen arama, sorma beni. Bu kararımın asla geri dönüşü yok. Beni gerçekten iddia ettiğin kadar sevdiysen ne olursun hiçbir şey yapma bu dakikadan sonra’. Sevdiysen diyordu! Sevmek mi hem de nasıl sevmişti. Tapmıştı adeta ona. Onun için gözünü kırpmadan ölüme giderdi. Aslında sevdiği ona bunları söyleyerek bir anlamdan da ölmesini istemişti zaten. Ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Kıymak istedi o an, oracıkta canına. Ama içinde bir umut vardı hala. Geri dönebilirdi ona sevdiği. Bunun için yapamadı bir şey kendine. Telefonuna sarıldı bir hışımla. Onu aradı. Fakat kapatmıştı kız telefonunu. Tekrar tekrar aradı ama açılmadı o telefon. Kendisini hiç bu kadar çaresiz hissetmemişti. Canı bir gün olsun yanmamıştı bu kadar. Evine gitti çaresiz. Sabaha kadar düşündü durdu. En sevdiği insan, en güvendiği insan nasıl yapabilirdi böyle bir şeyi.
Artık bir çareydi. Günler çok zor geçiyordu onun için. Yâda geçmek bilmiyordu demek daha doğru olur. Eve kapatmıştı kendini genç. Evden bir tek sigara almak için çıkıyordu. Tam 47 gün bu şekilde devam etti. Onsuz bir dakika geçiremezken onunla olmayan tam 47 gün geçirmişti. Ama daha fazla dayanamayacağını anlamıştı artık. Onu kazanabilmek için bir şeyler yapmalıydı kesinlikle. Günlerdir eline almadığı telefonunu aradı gözleri bir anda. Onun numarasını çevirdi hemen. Ama kapalıydı hala kızın telefonu. Evine gitmeye karar vermişti. Ve gitti de! Ama artık orada oturmadıklarını öğrenince bir kez daha yıkıldı dünyası. Belki unuturum diye ona ait her şeyi yok etmişti. Onu hatırlatacak her şeyi ve herkesi de silmişti rehberinden. Ulaşmalıydı ona bir şekilde. Ömrünün sonuna kadar pişmanlık duymamak için son bir kez daha denemeliydi onu kazanabilmeyi. Kızın arkadaşı geldi aklına. Evet, en yakın arkadaşının evini biliyordu. Koşmaya başladı. Herkesin şaşkın bakışlarına aldırış etmeden koşuyordu. Zile bastı. Arkadaşının annesi çıktı kapıya. Evde olmadığını söyledi. Şehir dışında olduğunu ve gece geç saatte döneceğini söyledi. O kapının önünden hiç ayrılmadan, soğuğa, açlığa ve susuzluğa aldırış etmeden saatlerce bekledi. Geç de olsa gelmişti artık kızın arkadaşı. Kız çok şaşırdı gecenin bir yarısı karşısında onu görünce. Çantasını açtı ve bir zarf uzattı gence. Anlamıştı aslında ne olduğunu. Yinede heyecanla açtı ve bir kez daha inanamadı gözlerine. Hayatta en sevdiği kadının düğün davetiyesiydi bu. Ve yarından sonra evleniyordu en büyük aşkı. Gerçekten yaşamanın hiçbir anlamı olmadığına karar verdi o anda genç. Kızın arkadaşıyla sabaha kadar konuştular. Onun niçin bir anda bunu yaptığını öğrenmek istemişti günlerdir. Merak ettiği sorularında yanıtını almıştı o gece…
İki gün geçti ve kızın evleneceği gün gelip çattı. Genç sakal traşını oldu, saçlarını taradı, en sevdiği takım elbisesini giydi. Doğum günün de kızın hediye etmiş olduğu kol düğmelerini taktı. Onun için en anlamlı aksesuar ise beline taktığı silahtı o gece. Sevdiği kadının başka bir adama evet dediğini duyduğu anda hayatına son vermeye karar vermişti. Böylelikle kanıtlamış olacaktı herkese onu ne kadar sevdiğini. Ve yola koyuldu genç. Çok heyecanlıydı. Ağır adımlarla nikâhın kıyılacağı salona çıktı. Onu tanıyanların şaşkın bakışları arasında en ön sıradan bir sandalyeye oturdu ve beklemeye başladı. Nikâhın kıyılma vakti gelmişti artık. Gelin ve damat gelmek üzereydi nerdeyse nikâh masasına. Ve tam o anda kız genci gördü uzaktan. Hemen geri döndü odaya. Heyecanını bastıramadığını ve bi kaç dakika daha müsaade istediğini söyledi damada. Ona da kapının önünde beklemesini rica etti. Dakikalar geçti. Tüm salon gelin ve damadın gelip nikâhın başlamasını istiyordu artık! Kız damattan tüm salona ondan geriye saydırmasını istedi. Kendisinin de sıfır olduğunda çıkacağını söyledi. Bu fikir herkese eğlenceli ve etkileyici gelmişti. Tüm salon ondan geriye saymaya başladı.
10–9–8–7–6–5–4–3–2–1–0…
O anda ürkütücü bir silah sesi yankılandı salonda. Tüm salona derin bir sessizlik hâkim oldu. Genç yerinden fırlayarak kızın bulunduğu odaya koştu hızla. Kapıyı açtığında hayatta karşılaşmak isteyeceği en ürkütücü manzarayla karşılaştı. Hayatının anlamının hayal ettiği o bembeyaz gelinlik kıpkırmızı kanlara bulanmıştı. O kıyacakken, en sevdiği kıyıvermişti canına. Genç dondu kaldı. İşte hayatın bittiği an o andı!
İki gün önce kızın arkadaşı ile gencin neler konuştuğuna gelecek olursak.
Kız genci niçin terk ettiğini anlatmıştı tüm gerçekliğiyle. Kız nasıl odluda böylesine büyük bir aşkı bir anda bir gece de bitirebilmişti? Çünkü evleneceği adam çok zengindi! Ve olaydan bir ay önce ailesi çekmiş olduğu krediyi ödeyememişler ve ipotekte olan evlerini boşaltmaları istenmişti! Annesi o gece bileklerini kesip hayatına son vermek istemişti. Son anda kurtarmışlardı. Kızın 2 tane küçük kardeşi vardı ve ikisi de çok hastaydı. Birisi lösemi, diğeri ise doğuştan sakattı! Sakat olan kardeşini 4 ay önce kaybetmişti! Diğer kardeşinin durumu da gün geçtikçe kötüye gitmekteydi. Düğünden bir hafta önce kardeşine ilik nakli yapıldı ve bankaya olan borç da ödendi. Artık evlerinde oturabilecekler!
Sizce bu hikâyede gerçek seven kim?
a) Kız gerçekten çok sevmektedir. Ailesini ve kardeşlerini kurtarmak için bu yolu seçmiştir. Bu ayrılığa ve başka biriyle evlenme fikrine daha fazla dayanamayıp düğün gününde hayatına son vermiştir!
b) Erkek gerçekten çok sevmektedir. Onu hiçbir zaman terk etmek istememiştir. Onu kaybetmeyi hiçbir şeye rağmen göze almamıştır. Onu kaybetmemek için uğraşmış. Ve onun başkasıyla evlenme fikrine daha fazla katlanamayıp düğün günü canına kıymak istemiştir!
c) Her ikisi de gerçekten çok sevmekte. İşte gerçek aşk bence budur. Sevdiği için ölmek!
d) İkisinin aşkı da gerçek aşk değildir. Gerçek aşk olsaydı kız her ne olursa olsun genci terk etmezdi. Genç de olayın aslını öğrendiğinde kızı bu evlilik kararından vazgeçirmeliydi her ne pahasına olursa olsun.
KAZIM SEZGİN
bana aşkı sordular yaşadıkca güzel dedim bana sevgiyi sordular sevdikce güzel dedim bana seni sordular obenim bitanem dedim
martılardan aldım izini ilknur koydum ismimi belki gec dönerim saklayın resmimi
ey safranbolu seni sen oldugun icin degil icinde sevdigim oldugu icin seviyorum
hikaye deil ama sözler çok güzel yorumlardakii
ben büşra yakınımda bi insan sevdim hemde çok abimin kaynıydı çok severdim onu cnmdan çok onunda beni sevdigine inanırdım hep 2010 sevgililer gününüydü bi çarşıdan geldik ben abim yengem ve o,çok mutlyduk ben odama geçdim pcle ugraşıodum bana benimle çıkarmısın diye sordu hayır dedim neden dedi nedeni yok olmaz dedim gitti uzun zmn yoktu saatler geçti abimin odasının önünden geçerken müzik sesi geliodu megerse aglıyomuş..onu görünce öle içim acıdıki aslında seviyodum ama korkuyodumda ama o hiç bişeyden korkmuyodu çünkü acılara alışmıştı babasız büyümüştü o sonra gğnler günleri aylar ayları kovaladı beni sevgim daha arttı ve belliydi oda hala aşıktı sonra karar verdim sevdigimi söylemeye o bana sevgiyle bakan gözler bi anda yok oldu sanki olmaz artık olamaz dedi ve beni arkadaşına yönlerdirdi iyi çocuk istersen evlene bilirsin dedi öle agladımki ama beni aglatan bana onu artıkm olmaz demesi degil arkadaşına söylemesiydi çünki seven veya sevmiş olan hiç kimse sevdigini namusunu başkasına sunamaz içimi çok acıyttı o an sonra anladımki herşey babam içinmişbenden uzaklaşması megerse sadece sogutmaktan ibaretmiş şimdi 2011 ve 9.ayın 14..geçenlerde nişanlandı en çok korktugum onun nişanını ve dügününü görmekti ama en çok şaşırdıgımda şuki kalbişm acımıyo sanki yaptıgı şey onu bitirdi içimde ama buna şükür ediyorum çünkü gerçekten çektigimi bir ben biliorum…
ne diyim ki arkadaşlar ben doğru dürüst konuşamazdım bile ama aşkı beni şaair eti be arkadaş küfür etmicem ama kahpesin bunu bil sevgili. kim sevdiyse seni o yandı sana birşey olmadı olmadı çünkü ben senin içinde yandım haberin olsun
Ve benim ask hikayem: nerden nasil baslicami bilmiyorum cunku kendimi bildim billeli o vardi. su an 20 yasindayim o zamanlar 8-9 yasindaydim, o benim teyzemin ogluydu evet benim kuzenimdi!birgun yanima geldi ve bana buyunce ben seninle evlencem dedi bende guldum kucugum daha evlilk nedr falan bilmiyorum oylece kapandi ben belcikada yasiyordum kuzenim ise tr de yillar sonra geri tr tatile geldigmzde yasim 13 14 falandi yanis hatirlamiyorsam sonra bakislar basladi bu yaslarda sadece bakislar ama bazeen sozlerin tamamlamadi gozler tamamlar derler ya aynen oyleydi sanki bana sevdigini o bakislarindan anlayabiliyordum, snra geri belcikaya geldk iki yil sonra geri tr gttmde yasim 16 olmustu ve iste 16 yasimda ilk defa ask duygusunu tatmistim vardii icimde ona ait bise vardi sanki hep onu gormek istiyordum hep onun yaninda olmak istiyordum ona acilamiyordm onun bana acilmasni bekliyordum ama biliyordum beni sevdigini hissetiordm bakislarindan birgun bir komsunun dugununde bana kollunu acti ve orda benim ismim yaziliydi bicakla yada jiletle bilmiorm yazmisti iste bunu seviyom dedi orda ne dicemi sasirdm ne yapcami sasirdim sevinsemiydim acaba yada uzulmemmi gerekkrdi bilmiomdm karma karisik duygularin icindeydim aslinda cok sevinmistim onu cok seviyordum cunku evet bunu kendime artik diye biliyorm seviyom dyebiliyordum boylece cikmaya basladik cikmak derken yani bende soledm sevdigmi konsmaya basladik zaten teyzemin oglu oldugu icin hep bir evdeydik hayatimin en guzel dakikalarini gunlerini yasadim ben o evde. o evde olmadiginda teyze ben odalari topluyorm derdim hemen onun odasina girerdim yatagna uzanirdim onun kokusunu cekerdim icimee aglardim gizli gizli nasl ayrilcam nasl gitcem belcikaya flaan birden kapi zili calinrdi kalbim yerinden cikacak gibi olurdu gelen oyduu hemen banyoya firlardm ellm ayagm titriodu cnku birbrmze acilmisdk birgun bizim appartmanin balkonunda oturuyodm kiz kuzenimle o geldi geceydi ve gitmedi o asada ben balkonda o gunu hic unutmam gitmem diodu gitt biri gorur diyodm gitmioduu sana ait olan kokun ustunde olan bise at bana dedi oyle gidim dedi bende saalimi attim hadi git dedim gitti ve bi kac gun sonra biz belcikaya geldik ve ailem bi sekilde ogrenms ona olan sevgmi iste azabm baslamsti ayrilmak zorunda kalmistm mecburdum okadar ustumee geldilerki annem bi andan babanem bi andan dayanamadm ve hep aklma geldinde geri baska bies dusunerek onu dusunmemeye calisiyordm cok ii hatrliorm aklima geliodu gece yatigimda hemen dersimin basina oturuyordum yada kitap okuyodum halbuki hic sevmezdm kitap okumayii ama cikmioduu ne aklimdan ne kalbimdennn iki yil boynca bise duymaynca ondan ve brden duydumki kiz kuzenimle cikmaya baslamis ve ben bunu duydugumda inanamdm ama snra gercek oldnu anladim ve odama geldim saatlerde agladim dedim bak bumu senin sevdigin kisi dedim hemen senden vazgecms ve o anda bende ondan vazgectm icme gomdum onu ve benimde bir ciktigim oldu sevdim onu onun insanligini sevdim cok temiz bir cocuktu bana cok deger veriyordu ama o benim sevdigim degildi olamiyorduu ama genede bitrmedim devam ettm dedm ben bunla onun benim kuzenmle ciktmi anlladim anda cikmaya basladim .. artik ailemde inanmsti bna onu unutmu onu svmedimi ve beni tekrardan turkiyeye izine gotrmye karar verdiler ailece gene izine gidiyorduk ve benim ciktigm vardi belcikada bir bekliyenim vardi .. bunu hc cikarmiodm aklmdan tr gelene kadardi bu .. sonra trde onu gordum ya offf istee benim azabli gunlerim baslamsti kuzenimle konusuolar msjlasiolar o gelip benim yanmda onun kulgna bsler fisiltio bilmem ne flan filan snra ogrendmki benden nefret ediyoms bana kin besliyormus beni gormeeye tahamulu yokmus bana neoluyo yasanmis ve bitmis daha nee dusunuyonki onu senin bir ciktiign var bsver onu diyodm ama olmuyodu hergun ayni evde gormek kolay degildii birgun dayanmadm teyzeme acildim ve agladim dedm cikmio aklmdan unutamiom flan teyzemde bunu ogluna anlatms yani ona anlatms .. birgn ben mutfaktan salona gecerken bu bana isaret yapti sasirdm ilk once banami yapio diye baktim beni cagriyo konsmak iicn gittim ve konstuk . neolduysa orda oldu zaten birbrmzi sevdgmi anladik hala boylece geri birlesdik belcikada bekliyenimle bitrmstm alakami zor oldu ona bunlari solemek cok zor oldu ama bitrmek zorundaydim .. annemler geri ogrendi birsuru olay ciktiii yapmadiklarini birakmadilar bize ve gene bitrmk zornda kaldim ama busefer gercek bitti .. ve bu donemde bu kendini alcahola pis islere vermis degismis onunla artik asla olamazdim .. ama o hala icimde en derinliklerindee …
bundan 1 buçuk yıl önceydi.. bi gün okul çıkışı gördüm onu. snra sora sora adeta kapıldm. her dakika onu görebilmk için deli gibi çırpındım. okul kapandı ama çıktıgı vardı. her gece aglıyordm çnkü deli gbi seviodm. bz konusuodk ama arkadası gbi görüyrdu ama onu sevdigimi biliodu. snra sevgilisnden ayrıldı . bz konusmaya başladık herşey o kdr düzeldi ki bigün 19 agustos sabahı bna teklif etti kmse inanamadı çıktıgımıza çnkü imkanszdı bnm için. snra okul açıldı gzl gidiodu. anneme söylemştm annesiyle tanşmıştm annemle annesi çok ii arkadstı. bnden hep ayrılmk istediğini sölüodu hep geçştiriodmm . snra bigün ayrıldı bnden. hayat ölüm gbiydii. gnler geçti daha da kötüleştm. snra bigün dogum günüydü ona hediye aldım o gün barışacagımıza inandm ama o kzları evine götürüp dogum gününü kutladı bnde kapısında aglıodmm. mesj attım küfür etti bna snra geldi ilk defa karşısnda agladm o kadar söyleneck söz varken sadece dön diyebildm ama o arkadasna bkmadan kızlarn yanına gitti. snra yne peşnden gittim ama bna öle bi laf etti ki o bitmick aşk bnde bitti. snra hiç ugraşmadm . şmdi çıktıgı var ama onu asla affetmem. seven herzaman üzülürr.
benim hikayemde herkes gibi aslında her aşkın sonunda bekleyiş vardır ya bende bekleyenlerdenim işte..bir buçuk yıl biri ile beraber oldum fakat küçüktüm aşkın ne demek olduğunu anlayamayacak kadar küçük yani 15 16 yaşlarında oda bitti evet belki acı çektim ama yine direnebilmiştim.. şimdi 19 yaşındayım ve aşkın ne demk olduğunu yaşayarak öğrenebileceğimi anladığım yaşta..
27.04.2011 de en yakın arkadaşımdayken kuzeni geldi ailesiyle.. o güne kadar ilk görüşte aşkı hep inkar ederdim saçma gelirdi bana,bir insanın kişiliğini bilmeden nasıl aşık olunabilirdi ki..ama bende oldum kapıdan girince karnıma saplana o sancı ve nefesimin kesilişi anlattı bana her şeyi.. farkettirmeden onu izledim masumdu öylece karşımda duruyordu içimdeki fırtınadan habersiz..bir süre engellemeye çalıştım kendimi ama fayda etmedi.. arkadaşımla konuştuk o beni ben onu sorduk aradaki tek sorun benden iki yaş küçük olmasıydı ve bunu öğrenince ne yapacağımı şaşırmıştım her zaman karşı çıktığım bir olaydı bu ama aşk işte boyun eğdim bu duruma çünkü hayatta o kadar çok şey yaşamıştı ki bu durumlar onu yaşından olgun hale getirmişti hem görüntü olarak hemde düşünce olarak benden daha olgun duruyordu….sonra kader yolları kesiştirdi işte yalnız fazla değildi bu kesişme 30.042011 tarihinde başladık beraberliğimize tanıştıktan 3gün sonra yani..en hızlı giden ilişkimdi belkide ama pişman olmadım hiç bir zaman …her şey hızlı fakat çok iyi gelişiyordu..çok mutluydum ve tarifsiz bir şeyin içindeydim ..bozulsun istemiyordum ve bunun için her şeyi yapmaya razıydım..on gün sonra onun ailevi problemleri çıktı ailesi beni biliyordu zaten tanışmıştık fakat gerçekten ciddi sorunları çıktı yurtdışına isveçe gitmek zorunda kaldı bunlardan haberim yoktu ama bir şeyler olduğunu anlıyordum durgun hallerinden ..bir gece telefonda ağlaya ağlaya anlattı her şeyi ailesi için gitmek zorundaydı hiç bir şey diyemedim o anlattı ben ağladım… ben sadece dinledim… sonra ordamısn dedi hıçkırık dolu ağlamalarımı duymaya başladı..ağlama dedi ben dönücem bir sene yada iki sene dayanıcaz ama ben dönücem…yine sustum bir şey diyemiyordum zaten içimden gitme diye haykırmak geliyordu yeni bulmuşken onu daha ilk heycan duruyorken kalbimde gitme bırakma beni… vicudum titremeye başlamıştı napıcamı bilemiyordum yada ne söylemem gerektiğini..anladı ve bir soru sordu…: ‘ŞİMDİ AYRILMAK İSTİYORMUSUN!’ bir an nefes alıp ‘HAYIR ASLA’ dedim…yapamazdım onsuz..’BAK BİR DAHA SORMUCAM EMİN MİSİN ‘ dedi ‘EVET’ dedim..’AYRILAMAM SENSİZ OLMAZ!’ ..’SEN GİDİCEKSİN BEN BEKİLEM EVDEN DIŞARI ÇIKMICAM SADECE OKULUMA BAKICAM SADECE SENİ BEKLİCEM…”’ bunları gerçekten istediğim için sölemiştim yalan değildi teselli değildi kalbimin bir gün geri dönüp kaderim olucağını biliyordum …bir çok söz verdi geri dönüceğine dair hiç bırakmıcağına dair…sevdiğine ve herkezden farklı olduğuma dair..oda farklıydı ilk defa koşulsuz şartsız inanıyordum birinin verdiği sözlere ilk defa sonunu düşünmüyordum çünkü sonu olucağına inanmıyordum ..ilk defa verilen söleri hiç kesmeden dinledim ve nedense hep gözlerime bakıp söz verişlerine devam etmesini istiyordum..günler geçti daha büyük sorunalr çıktı..yoruldum..yoruldu…daha gitmeden yıpranmıştık ikimizde ama ben hep sustum..her zaman her şeyi anlatabilen biri değildi sorardım arada neler olup bittiğini aynı işte deyip geçiştirirdi,bende susardım…bir gece telefonuma bir mesaj geldi ondan…artık olup bitenlere dayanamadığını ve bunların hepsini bir anda taşıyamayacağını söyledi…hala onun olduğumu sadece bir süre ara vermek istediğini bir gün karşıma tekrar çıkacağını söyledi..beraber bir tatil programımız vardı gerçekleşicek hayallerimiz merak etme dedi… hayır dedim saçmalama tamam hiç bir şey sormam ama bırakma … lütfen dedi zorlaştırma .. işte orda durdum…’ZORLAŞTIRMA’kelimesi dokunmuştu.. o geceden sonra her gece ağlıyarak uyudum..ve her sabah uyanmak istemiyorum artık diyerek yatakta saatlarce onun hayalini kurdum bir gün dönüceğinin hayallerini.. bekledim günler geçti ama ses seda çıkmadı dayanamaz döner demiştim dönmedi..sonra bir gün buluştuk..ama gözleri bana bakmıyordu bile hiç bir şey konuşmadan sadece birlikte vakit geçirdik..giderken birkez sarıldım son olucakmış gibi hissettim vücudum titremeye başlamıştı fakat ona belli etmemeye çalıştım..şimdi 27 haziran onu tanıdığım iki ay oluyor biliyorum belki saçma ama benim ömrümden ömür gitti .. hala yaşıyorsam bir gün geri dönücek ümidimdendir..
yalnız şuda bir geçek ki pasaport ve vize işlemleri bitmek üzere fakat benim telefonum hala çalmadı…
ben birine aşık oldum bunu en iyi arkadaşıma söyledım bir gün okula gitmemiştim en iyi arkadaşım o gün sevdiğim kişiye onu sevdiğimi söylemiş ama o beni sevmiyormuş onu her gördüğümdekalbim çok hızlı atıyor hala onu bekliyorum
arkadaşlar ne güzel aşk yaşıyosunuz bulduğunuz aşkı bırakmayın ben henüz gerçek aşkımı bulamadım ama siz bulduğunuzda kaybetmeyin çünkü aşk yaşanmaya değer tek şeydir:)
ben onu sevmeye 4. sınıfta başladım şimdi ise20 yaşındayım ve hala onu seviyorum ama o… ben hiç sevmedi ve sevmeyecek çünkü o esra adında birini seviyo ama esra onu sevmiyo daha anlamadı benim ona deliler gibi aşık oldğumu deniz gözlüm…!
ben onu sevmiyodum sadece bağlıyım ona
ask tesaduflerı sewermıs aynen oyle…mutluluk bekledıgınde degıl beklemedgn anda gelırmıs sana. bızımkı de bol tesaduflu bır ask hıkayesı arkdas aracılıglya tanıstıgım we sadece dalga amaclı basladgm bır ılıskı ama suan ona delıler gıbı asıgım onsuz nefes alamıorum sankı ıcım acıo cok degısık bı duygu 20 yasındayım dha oncede cıktıklarımm oldu ama bu cok farklı.. bı sorun oldgn da onu uzdugum ıcın uzuluorum artık kendımden daha cok onu dusunuorum onun yanında cok mutluyum huzurluyum.ve en onemlısı kendımı cok guwende hıssedıorumm.. bı gun hayatımdan cıkıp gıderse kımsenın tahmın edemıyecegı derecede yıkılırım.korkuyorum bu heycanın bıtemsınden ıkı yabancı olmaktan:( onun yanında bıle onu ozluyorum. cırkın sewglım benım gıt me olur mu hıc…!
cok sevdim ve onun nefrettin kazandim . ben hastayim ve ölücem sevdigim kisiyle bi sesli sitede tanistik biryildan fazla oldu ama gun gectikce benim durum kotuye gidiyor ayrilmak istedim deli ettim ne yaptimsa olmadi sonunda hayattima baska bi erkegi soktum cunku hic bierkek bumu kabullenmezdi ve oylede oldu ben aski da sevgiyide onda tattim one bu kotulugu yapamazdim simdise canim aciyor sevdigim insan benden nefret ediyor en azindan ölünce arkamdan yas tutmaz bugunku kadar uzunmez ben onu cok ozlesemde o mutlu simdi:S:S:S
## Aşk Hikayesi ##
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.
Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.Aşk, “Zenginlik, beni de yanına alır mısın?” diye sormuş.Zenginlik, “Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok.” demiş.Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir’den yardım istemiş. “Kibir, lütfen bana yardım et!”, Kibir “Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin.” diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: “Üzüntü, seninle geleyim.” Üzüntü “Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var.” Mutluluk da Aşk’ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk’ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. “Gel Aşk! Seni yanıma alacağım…”Bu Aşk’tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk’a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi’ye sormuş: “Bana yardım eden kimdi?” Bilgi “O, Zaman’dı” diye cevap vermiş. “Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?” diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:
“Çünkü sadece Zaman Aşk’ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir“demiş ..
benim hikayem kitaplara da sigamaz
ona baktıgım da içim den gecen kafamdaki her sorunu unutuyorum beynim de birsey kalmıyo onun omzuna yatıp da gözüne baktım an hersey bitiyo bir birimize kızsak da sadece 2 dk küs kalıyoruz gülüp geciyoruz sonra ben kacan kızlara karsı bir insandım sunu da bilin ki kaçmak en son cözüm olsun insanın sevdiginin yanında olması cok ayrı bir duygu hele de sizden bir parcanın olacanı bilmek inanın herseye bedel hiç bir sey zorluk cekmeden olmaz sevgi daha cok emek istiyo ikimizde calişıyoruz eve gittigim zaman işten gelmesini dört gözle bekliyorum hadi gel diye arıyorum mesaj yazıyorum bazen garibim erken bitirip geliyo sırf ben istedim diye ben hamilelik den dolayı sinirli oldum duygusal filan hemen kavga cıkara biliyorum yani ama sag olsun anlayışlı bir eşe sahibim altdan alıyo hayat müşterek dik her konuda yardımcı olnması gerekiyo eşim ben demeden yardımcı olur düşünür biz 1 saat de bile özlüyoruz bir birimiziallah herkeze böyle bir sevgi ile balanmayı nasio etsin (amin) ben biraz cocuksu bir insanım cocuksu birini iadere etmek zordur sabır işidir bana göre ama o bunu güzel bir şekilde yapı aşk oldugun zaman aileni bile gözün görmüyo ben evin tek kızıyım babam a cok baglıyım babam da bana öyle bir de erkek kardeşim annem de on abaglı babam beni affetmez derdim ama kıyamadı şimdi bebegim dünya ya gelmeden korkuyorum onsuzlugu düşünmek den bile SEVGİNİZ DEN VAZ GECMEYİN ASLA BENDE SENDEN ASLA VAZ GECMEM HALİL
7 sene önce arkadaş yoluyla tanışmıştım gıcık olmuştum ona biz cok kez ayrıldık barıştık artık olmaz sonu yok diye düşündük ve tamamen baglarımız koptu ondan ayrıldık tan 1 sene sonra ben sözlendim geri ayrıldım filan bir gün meail bakarken onun ismini gördüm ve bana numaraını8 yazmış mesaj yazdım ama sevgili olmayı hiç düşünmedim biz önce arkadaş ca sonra sevgili olduj evlenmeye karar verdik ama olmuyacak gibi idi bnim ailem vermez di ona ayrılmayı hiç aklımdan cıkarmadım herseyi göze almıştım o uzakta oldugu için ona yüzük göndermiştim kızlar bakmasın diye ve 4 ay sonra kaçmaya karar verdik herseyi göze alıp kaçtık şimdi evliyiz ve allah nasip ederse bebegimiz olacak sevgi emek ister eşimi cok seviyorum belki bu kadar sevmesek aman derdik biterdi ama herseyi göze aldık biz iyi ki de almişiz eger bir birinizi seviyorsanız asla vaz gecmeyin eşim seni seviyorum halil allah bozmasın canım eşim
bundan üç yıl önceydi abimin en yakın arkadaşına aşık oldum ama o bni arkadaşının kardeşi olarak görüyordu evimize gelir abimle dışarı çıkar doşlaşırdı bn ise ona olan sevgimi hep sakladım çok seviyordum ama o bnm sınıfınmızın en gzl kızı ve bnm en yakın arkadaşlarımdan birisini seviyordu sinir oluyordum hem seviyordum hem nefret ediyordum derken bir gün anladı bnm ona bakışlarımdan hareketlrin eve gelmemeye abimle dışarı çıkmamaya başladı bn ise bu olnaradan hep kendimi suçluyordum bakışlarımla çocuğu iğneliyordum dayanamıyordum ağlıyordum ağlıyordum … abim öğrendi kızdı bağırdı çağırdı bn ise hiç umursamıyordum çnkü bnm sevgim her şeyin üstünü örtüyordu onun başkasını sevmesi bni hiç ilgilendirmiyordu bnm onu görmem yetiyordu İLKAY bana kızmaya başladı seni sevmiyorum bırak peşimi nie anlamıyorsun bn seleni seviyorum ama bn ise ooo seni sevmior dioordum selen o acıyı ona yaşatorken oda bana yaşatıryordu dayanamıyordum hep ağlıyordum okula gelmiyordum dersleri dinlemez oldum okullar böyllikle kapandı bn başka bir okula gittim o okuldan kaydımı aldırrtım başka okula geçtim çok zorla kendimden düşük liseye geçtim annem babam sordu sebebini ama bn cevaplayamadım o okuldan ayrıldığım halde ara sıra gidip görürüdüm onu çünkü onu çok seviyordum şimdi ise oo ayrı dünyalarda kötü yollarda gezinen bir serseri bn ise hayata yeniden başlamış bir insan olark yoolllarımıza deevam ediyoruz ama ne varki onu hala unutamadım başımdan çok olaylar geçti çok aşkalr geçti ama onla yaşadım sevgi selini kimseyle yaşayamadım onu hiç hayatım boyunca unutamıyacağım onu sevdim ve hep seveceğim … bana bu acıları yaşatmış 0lsa bile…
sadece paylaşım hepsi bu
SLM BEN HASRET BUNDAN KISA BI SURE ONCE FACEBOOKTAN YUNUS POLİSİ LAKAPLI BESIKTASTA YUNUS POLİS OLAN EMRAHLA TANISTIM ILK GUNERIMIZ NETTEN KONUSMAYA BASLADIK AMA DAHA SONRA BIRGUN BULUSMAYA KARRA VERDIK BEN HEYECANLA ORTAY KÖYE DOGRU ONUN GÖREV YAPTIGI YERE GITIM KISA BI MESAJLASMADAN SONRA BEN ONU BULDUM IKIMIZINDA GÖZLERINDE ISILTI VARDI ARTIK AYRILIK ZMANI GELMISTİ SABAH ERKENDEN KAHVALTI YAPMA SÖZU VERDIK BIRBIRIMIZE VE BEN EVE GITIM SABAH OLMASINI IPLE CEKIYORDUM NIHAYET SABAH OLDU VE BEN HOSLANDIGIM ADAMA DOGRU ILK ADIMLAIMI ATMISTIM NEYSE FAZLA UZATMICAM GUNLER BÖLE GUZEL GECERKEN BIZ BI AKSAM TARTISTIK VE AYRILDIK DAHA SONRA BEN HAMILE OLDUGUMU ÖGRENDIM YAVRU YUNUSUMUN COCUGUNU ALDRMAK ZORUNDA KALDIM NE OLURSA OLSUN KIM OLURSA OLSUN BEN TEK SENI SEVDIM YAVRU YUNUSUMN BABASI SENI COK SEVIYORUM…..
slm arkadaşlar..
benim aşk hikayem biraz tuhaff xd
en başından anlatmak gerekirse ben lise birdeyken erkan adında bi öküze aşıktım
ama öyle böyle deil felaket seviyodum yha.okulun ilk günü gördüm ve tam üç sen
e mal gibi sevdm :/
ilk dönem hiç söylemedim unutancımdan konuşamazdım bile o seneler bakımsızdm
bide kendme hç bakmzdm pasif bişeydim buda kickbokscu karizma yakışıklı bişe.
bana bakmaz die düşünüydm ama çok seviyodum yhaa:/ şiirden anlamayan ben bi defter dolusu şiir yazdım geceleri ağlıyodm fln .
nse zaman sonra bu yakınlaşmaya başladı biz konuşuyrz aramız çok ii ama ben ha
len sevdimi söylemedim bi gün bu gece beni aradı sana çok önemli bişe söylicem
ama vercen tepkiden korkuyrm dedi bende
yok söyle dedim bu yok olmaz yarın bulaşalım gözlerine bakarak söylemm lazım
dedi bende peki ddm ama varya sevinçten ölcek gibiym. ertesi gün gitar kursm va
r evden çıktım önce bununla buluştm bu orda bekliyo gittim otur fln dedi nese
otrdm bu sana çıkma teklifi etcemi sanıyosn dimi dedi dondum kaldım hayır dedim.
sonra bu dedki aslından dün geceye kadar öyle düşünüyodum senden çok hoşlanıyorum
çok safsın için temiz çok masum bi güzeliğin var ben sana layık deilim seni üzüerim
fln dedi ben ne dicemi şaşırdm.bumuydu söylicen beni düşündün için saol dedim kalktım
ordan arkama bile bakmadn gitim. köşeyi döner dönmez oturdum ağladım :( aynı sınıfta
olmamıza rağmen yüzüne bile bakmadım sınıf başkanıydım yoklamayı alıken adını okumadan
geçerdim hep yok saydım oda anladı tabi onu çok sevdimi bunu kaldıramadımı.nese ilk
senemiz böyle bitti 2.seneye geçerken ben pc bölümüne geçtim bu muhasebede kaldı okulun
ilk günü direk eski sınıfıma gitim baktım yeni kızlar gelmiş mi diee 2 tanekız gelmişti
ALLAH ım günah yazmasın ama ikiside maymundan beter.aradan 2 hafta geçti baktım bide bu
benim beyenmediğim kızla erkan çıkmasın mı xd
bazen dayanamıyodm eski sınıfa gidiyodm erkan beni görüce kıza sarılıp öpüşmeye
başlıyodu ama varya bi insanın sevdiği kişiyi öyle görmesinden daha acı bişe olamaz yha:(
sınıfıma gidip oturup ağlıodm orhan die bi cocuk vardı yeni sınıfımda sessiz sakin bişeydi
ben ağlayınca yanıma gelip üzülerek soruydu bende herşeyimi anlatıydm ağlama fln diydu ben çocuğa kardeşim diyodm.
çok ii niyetli birisiydi haytında hiç kimseyle çıkmamış hiç sevdiği kimse olmamış bunun . neyse benim yakın bi arkadışm var esra die bu bana bi arkadaşını ayarladı erkanı untuym die.adı murat 3 ay fln çıktm sonra ayrıldm çocuk beni seviydu ama be sevemedim bi türlü.rapcydi bana beste fln yapmıştı facede paylaşmış fln.. ama işin kötü olan yanıda ben muratla çıkarken orhanda ben,imle konuşmamaya başladı meğer oda beni seviyomuş ben buna kardeşim derken çok zoruna gidymş bi yıl benimle konuşmadı.nese o yılda öyle geçti 3. snfta bitti erkan bi gün bana msj attı çok pişmanım o kız senin tırnağın bile olmaz sana yaptıkarımdan dolayı kendimden utanıyorum die ben buna yol verdim tabi.istemedim çnkü bende orhan karşı bişeler hissetmye balşlamıştım.bu okanda günden güne bi değişimlere uğradı hatta bi ara çok şaşırdm nasıl farkına varmadım die çocuk bodye fln gidio ama varsa felaket yakışıklı bişe oldu ya bi sene içinde :)uzun boylu yeşil gözlü sivil halini görünce ben tam afalladım yha.bende taekwandoya gitmeye başladım baya bi kendime bakmaya başladım brazda milletin gazına geldim ya işte mavi gözlsn sarışınsn kızım kendne braz bak özen göster die. ya bende bi hayli geliştim deiştm işte xdxd nese bu 18.10.2010 tarihne gece 03:31 gibi çıkma teklifi etti bende kabul ettim iikide etmişim hayatımda onun kadar ii birisini tanımadım ilk defa onun elini tuttum onun gözlerine bakarak SENİSEVİYORUM DEDİM :))
BEN AŞKIMI ÇOK SEVİYORUM YA o benim her şeyim oda ilk defa beimle çıkıyo ilk sevdiği kız bnim son olucam inşallah. yani arkadaşlar üzülmeyin yok o beni sevmiyo fln die ALLAH kaybettiklerinizi başka bir suretle kaşınıza çıkarır illaki.her şerde bir hayır var yni.ALLAH’a emanet olun …