Steve Jobs Kimdir Biyografisi Hayatı
Steve Jobs Hayatı Steve Jobs Kimdir Biyografisi
Steve Jobs. Sahibi olduğu şirket bize hiç de yabancı değil. Artık herkesin elinde moda haline gelmeye başlayan I-Phone telefonları ve I-Pod müzik çalarları üreten “Apple”Şirketi. Apple grafiksel tasarım alanında bir marka haline gelen“Macintosh” efsanesinin mimarıdır. Hayatımda karşılaştığım en harika ve ibret verici öyküdür.
Steve Jobs evliliksiz bir ilişkiden dünyaya gelmişti. Doğumundan bir hafta sonra annesi onu bir aileye evlatlık vermişti. 17 yaşında ailesi onu Stanford Üniversitesine kayıt ettirmişti. Ama Steve Jobs’a göre dersler çok anlamsız ve gereksizdi. Üstelik ailesine daha fazla yük olduğunu düşündüğünden yurtta dahi kalmak istemiyor, arkadaşlarının odasında yerde yatıyordu. Üstelik yemek parasını da ailesinden istemiyordu. Depozitolu pet şişeler bulup bozdurarak karnını doyuruyordu. Okulun sıkıcı derslerinin kendisine bir şey kazandırmadığını anladığında 6. Ay okulu bırakmaya karar verdi. Çünkü hayatının böyle sürmesini istemiyordu. Kendisini daha iyi olayların bulacağına inandı. Başkaları onun budala olduğunu ve korkunç bir karar verdiğini düşünmüştü. Oysa Steve Jobs dış dünyanın şartlarını boşvermişti ve kalbinin sesini dinlemek istiyordu. Ama okula önceden para ödendiği için 18 Ay daha okula gelmeye hakkı vardı. Steve Jobs okulu bitirme derdi olmadığı için tüm sıkıcı dersleri bıraktı. Ve kendisine ilginç, eğlenceli ve severek yapacağı dersleri seçmeye başladı. İşte mucizenin başladığı zamanlar gelmişti. Steve Jobs bir gün “Kaligrafi” bölümünde gezerken çok etkilendi ve oraya kayıt olmaya karar verdi. “Kaligrafi” yazı yazma bilimidir. Tüm harflerin yazıların birbirine oranını inceleyen bir daldır. İşte Steve Jobs sırf sevdiği için bu dersi almıştı.
Ama bir sorun vardı. Bu yazı yazma sanatını nasıl pratiğe döküp çok para kazanabilirdi. Bunun cevabını şimdilik bilmiyordu. Birkaç yıl sonra Steve Jobs 20 yaşına gelmişti. Bir arkadaşı ile beraber evinin garajında bir bilgisayar sistemi geliştirdi. Ve aklına harika bir fikir geldi. Yeni tasarladığı bilgisayarın yazı fontlarını çok iyi bildiği “Kaligrafi” düzenine göre yapmaya başladı. Bu harika bir buluştu. 1976 da ilk ürün Apple I Bilgisayarı piyasaya sürüldü. Steve Jobs’un bulduğu font teknolojisi çığır açmıştı. (Ve bu gün bile Windows’da dahil tüm kişisel bilgisayarlar Steve Jobs’un font teknolojisini kullanır.) 1977 de Apple II piyasaya sürülmüştü. Ve birbirini takip eden bir çok ürün Apple markasını dünyada klasikleştiriyordu. Yıl 1986 yı gösterdiğinde Apple 4000 çalışanı olan 2 milyar dolarlık bir şirketti. Hikayenin burada bittiğine inanıyorsanız yanılıyorsunuz. Can alıcı her şey bundan sonra başlıyordu. 1986 yılında Steve Jobs Çok inandığı PepsiCola CEO’suJohn Scully’i ısrarla yönetim kuruluna istemişti. Ve bir gün yönetim kurulunda çok inanarak işe aldığı John Scully ile bir konuda düşünce ayrılığına düşüp tartıştı. Yönetim kurulu John Scully’den yana tavır alınca Steve Jobs kendi elleriye kurup büyüttüğü Apple firmasından kovuldu.
Bu dramatik olay karşısında Steve Jobs mahvoldu. Çünkü hayatının tek gerçeği elinden gitmişti. Aylarca bir şey yapamadı. Kendini güçsüz hissediyordu. Haber hızla yayılmış ve o günlerde kendisinden “Başarısızılık örneği” diye bahsedilmişti. Yaşadığı şehirden kaçmayı bile düşündü. Fakat aylar sonra içinde yeniden bir şeyler uyanmaya başladı. İşini hala sevdiğini fark etti. Sıfırdan başlamaya karar verdi. Steve Jobs “NeXT” adında bir bilgisayar şirketi kurdu. 5 sene içinde şirketini dünya çapında tanınır hale getirdi. Arkasından ikinci şirket olan PİXAR’ı kurdu. PİXAR şirketi bugün de bildiğimiz TOY STORY, KAYIP BALIK NEMO gibi animasyon çizgi filmlerini yapan şirkettir. PİXAR daha sonra Walt Disney’inde büyük bir hissesini alarak Yıllık 5,7 milyar dolar gelir sağlamıştı. Grafik ve animasyon alanında dünyada bir numara olmuştu. O sırada Apple Firması için tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Çünkü Microsoft şirketi “Windows” işletim sistemleri ile dünya pazarında büyük bir patlama yapmıştı. Asıl kurtuluş eski sahipleri Steve Jobs’un sahibi olduğu NeXT ve PİXAR’ın kullandığı teknolojilerdi.
Bir zamanlar onu kovan Apple yönetim kurulu Steve Jobs’un eline düşmüşdü artık. Ve Steve Jobs’un şirketlerini Apple bünyesine katarak kendisini de şirketin başına geçirdiler. Jobs tüm her şeyini geri kazanmıştı. Sadece geri kazanmakla kalmamış bunun yanına iki şirket daha eklemişti. Jobs Apple firmasından ayrıldıktan sonraki geliştirdiği teknolojileri Apple bilgisayarlara entegre etmesiyle olağan üstü özellikteki bilgisayarlar ortaya çıkmıştı. Bu gün hala Apple ürünlerin hemen hemen hepsinin işlemcisi “NeXT” tir.
“İyiki kovulmuşum” diyor jobs. “Eğer kovulup o teknolojileri geliştirmeseydim Apple şimdiki kalitesinde ve teknolojisinde olamazdı”… Bugün dijital fotoğraf teknolojileri, reklamlarda gördüğünüz animasyonlar, PlayStation ev PC oyunlarının grafiksel temelleri, filmlerde izlediğiniz tüm efektler, Steve Jobs’un geliştirdiği “Mac” bilgisayarları sayesindedir. 2004 yılında kendisine pankreas kanseri teşhisi konuldu. Doktorlar kendisine “Ameliyatla iyileşmeyeceğini ve 3-4 Ay ömrün kaldığını” söyledi. Ama Steve Jobs şu an şirketinin başında yeni teknolojiler geliştirmeye devam ediyor. Bu insan parasızlığı, kaybetmeyi, açlığı bahane etmedi. Nasıl olacağını bilmese de vazgeçmedi. Vazgeçmediği için hayatı boyunca yaşadığı her şey bir neden oluşturmuştu ve tüm noktaları birleştirmişti. Çoğu kişiye göre, hayatını paraya adamış gibi görünebilir. Ama o küçüklüğünden beri ölüm gerçeğini kabul eden bu yüzden kalbinin sesini dinleyen ve bu sayede mutlu olmuş bir insandır. Bunu konuşmasında ise hayata bakış açısını şöyle özetlemiştir.
“ Onyedi yaşındayken, şöyle bir şey okumuştum: “her gününü, hayatının son günüymüş gibi yaşarsan, günün birinde haklı çıkarsın.” bu cümle beni çok etkilemişti ve o günden bu yana, yani 33 yıldır, her sabah aynaya bakıp, kendi kendime hep şunu sordum: “eğer bugün hayatının son günü olsaydı, bugün (normalde) yapacağın şeyleri yapmak ister miydim?” uzun süre art arda, “hayır,” yanıtını verdiğimde, bir şeyleri değiştirmem gerektiğini anladım. insanın kısa süre içinde öleceğini bilmesi, yaşantısına damga vuracak kararlar vermesi açısından büyük önem taşır. çünkü her şey, tüm dış beklentiler, gururlar, küçük düşme ya da başarısızlık korkuları – tüm bunlar ölüm karşısında değerlerini yitirir, yalnızca ölümdür önemli olan. Aslında ölüme kötü gözle bakılır. Kimse ölmeyi düşünmez, Cennete gitmek isteyenler bile… Ama hepimizin ortak sonudur. Güzel olan tarafıda budur. Çünkü bunun böyle olması gerekir. Ölüm Tanrının en güzel icadıdır. Hayatın yeni değişim alanıdır. Bizden sonra yenilerin gelmesi için açılmış bir kapıdır. Günün birinde hepimiz eskiyeceğiz. Üzgünüm ama gerçek bu… Bu yüzden zamanınızı boşa harcamayın. Başkalarının düşüncelerinde ve gelenekçi dogmalarında takılı kalmayın. Başka insanların ne düşündüğü sizin kalbinizin sesine engel olmasın. Kalbinizden hangi hayal geçiyorsa onu gerçek yapın. Bunu yaparken kalbinizin ve sezgilerinizin sesini dinleyecek kadar cesaretli olun. Tüm noktaların birleşeceğine inanın. Sezgileriniz sizin ne istediğinizi bilir ve bir gün gerçekleştirir.”