Thukydides Kimdir Biyografisi Hayatı
Thukydides hayatı Thukydides Biyografisi
(MÖ 460 – 400) Heredot’tan sonra Yunanlıların ikinci büyük tarihçisi Thukydides’tir O, Atina ile Isparta arasındaki 30 yıl süren ve MÖ 404 yılında sona eren ünlü Pelopponnes savaşları sırasında yaşamış ve bu savaşları tasvir etmiştir Thukydides, tarihi her şeyden önce, siyasî açıdan inceler ve tarih ile bunun için ilgilenir “Pelopponnes Savaşlarının Tarihi” adlı yapıtında, özellikle bu savaşların nedenlerini ve sonuçlarını ele alır
O bu yapıtını, vatandaşlarına siyasî bir eğitim kazandırmak, onları siyasî açıdan bilgilendirmek için yazmıştır Görüleceği gibi Thukydides, Heredot’a göre, çok farklı bir tarihçidir Heredot yalnızca bir öykücüdür, oysa Thukydides tarihi, siyasî açıdan ele alan bir tarihçidir Aralarındaki farklılığa rağmen, her ikisi de tarihçidir ancak tarih filozofu değildir Bir başka deyişle, her ikisi de tarihi olaylarla ilgilenmişler, tarihin anlamı ve amacını, insanın tarih içindeki rolünü dikkate almamışlardır
Oysa Demokrit tam bir tarih filozofudur Onu öncelikle, insanı tarih çerçevesinin bütünü içine yerleştirmek konusu ilgilendirir Demokrit’in bilmek istediği: İnsanlık nasıl bir başlangıçtan bugünkü duruma gelmiştir, yani insanlık tarihinin evrimi nasıl oluşmuştur?
Doğa filozofları, doğa olaylarının başlangıcını, doğanın özünü, doğanın yapısını öğrenmek istemişlerdi Demokrit ise, tarih filozofu olarak, ayrıca insanlık tarihinin başlangıcını ve bu tarihe temel olan gerçekleri de bilmek istemiştir
Demokrit’in bu konuyu gözlem ve deneylere dayanarak cevaplandırması, kabul edilemez O, insan toplumunun ilk durumuyla ilgili olarak, yalnızca bir tasavvur öne sürer: İnsan, tarihin başlangıcında hayvanlara benzer bir yasam sürmüştür Doğanın sunduğu meyveleri toplayarak beslenmiş, mağara ya da ağaç kovuklarında barınmıştır
Özetle: Başlangıçta insanların bir kültürü yoktu Kültür, yani insanların aletler yapması ancak sonraki bir gelişimin ürünüdür Hastalık ve ölüm konusunda da insanlar bu ilk dönemde aynı hayvanlara benzer bir yaşam sürmüştür Hastalıklar karşısında çaresizdiler
Toplumun bu ilk ve ilkel şeklini yaşayan insan çaresizlikler, korkular içindeydi Çaresizlikler içinde yaşamak, insana bu çaresizliği çözmeye, bunun için bir şeyler bulmaya yöneltti Başka bir deyişle çaresizlikler insanı buluşlar yapmaya zorladı Söz gelişi insan topladığı meyveleri, bu meyvelerin bulunmadığı zamana kadar koruyup, saklamak zorunda kaldı Soğuktan ve sıcaktan korunmak için evler yapıldı
Demokrit’e göre bu buluşlar yapılırken, hayvanların yaşamlarından çok fazla şeyler öğrenilmiştir Söz gelişi kuşlar da yuva yaparlar Hayvanlara korunmaları için doğanın verdiği silahlar, insanda korunmak için silah yapma düşüncesini doğurmuştur
Bu türden çaresizlikler ve sıkıntıların neden olduğu buluşlar yardımıyla insan, hayvan yaşamını andıran ilkellikten kendini kurtarmış, kültür yaşamına geçmiştir Bu gelişmede insanın en büyük başarısı sayılması gereken buluş kuşkusuz “dil” olmuştur Dil aracılığı ile insan öteki insanlarla anlaşabilme olanağına kavuşmuştur
Demokrit’e göre tarih, insan kültürünün, insan buluşlarının tarihinden ibarettir İcatlar tarihi sürekli olarak artan bir gelişmeyi belgeler Demokrit, gelişmeyi, tarihin odak noktası yapan düşünürdür O, tutumuyla, kendisine kadar olan Yunan düşüncesine ters düşmüştür Pek çok ulusun efsanelerinde, tarihin başlangıcında bir mutlu dönem yaşandığı, toplumun bir cennet yaşamı sürdüğü görüşü yaygındır Eski Yunanistan’da bu görüşü ilk kez Hesiod belirlemiştir