Bu sayfada
- En güzel ve kısa Ataol Behramoğlu şiirleri
- 1. İstanbul
- 2. Koşu
- 3. Bu Aşk Burada Biter
- 4. Bir Kadını Beklemek
- 5. Aşk
- 6. Şiir Üstüne Bazı Düşünceler
- 7. Göre
- 8. Yeni Aşka Gazel
- 9. Eylül Sabahının Serinliğini
- 10. İnsanlar
- 11. Unuttum Nasıldı Annemin Yüzü
- 12. Suçlusunuz
- 13. Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm
- 14. Bu Dert Beni Adam Eder
- 15. Bir Mavi Çiçek
- 16. Her Şey Şiirdir
- 17. On Ayrılık
- 18. Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var
- Kaynaklar
En güzel ve kısa Ataol Behramoğlu şiirleri
13 Nisan 1942 yılında İstanbul Çatalca’da doğan şair, Azerbaycan kökenli olup günümüzde 82 yaşındadır. İlk şiir kitabı “Bir Ermeni General” 1965’te Ankara’da Toplum Yayınevi’nde basıldı. Ataol Behramoğlu şiir anlayışı olarak önce Garip ve İkinci Yeni’den etkilenmiş, daha sonra toplumcu gerçekçi şiir akımı temsilcileri arasında yer almıştır. Genel olarak şiirlerinde toplumsal olaylar, hayat, ölüm, kadın, doğa, çocuk sevgisi ve aşk gibi konuları işlemiştir. Ataol Behramoğlu’nun şiirleri arasında “Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var” en bilinen eserlerinin başını çekmektedir. “Bu Aşk Burada Biter” ve “Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm” diğer önemli eserleri olarak kabul edilir. Bu yazımız içerisinde Ataol Behramoğlu’nun en kısa şiirleri de dahil olmak üzere en güzel 18 şiirini hazırladık.
Ataol Behramoğlu şiirleri;
- 1955: Her Şey Şiirdir
- 1965: Bir Ermeni General
- 1970: Bir Gün Mutlaka
- 1974: Yolculuk Özlem Cesaret ve Kavga Şiirleri
- 1976: Ne Yağmur… Ne Şiirler…
- 1978: Kuşatmada
- 1979: Mustafa Suphi Destanı
- 1983: Dörtlükler
- 1985: Türkiye Üzgün Yurdum, Güzel Yurdum
- 1985: Kızıma Mektuplar
- 1983: Şiirler 1959-1982
- 1987: Eski Nisan
- 1988: Bebeklerin Ulusu Yok
- 1991: Bir Gün Mutlaka-Toplu Şiirler I
- 1991: Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var-Toplu Şiirler II
- 1992: Kızıma Mektuplar-Toplu Şiirler III
- 1993: Sevgilimsin
- 1999: Aşk İki Kişiliktir
- 2002: Yeni Aşka Gazel
- 2007: İki Ağıt
- 2008: Beyaz İpek Gibi Yağdı Kar
- 2008: Okyanusla İlk Karşılaşma
- 2008: Hayata Uzun Veda
- 2017: Ne Çok Hain
- 2018: Bir Çocuğa Layık Olmak
İşte, Ataol Behramoğlu’nun bazı şiirleri:
1. İstanbul
Göğsüme bir İstanbul çiziyorum
Başparmağımla, kelebek biçiminde
Çocukmuşum gibi aynanın önünde
Yüzümü saçlarımı okşuyorum.
Kadıköy’den herhangi bir deniz
Tenha bir tramvay Şişli’den
Samatya’dan belki Sultanahmet’ten
İncir ağaçları anımsıyorum.
Göğsüme bir İstanbul çiziyorum
Başparmağımla, kelebek biçiminde
Biraz umutsuzum, biraz yorgun işte
En çok gözlerimi seviyorum.
1959
Ataol Behramoğlu
2. Koşu
Tutsaklığım dar sokaklarında büyürken
Sevmek niye, yetmeden öncelere?
Seni düşünmek bir yağmur ansızın
Akşamüstleri yorgun caddelere.
İçimde yeniden bir umut
Yeniden bir kahır sevgilere
Söylenmemiş şiirler dudaklarımdan
Savruluyor susuk gecelere.
Üstelik hep mutlu olmak gülünç
Sığmak güç evlere kahvelere
Ellerinden bir tutsam, biliyorum
Koşum ötelere ötelere.
1960
Ataol Behramoğlu
3. Bu Aşk Burada Biter
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider
1965
Ataol Behramoğlu
4. Bir Kadını Beklemek
Bir kadının bana gelecek olması, bir rüzgarı geçerek
Bir şarkıyı geçerek, saçlarının uçuşunda
Bir kadının bana gelecek olması, bir ömür geçecek
Aşkın buruk tadında, buluşması iki yalnızlığın
Bir akşamı geçecek
Belki de dağılan sesleri hüznün ve akşamın
belki de
Bir kadını geçecek
Bir kadını bekliyorum
Eteklerini ve saçlarını uçurarak gelecek.
Ataol Behramoğlu
5. Aşk
Hayatın hızıyla yaşadık o aşkı
Her şey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti…
Yan yana gidip de bir süre
Ayrı yönlerde uzaklaşan
İki tren gibi
Ataol Behramoğlu
6. Şiir Üstüne Bazı Düşünceler
Şiir organik bir şey olmalıdır
Kendi yaşamımızdan fışkırmalıdır
Gömleğim, sevdiğim kız, yaşadığım şehir
Sımsıcak, şiirlerime girmelidir
Doğasını anlatmalısın ülkenin, bütün kuşlarını, ağaçlarını, göğünü, balıklarını
Bir bir bütün çiçeklerin, rüzgârların, ırmakların adlarını
Küçük şeylerden, küçük ayrıntılardan oluşmalıdır şiir
Böylece, yaşanılan şeylerin gerçek tarihi olacaktır şiir
Bir duruş, bir ses, bir yürüyüş
Canlılığı, güncel ve tarihselliğiyle bir gülüş
Şiire girecektir. Her şey, yapay ve kurgusal olmayan
Gerçek bir insan yüzü, gerçek bir doğa, gerçek bir toplum yansımalıdır anlattıklarından
1975
Ataol Behramoğlu
7. Göre
Gözlerimiz birbirine göre
Ellerimiz, dudaklarımız
Ve aşk bize göredir
Gece tam aşka göre
Rüzgar geceye göre
Ve yağmur rüzgara göredir
Öpüşmelerimiz yağmura göre
Odamız öpüşlerimize göre
Ve dünya odamıza göredir
Ve biz dünyaya göreyiz.
Ataol Behramoğlu
8. Yeni Aşka Gazel
Uçurumlardan geçerek gelirim sana
Delice, uçarak gelirim sana
Unutup kederle biteni nice kez
Merak merak gelirim sana
İçim şarkılarla dolup taşarken
Dilim dolaşarak gelirim sana
Aklım bir pazar yerinden karışık
Gönlüm tepetaklak gelirim sana
Yeniden öğrenmek için her şeyi
Bildiklerimi unutarak gelirim sana
Dünyaya henüz gelenden farksız
Çığlık çığlık, çırılçıplak gelirim sana
Kopar diye beni köklerimden yine
Uçur diye ey aşk, gelirim sana
2002
Ataol Behramoğlu
9. Eylül Sabahının Serinliğini
Eylül sabahının serinliğini,
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum.
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi.
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda.
Düşmanlarımı bağışlıyorum,
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda.
Eylül sabahının serinliğini,
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum.
Ataol Behramoğlu
10. İnsanlar
İnsanlar da ülkelere benziyor
Sınırları var, yüzölçümleri
Yasaları var
Bayrakları, ilkeleri
Kimi dağlık bir arazidir.
Kimi kıraç
Kimi bereketli
Kimi dardır
Kimi engin göz alabildiğince
Kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir.
Elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri
Sonuçta ne küçümse insanları kızım
Ne de önemse gereğinden çok
Ama anlamaya çalış
Nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri
Ataol Behramoğlu
11. Unuttum Nasıldı Annemin Yüzü
Unuttum, nasıldı annemin yüzü
Unuttum, sesi nasıldı annemin.
Gece bir örtü olsun anılardan
Kara yüreğime örtüneyim
Unuttum, nasıldı annemin gülüşü
Unuttum nasıldı ağlarken annem.
Yaşam sallasın kollarında beni
Küçücük oğluyum onun ben.
Unuttum, elleri nasıldı annemin
Unuttum gözleri nasıldı bakarken.
Kuru ot kokusu getirsin rüzgar
Yağmur usulcacık yağarken.
Ataol Behramoğlu
12. Suçlusunuz
Suçlusunuz umudun cellatları
Katilleri iyiliğin, merhametin
Ellerinizde çocuk kanı
Ruhunuzda küf, nefret, irin
Suçlusunuz savaş dostu, silah sevici,
Tedirgin olan yaşamak sözcüğünden
Acımasızsınız ölüm gibi
Karanlıksınız en karanlık geceden
İblissiniz, şeytan, Azrail, deccal
Ocak söndüren, kan emici, günahkâr, gaddar
Fıtratınızda düşmanlık, kin
Mayanızda lanet var
Cehennem daha az ürkütücüdür
Saraylarınızın heyulasından
Din tüccarları, anahtarını zindanlarının
Cennetin anahtarı diye pazarlayan
Suçlusunuz, ölüm kapıyı çaldığında
Mirasınız çürümüşlük olacak
Dünyayı kefen gibi örten bir gökyüzü
Bereketini yitirmiş bir toprak
Sonra hiç yokmuş gibi unutulup
Silineceksiniz dünyanın belleğinden
Bir korku ve ibret öyküsü kalacak
Gelecek kuşaklara sizden
2020
Ataol Behramoğlu
13. Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akşam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulutu
Gerçeküstücü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birbirine karışır
Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde bir gökyüzü
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar
1972
Ataol Behramoğlu
14. Bu Dert Beni Adam Eder
Gece gündüz dolaşırım tenhalarda menhalarda
Benim annem güzel annem beni koy ver
Sağ yanımda bir sızı var, sol yanımda yandım aman altıpatlar
Bu dert beni verem eder
Eğri büğrü bakar oldum boyunbağı takar oldum şaşkın oldum sakar oldum
İkide bir yüreğimi dağa taşa diker oldum
Şunca yıl karanlıkta göz kırpmaktan bıkar oldum
Benim annem şeker annem gençlik elden gitti gider
Dama çıktım damdan düştüm kılıç kestim esrar içtim
Şahin oldum keloğlanın külahını kaptım kaçtım
Yâre ağlar güler uçtum yarı yolda yorgun düştüm
Benim annem kadın annem bu nasıl iş bana deyver
Gece gündüz düşünürüm tenhalarda menhalarda
Aman annem güzel annem beni koy ver
Sağ yanımda bir sızı var, sol yanımda dağlar duman altıpatlar
Bu dert beni adam eder.
1963
Ataol Behramoğlu
15. Bir Mavi Çiçek
Önce top mermileriyle dövüldü alan
Tarandı sonra mitralyözlerle
Sonra boğaz boğaza dövüşüldü
Ve sonra usulca indi gece
Bir mavi çiçek kalmıştı sadece
Ama yoktu koklayacak kimse
Sabaha karşı dindi iniltiler
Yan yana, üst üste yığılı ölüler
Ağaçlar devrilmiş, kavrulmuş çimenler
Boğulmuş yaşayan ne varsa bu yerde
Bir mavi çiçek kalmıştı sadece
Ama yoktu koklayacak kimse
O sabah yine maviydi gökyüzü
Başladı az sonra kuşların türküsü
Sabah rüzgârı ne bilsin ölümü
Esti durdu kırlarda keyfince
Bir mavi çiçek kalmıştı sadece
Ama yoktu koklayacak kimse
1988
Ataol Behramoğlu
16. Her Şey Şiirdir
Her şey şiirdir, uğultusu rüzgarın
Bir ırmağa usulcacık yağan kar
Her gece okunan bir dua çocuklukta
Gökyüzünde bölük bölük turnalar
Her şey şiirdir, sevinç ve kader
Dünyada olmak duygusu…
Kıyıda, ıssız kayalarda
Kendi başına ışıldayan su
Her şey şiirdir, şimdi, şu anda
Ak kağıt üstünde dolanan elim
Karşıki avluda salınan söğüt
Yandaki odada uyuyan bebeğim
Her şey şiirdir, çağrısı aşkın
Bahar toprağından yükselen tütsü
Umut ve acı, başlayan ve biten,
Yağmurun ve akıp giden hayatın türküsü
Her şey şiirdir ve bir gün belki
İlk aşkım, ilk göz ağrım şiir
Koynunda ona yazdığım mektuplar
Bir yerlerden çıkıp gelecektir.
Ataol Behramoğlu
17. On Ayrılık
IV
Başka biri olacaksın istemesen de
Tenine başka bir ten dokunduğunda
Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
Başka bir nefesle karıştığında nefesin
Başka biri olacaksın istemesen de
Gece uykunda ya da gün ortasında
İrkileceksin apansız bir duyguyla
Bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi
Başka biri olacaksın istemesen de
Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
Tüketecek ömürlerini birer birer
Değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin
Başka biri olacaksın istemesen de
Dudaklarında benden sonraki bir çizgi
Tanımadığım bir ton gülüşünde
Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
Sonra, sonra artık başka birisin
VII
Dilimin altında özlem var
Ve karışık bir dua
Boğulmuş anılar
Seni getiremez bana
Şiirler bana seni getiremez
Ne de bir yazdan kalan kırıntılar
Bir taş olabilseydim
Uyku ya da rüzgâr
İlkbahar yine gelecek
Belki yine mutlu olurum
Bir dilsizin şarkısına benzeyecek
Senden sonra mutluluğum
Kasım 1994-Aralık 1998
Ataol Behramoğlu
18. Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
Ataol Behramoğlu
Kaynaklar
- Behramoğlu, Ataol (1991a). Bir Gün Mutlaka-Toplu Şiirler I. İstanbul: Adam Yayınları.
- Behramoğlu, Ataol (1999). Aşk İki Kişiliktir. İstanbul: Adam Yayınları.
- Behramoğlu, Ataol (2007b). İki Ağıt. İstanbul: Evrensel Basım Yayın.
- Behramoğlu, Ataol (2017). Ne Çok Hain. İstanbul: Tekin Yayınları.