Bu sayfada
Behçet Necatigil’in en güzel ve kısa şiirleri
16 Nisan 1916 yılında İstanbul’da doğan şair, 63 yaşında 13 Aralık 1979’da İstanbul’da öldü. İlk şiir kitabı “Kapalı Çarşı” 1945’de yayınlandı. Behçet Necatigil şiir anlayışı olarak herhangi bir edebi akıma katılmamış olup modern Türk şiirinin temsilcileri arasındadır. Genel olarak şiirlerinde evlilik, aile, yaşama sevinci, ölüm, yalnızlık, çocukluk, gençlik, ihtiyarlık, edebiyat, sanat, kentleşme, sanayileşme, uygarlık, Atatürk ve aşk gibi konuları işlemiştir. Behçet Necatigil aşk şiirleri arasında “Sevgilerde” en sevilen eserlerinin başını çekmektedir. “Solgun Bir Gül Dokununca” ve “Yıldızlar” diğer önemli eserleri olarak kabul edilir. Bu yazımız içerisinde Behçet Necatigil’in en kısa şiirleri de dahil olmak üzere en güzel 16 şiirini hazırladık.
Behçet Necatigil şiirleri;
1. Aşk Gelmiş Cihana
Kız kaptırdı gönlünü
Sevdiği oğlan kalpsizin biri
Alay etti güldü…
Hiç aşka gülünür mü?
Ne çare, cahil aklı
Kız hastalandı, yattı
Mumda yandı pervane… öldü.
Oğlan sormakta haklı
Hiç aşktan ölünür mü?
2. Sevda Peşinde
Ben artık bulunduğun şehirden gittim,
İnsan kuş misali!
Sen hâlâ
O kalabalık evde olmalısın,
Gelip gidenin çok mu bari?
Üzgünüm Leyla,
Dünya hali!
3. Gizli Sevda
Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan.
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız bir de oğlan,
Seni sordu.
Hiç değişmedi, dedim.
Bildiğin gibi…
Anlıyordu.
Mesutmuş, kocasını seviyormuş.
Kendilerininmiş evleri…
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selam söyledi.
4. Nilüfer
Ben oraya koymuştum, almışlar,
Arasına sıkışık saatlerin.
Çıkarır bakardım kimseler yokken;
Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar.
Kışken ilkyaz, sularımda açardı
Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı?
Eski defterlerde sararırmış yaprak.
Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar.
Bir ışıktı yanardı gecelerde;
Akşam, çiçekler uykuya yattı,
Sardı karşı kıyıları karanlık.
Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar.
5. Şayet Aşk
Ebemkuşakları altında
Bilmem dikkat ettin mi
Uzakların güzelliği
Yaz yağmurundan sonra
Şayet aşkın rahmeti
Gün olur kesilirse
Altın kemerler gibi
Hatıralar önümüzde
Hadi ver ellerini
Ufkumdan esen samyellerine
Sabahın serinliği
Karışsın ellerine…
6. Akşam
Birden hatırlarsın,
O da seni – – birden bazan:
Nerde, ne yapar şimdi
Parlar bir özlem anılar arasından.
Bu akşam ne garip sözcük
Sanki ilk duydum, yadırgıyorum:
Akşam. Bilmem bulur muyum
Yollara baksam?
Söner yangın birazdan
Yatışır özlem.
Bir gün karşılaşırız
Bir gün, bir yarım akşam.
7. Aşk Gelmiş Cihana
Kız kaptırdı gönlünü
Sevdiği oğlan kalpsizin biri
Alay etti güldü…
Hiç aşka gülünür mü?
Ne çare, cahil aklı
Kız hastalandı, yattı
Mumda yandı pervane… öldü.
Oğlan sormakta haklı
Hiç aşktan ölünür mü?
8. Kitaplarda Ölmek
Adı, soyadı
Açılır parantez
Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
Kapanır, parantez.
O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.
Ya sayfa altında, ya da az ilerde
Eserleri, ne zaman basıldıkları
Kısa, uzun bir liste.
Kitap adları
Can çekişen kuşlar gibi elinizde.
Parantezin içindeki çizgi
Ne varsa orda
Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
Ne varsa orda.
O şimdi kitaplarda
Bir çizgilik yerde hapis,
Hâlâ mı yaşıyor, korunamaz ki,
Öldürebilirsiniz.
9. Bir Kış Akşamı
Pencereye kar düşünce
Çalar akşam çanı uzun
Evi düzen içinde
Hazır sofrası çoğunun
Gezgin-göçebe kimi de
Gelir karanlık yollardan kapıya
Toprağın serin özsuyu
Açar altın kemer ağacında.
Yolcu girer içeri sessiz
Eşiği taş yapar acı
Duru aydınlıkta, sofrada
Ekmek, şarap parıltısı…
10. Yıldızlar
Seni karanlıkta yatırıyorlar.
Korkuyorsun geceden:
Bakıp bakıp pencereden,
Yatağına sokuluyorsun.
Ben hep eski yerimdeyim, biliyorsun.
Hava açık olduğu zamanlar
Beni seyrediyor, seviniyorsun.
Ne olurdu, ben de,
Sana göründüğüm şekilde
Odana gelseydim.
Ateşböcekleri gibi,
Küçücük avucunda
Yanıp yanıp sönseydim.
Seneler geçip gider, büyürsün.
Bir gün olur, hepsi biter:
Endişeler, o çocuk üzüntün
Hepsi biter.
Aydınlanır seninçin geceler,
güneş gibi görünürsün.
Biraz sabır, küçük çocuk, biraz sabır.
Ama Allah’ın (cc) koyduğu yerde,
Yıldızlar daima yalnızdır.
11. Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
12. Aile
Sağ çıkıp günlük savaştan
Evin yolunu tutmuşum
Yemek yedik, çocuklarım uyudu
İniyor üstüme yavaştan
Allah’ın (cc) bembeyaz bulutu
Kederlerimi unutmuşum.
Hayatta olduğuma
Seviniyorum şimdi
Kavuştum çoluk çocuğuma
Koltuğuma uzandım, rahatım
Kahvem içime sindi
Başladı gecelik saltanatım.
13. Kirli Soru
Benim oralarda hiçbir işim yoktu
Şeytana uydum,
Aç ahtapotlar kaynaşırken dipte
Kaypak kalabalıkta sürükleniyordum.
İnce yüzünüzde üzgünce bir bakış
Birden sizi gördüm,
Açtı arı doruklarda bir safran
Durdum.
İlk sevgili güldü yitik anılardan
Mutsuz, yalnız
Sessiz kınamanızı, utançlarda küçülmüş
Aldım, geri döndüm.
Gelsem,
Siz yine orada mısınız?
14. Gençken
Niçin ölümden bahsediyorsun
Bu sevda nerden esti
Şairler yazmadan önce
Kimse ölümü sevmezdi
Sen onlara bakma
Geldin gidiyorsun
Kimin var seni düşünür
Bu yol deli dolu yürünür
Yakındır iki büklüm
Ararsın gençliğini
Elinde fırsat varken
Beğen beğendiğini!
15. Yıldızlarda Uyku
Şehre çöken karanlık
Sokakta bir adam gördü.
Kattı adamı önüne
Evine götürdü.
Adam dinlendi biraz,
Sofraya oturdu.
Yemeklerini yediler,
Annesi çocuğu yatırdı.
Şehre çöken karanlık
Her gece başucunda
Yalnız korkan çocuğa
Masallar anlatırdı.
O gece garip bir şey oldu:
Karanlık uzandı göğe,
Gökten bir yıldız aldı,
Odaya getirdi.
Boşlukta dönen yıldız
Işık ışık bölündü.
Renkli maytaplar gibi
Çocuğun üstüne döküldü.
Çocuk hemen uyudu
Uykusunda güldü.
16. Solgun Bir Gül Dokununca
Çoklarından düşüyor da bunca
Görmüyor gelip geçenler
Eğilip alıyorum
Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ya büyük şehirlerin birinde
Geziniyor kalabalık duraklarda
Ya yurdun uzak bir yerinde
Kahve, otel köşesinde
Nereye gitse bu akşam vakti
Ellerini ceplerine sokuyor
Sigaralar, kâğıtlar
Arasından kayıyor usulca
Eğilip alıyorum, kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ya da yalnız bir kızın
Sildiği dudak boyasında
Eşiğinde yine yorgun gecenin
Başını yastıklara koyunca.
Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.
Uzanıp alıyorum kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.
Ellerde, dudaklarda, ıssız yazılarda
Akşamlara gerili ağlara takılıyor
Yaralı hayvanlar gibi soluyor
Bunalıyor, kaçıp gitmek istiyor
Yollar, ya da anılar boyunca.
Alıp alıp geliyorum, uyumuyor bütün gece
Kımıldıyor karanlıkta ne zaman dokunsam
Solgun bir gül oluyor dokununca…