Çanakkale şiirleri

En güzel Çanakkale şiirleri kısa ve uzun sayfamızda, amatör ve ünlü şairlerden Çanakkale ile ilgili şiirleri okuyabilirsiniz.

Marş

Gök mavi, başak sarışın.
Tadı ne güzel barışın.
Karları ılık olacak.
Yarın yuvalarda kışın.

On altı yaş kucağına
Koşabilir yirmi yaşın
Kanatları üzerinde
Aşkın, dileğin, alkışın.

Gök mavi, başak sarışın.
Tadı ne güzel barışın!
Fakat senin on savaşa
Değer, ey yurt, bir karışın!

Arif Nihat Asya

Çanakkale

Çanakkale Askerimin, yüreğindeki imanı.
Çanakkale bu millete, Rabbimin bir armağanı.
Çanakkale Şehitlerin, Koç Yiğitlerin Vatanı.
Çanakkale milletimin, kahramanca bir destanı.

Çanakkale Şehit verdi, korkmadı pes etmedi.
Vatanının uğrunda, ölmeyi şeref bildi.
Allah dedi, Vatan dedi, Koca Seyit kesildi.
Bir ölse de bin bir defa, Vatan için dirildi.

Çanakkale’de bir gün, nasıl geçer bilir misin?
Allah, Kur’an, Vatan diyen, milletini görmez misin?
Çanakkale’de olsan, sende savaş vermez misin?
Onlar gibi canından, cananından geçmez misin?

Yola çıktık biz bir kere, mukaddes bir niyetle.
Türk tarihi şerefle, şanla dolu elbette.
Ne mutlu ki Rabbimizin, Hidayeti bizimle.
Çanakkale geçilmedi, geçilemez elbette.
Çanakkale gönüllerde, unutulmaz bir yerde.

İlgili Makaleler

Selçuk Mutlu

Sancağa

Ellerde dolaşan bu siyah sancak,
Göklere yükselen bir âh olmasın!
Doğru mu bu kadar ye’se kapılmak,
Korkarım, bu matem günah olmasın!

Milletin kalbinde yer etmez keder;
Asırlar değişir, seneler geçer…
Ne kadar karanlık olsa geceler,
Mümkün mü sonunda sabah olmasın.

Dilerse, her yüzde keder görünsün,
Yıldızlar yerlere düşüp sürünsün…
Dilerse, her taraf ye’se burunsun;
Sade senin yüzün siyah olmasın!

Bir kızıl alevdin gökte bir zaman;
Solardı renginden nuru güneşin.
Şimdi bir dumansın, kara bir duman;
Sinmiş gönüllere sanki ateşin.

Ağlıyor uzaktan bakan rengine,
Diyor: “Matemde mi öz vatanımız?..”
Biz seni boyarız o kan rengine,
Var damarımızda hâlâ kanımız!

Ey güzel sancağım, solmasın yüzün,
Biz henüz yaşarken ye’se bürünme!
Hicrana takati yok gönlümüzün,
Bu matem yüzüyle bize görünme!

Ey güzel sancağım, o “ay yıldızım,
Sana tarihinden kaldı hediye,
Üstünden eksilme vatanımızın,
Dalgalan bu “iller benimdir!” diye.

Orhan Seyfi Orhon

Çanakkale Diyarında

Denize takılan kilit,
Dünyayı kaldıran yiğit,
Alaylar var toptan şehit,
Çanakkale diyarında.

Kahraman şehit çavuşlar,
Şehitliğe uçan kuşlar,
Savaşta yeni buluşlar,
Çanakkale diyarında.

Modern silahlı askerler,
Dersini alan liderler,
Geri kaçarak giderler,
Çanakkale diyarında.

İmandır çelikten engel,
Şehidin üstünde heykel,
Kafatasında şarapnel,
Çanakkale diyarında.

Kızıla boyanan deniz,
Vardır her aileden iz,
Benzerini görmediniz,
Çanakkale diyarında.

Harikaları çok somut,
Sırrı bilinmeyen bulut,
Yeni nesillere umut,
Çanakkale diyarında.

Abdülhamid’in dehası,
Tabya-batarya sahası,
Göçtü göçecek dahası,
Çanakkale diyarında.

Farzet dibe baktığını,
Denizler demir yığını,
Dedene ver kulağını,
Çanakkale diyarında.

Mermi çarpışmış havada,
Tek yumruk aynı davada,
Şehit var, dağda ovada,
Çanakkale diyarında.

Ekrem Şama

Türk Oğullarına

Düşman yine öz yurduna el attı,
Mezarından Ata’n kılıç uzattı,
Yürü diyor, hakkı zulüm kanattı,
Attila’nın oğlusun sen unutma!

Medeniyet deme, duymaz, o sağır;
Taş üstünde taş kalmasın durma kır:
Kafalarla düz yol olsun her bayır,
Attila’nın oğlusun sen unutma!

Koş, Plevne yine al bayrak taksın,
Gece gündüz Tuna suyu kan aksın,
Yaksın kahrın, bütün Balkan’ı yaksın;
Attila’nın oğlusun sen unutma!

Ziya Gökalp

Çanakkale Zaferi

Karadan ve denizden geldi de müttefikler,
Patlattılar toplarını siperlerimize birer birer,
Zırhlılar, denizaltılar, uçaklar ve gemiler
Yine de yine de Çanakkale’yi geçemediler.

İngiliz Fransız, Avusturalya, Kanada,
Hindistan, Yunanistan, Yeni Zelanda,
Beşyüzbin asker ile dayandılar boğaza,
Yine de yine de Çanakkale’yi geçemediler.

Ateş ve nefret kusan topları silahlarıyla
Amiralleri, Generalleri, Sirleri, Lordlarıyla
Bir daha bir daha geldiler donanmalarıyla,
Yine de yine de Çanakkaleyi geçemediler.

Gelibolu da, Anafartalar da aldılar derslerini,
Tarihe geçti Ahmet paşadan aldıkları yenilgi,
Cevat paşalar, Enver paşalar, Esat paşalar vardı,
Geçemezlerdi geçemediler Mustafa Kemalleri.

Yokluk, yorgunluk engelleyemedi milletimi,
Bozguna uğradı düşmanın beşyüzbin askeri,
Tam kaybedecekken istiklal ve hürriyeti,
Şehit kanıyla yazıldı Çanakkale Zaferi.

İki yüz elli bin şehit ve on binlerce gazi,
Tarih görmedi böylesine imanlı bir milleti,
Atamızın ecdadımızın kefensiz yattığı yeri,
Unutmadık unutamayız Çanakkale zaferini.

Ahmet Gafur Şahin

Çanakkale’de

Nusret Gemisi görünmez oldu
Mayınlar serildi Çanakkale’de
Elizabet zırhlıları gömüldü
Türkler tarih yazdı Çanakkale’de

Ayaklar yalındı eller ise boş
Kanaat şükürdü Çanakkale’de
Vatan aşkıyla cephelere koş
Ölümdü yaşamak Çanakkale’de

Yağmur misaliydi şarapnel, mermi
Cehennem yaşandı Çanakkale’de
Tereddüt etmeden canını verdi
Cehennem Cennet ti Çanakkale’de

Çocuk baba bekler, anne de evlat
Gidenler dönmedi Çanakkale’de
Gelinler dönmeyen damada hasret
Göz yaşı sel oldu Çanakkale’de

Millet dört biryandan seferber oldu
Türkler tek vücuttu Çanakkale’de
Ecnebi ordular saygıya durdu
insanlık öğrettik Çanakkale’de

Hindusu, Yamyamı, Anzakı vardı
Güçler birleşmişti Çanakkale de
Hamilton’a Çanakkale çok dardı
Duramadı gitti Çanakkale’de

Hilmi Atasever

Bir Memet Daha

Topraktan mı çıktı yarı toprak bir yaratık,
Gökten mi indi yarı gök bir kartal.
Bir Memet daha var oldu o sıra,
Tepenin doruğunda kalpağı al.

Bir Memet olduğu besbelli,
Saçları başakta, gözleri çiçekte.
Elleri ayakları öylesin kocaman,
Yüzü altı Memet’in yüzüne öylesin benzemekte.

Vardı üç adımda masalcana,
Ağzı duman tüten makineliye, dev.
Kabzayı kavrar kavramaz bastı tetiğe
Fışkırdı namludan sonsuz bir alev.

Allah Allah, şaştı bütün dağlar, bütün gök,
Şaştı dost düşman.
Bu kimdir, bu kaçıncı Memet’tir,
Ölülerde dirilerde dondu kan.

Görsen efsane, görmesen efsane,
Duysan efsane.
Uzak mıdır bayraktan düşen,
Yakın mıdır ne?

Bir parıltı bir parıltı tarihten,
Tanrıca dik.
Yurdun ulusun kutsal gücü,
Bu yedinci Memet, Memetçik.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle ‘bu: bir Avrupalı’
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Avusturalya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedi serhaddi;
‘O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme’ dedi.
Asım’ın nesli…diyordum ya…nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
‘Gömelim gel seni tarihe’ desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
‘Bu, taşındır’ diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanı Selâhaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın. Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat.
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

ÇANAKKALE DESTANI

Yıl 1915
18’indeyiz Martın.
Kendine gel biraz!
Pek tekin değildi Çanakkale’nin suyu,
Geçilmez bu boğaz.
Geçilmez bu boğaz.
Bizi
Ne topun yıldırır,
Ne kurşunun.
Çünkü artık
Başladı cengimiz.
Er meydanında bulunmaz dengimiz.
Sen misin Mustafa Kemal’im ileri diyen?
İşte fırladık siperden.
Sırtına yüklenmiş kahraman
Seyit 276 kiloluk mermiyi,
Koşuyor bataryasına ateşler içinden.
Bu mermi denizlere gömecek Elizabet’i Buvet’i.
Yanıyor bugün Anafartalar yanıyor,
Denizler yanıyor,
Dağlar yanıyor.
Zafer bizimdir artık
Düşman zırhlıları batıyor.
Türk’üm,
Muzaffer olarak doğmuşuz bir kere.
Bir karış toprak uğruna Kimimiz şehit oluruz.
Kimimiz gazi.
Hiç değişmez bu yazı.
Dünyada her yer geçilir belki
Lâkin geçilmez Çanakkale Boğazı.

Fahri ERSAVAŞ

Çanakkale’m

Seni anlatmaya yetmiyor dilim
Bayrağım burcunda al Çanakkale’m
Değilsin sadece şirin bir ilim
Diyetin ödenmiş bil Çanakkale’m

Daha on beşinde küçücük yaşı
Tekbirle çınlatmış dağ ile taşı
İman dolu göğsü gururlu başı
Mehmet’imin kanı sel Çanakkale’m

Kimi Harbiyeli kimi liseli
Delikanlı olmuş deli mi deli
Sarmamış kolları taze güzeli
Ayşe’ler Fatma’lar dul Çanakkale’m

Vatanım, toprağım deyip uğruna
Sarılıp imanla al bayrağına
Kınalı kuzular girmiş bağrına
Koynunda şehitler gül Çanakkale’m

Analar kınayla cepheye salmış
Nice koç yiğidim burada kalmış
Sakın şehidime demeyin ölmüş
Lâl olsun söyleyen dil Çanakkale’m

Batacak sanmışlar Türk’ün güneşi
Mehmet’in bağrında iman ateşi
Destanlar yazdırdı yoktur bir eşi
Dillerde türküsün gül Çanakkale’m

Durupta bir yudum suyunu içtim
Basmadım toprağa dikeni seçtim
Dualar okuyup edeple geçtim
Ölürüm uğruna bil Çanakkale’m

Leyla Gül Varoğlu

ÇANAKKALE ÇANAKKALE

Bir ölüp bin dirilmiştir
Düşmana ders verilmiştir
Yiğit burda görülmüştür
Çanakkale Çanakkale
Türk askeri döndü sele

Ser veririz sır vermeyiz
Ölürüz geri durmayız
Aman diyene vurmayız
Çanakkale Çanakkale
Türk askeri döndü sele

Verdik orda bin bir Şehit
Bütün dünya oldu şahit
Dünyaya bedel bir yiğit
Çanakkale Çanakkale
Türk askeri döndü sele

Ah Hüseyin’de olsaydı
Düşmana kalpten vursaydı
Vatan için can verseydi
Çanakkale Çanakkale
Türk askeri döndü sele

Hüseyin Parlakdemir

Çanakkale Destanı

Çanakkale tarihim, Çanakkale destanım.
Şehidimin türküsü, toprağım, suyum, kanım.
Şüheda nefesiyle dirilen gülüm, canım…

Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.

Mehmetçiğin yüreği, düşman zırhını deldi.
O, önünde durulmaz, bentleri aşan seldi.
Seyyid Çavuş misali, imanıyla yüceldi.

Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.

Kayıt düştü tarihler: On Sekiz Mart gününü.
Mehmetçiğin mermiye, ölüme güldüğünü.
Gördü bütün bir dünya, inanmanın gücünü.

Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.

Çanakkale, ecdadın değerli hediyesi,
Unutulmaz bir destan, şanlı bir zafer bestesi,
“Çanakkale geçilmez! ”: gerçeğin ifadesi.

Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.

Ey bu cennet vatana kanıyla can verenler!
Şehadet bahçesine bir gül gibi girenler!
Size selâm ve dua, ölüp de ölmeyenler!

Çanakkale bir tarih, Çanakkale bir şandır,
Tarihe altın mühür, muhteşem bir nişandır.

Rıfkı Kaymaz

Şehitler Diyarı Çanakkale

Yer deniz gök deniz içimiz tertemiz
Kanımızla savaşan biz bir askeriz
Vatan için ölüme biz hep gideriz
Aziz şehitler size rahmet dileriz

Ufukta çok güçlü bir ordu göründü
Etrafı sinsi bir sessizlik büründü
Destanın yazılacağı 18 Mart günüydü
Şehit olan askerin bir hüzünüydü

Ne mübarek bir yerdir bu Çanakkale
Bir karış toprağını vermeyiz ele
Vatan uğrunda ölmek helaldir bize
Bu uğurda ölenler borçluyuz size

Ortalık toz duman milletim çok yaman
Düşmanı karşısında gördüğü zaman
Görülmemiş dünyada böyle bir iman
Kaldırmış yiğidim mermiyi kocaman

Pusu kurmuş bekliyor asker siperde
Yağmur gibi yağıyor kurşun her yerde
Vatan sevgisi var hepsinin kalbinde
Bu şehitler diyarı Çanakkale’de.

Erdinç Güder

ÇANAKKALE

Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün! Ömründe göstermedin bin düşmana bir gün. Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün, Başına yüz milletin birden üştüğü yersin!

Sen savaşa girince mızrakla, okla, yayla. Karşına çıktı düşman çelikten bir alayla. Sen topun donanmayla, tüfeğin bataryayla, Neferin ordularla boy ölçtüğü yersin!

Nice tüysüz yiğitler yılmadı cenk devinden, Koştu senin koynundan çıkar çıkmaz evinden. Sen onların açtığı bayrağın alevinden, Kaç bayrağın tutuşup yere düştüğü yersin!

Toprağından fazladır sende yatan adamlar, Irmağın kanla çağlar, yağmurun kanla damlar. O cenkten armağandır sana kızıl akşamlar, Sen silahın inançla son sövüştüğü yersin!

Bir destana benziyor senin bugünkü halin. Okurken duyuyorum sesini ihtilalin. Övün ey Çanakkale, ki sen Mustafa Kemal’in, Yüz milletle yüz yüze ilk görüştüğü yersin!

Faruk Nafiz Çamlıbel

TARİHSİN ÇANAKKALE

Mavi sularına bir baktım, sanki tarih dalgalanıyor, Şöyle etrafına bir bak, her yerde Mehmetçik yatıyor. Gelibolu’da her akşam güneş hüzünle batıyor.

Türk’ün kara bahtına bu yerler ışık tutuyor. Mehmetler, Mustafalar, Yahyalar! Ölümsüzsünüz. Siz Türk milletinin kalbine gömüldünüz. Adınızla tarih yazıldı bütün sayfalara, bu kitabın her sayfasında sizler övüldünüz.

Kalemle yurdumuzu elimizden aldılar, Çanakkale’m, seni mekan tutacaklarını sandılar. İnançsız gafiller kaba kuvvetlerine kandılar, Mehmetçiğin inanç ateşiyle yandılar.

Mehmetçik, senin yerin ebediyen boş kalmayacak. Senin sayende bu vatan Türk’ün oldu. Türk’ün kalacak. Senin kanınla yoğrulan bu kutsal topraklar, yemin ediyoruz, göz dikenlere mezar olacak.

Sadettin AYDOĞDU

Nazlim

Universiteit Gent üniversitesinden 2003 yılında mezun oldum. İngilizce, Almanca ve Türkçe bilmekteyim. Çeşitli sitelerde yazılar yazarak başladığım gazetecilik serüvenini serbest gazeteci olarak devam ettirmekteyim. Okuyucuların dikkatini çekecek haberleri 2004 yılından beri Nazlim.NET sitesinde yazmaktayım.

25 Yorum

  1. 15 yaşında idiler
    Hiç düşünmeden
    canlarından vazgeçtiler
    Çanakkale geçilmez dediler

    Kimi anasından, kimi yarinden
    Kimi çocuğundan vazgeçti.
    Türkü, kürdü, lazı, Çerkezi
    Şehit olmaya çanakkale ye geçti

    Kahramanca savaşan türk askeri
    Düşmana mezar yaptı çanakkeleyi
    18 Mart destanı yazdı türk askeri
    Şehitlere armağan çanakkale zaferi

    Esmanur bağatur

  2. yaaa ben bunu yazabilirmiyim sizce şuna bak 40 kıta bildiğin sinan hocanın verdiği ders de ders değil!!!!! ama güzel şiir ama gerçekten yazamam yaz yaz bitmiyooooo!!

  3. Çok Kısaymış Gerçekten Dünyanın En Kısa Şiirleri :P :D

  4. mutıs yaaa ODEV İME yardımcı oldugunuz ıcın cok saol un YAZ DIKLARIMI hoca panoya asacagını soyledı hepınıze COOOK TESEKKUR EDERIM sızlerı cok sevıyorum

  5. FURKAN HELAL OLSUN SEN ŞAİRDE OLURSUN YA-ZARDA OLURSUN ve bu arada şiirler çok güzel hepside güzel

  6. Duygu şiirler gayet te içten asıl sen okumasını beceremediğiniz için böyle söylüyorsun oradaki şiirlerin şairleri çok önemli kişiler.

  7. YAA BU NE BİÇİM ŞİİRLER ÇOK SAÇMA HİÇ İÇTEN DEĞİL ODEVİM VAR YAZAMIYORUM TMMI SAÇMAŞEYKER YAZMAYINNN ….

  8. şiirler güzel şiir okuma yarişmasina katildim işimee çook yarıyacak çook arkadaşlar eger isterseniz okulumun sayfasından girerek duyurular bölümünden katıla bilirsini (özel italyan koleji istanbul meb

  9. ayşe şiirlerin neyini beğenmedin. kendin yazsan daha mı güzel yazarsın.türkçen kaç?

  10. çanakkale harbiden geçilmez bu arada şiirler müthişti sağolun işime çok yaradı!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir