Çocuk şiirleri
Bu sayfada
- Çocuklar Şiiri
- Bayrağım Şiiri
- Ana Sevgisi Şiiri
- Anneme Verdiğim Söz Şiiri
- Tilki İle Leylek Şiiri
- Ağustos Böceği İle Karınca Şiiri
- Kırlangıç ve Küçük Kuşlar Şiiri
- Masalların Masalı Şiiri
- Çocuklarıma Şiiri
- Köy Öğretmenleri Şiiri
- Küçük Asker Şiiri
- Kitabım Şiiri
- Sağlık Şiiri
- Kış Şiiri
- Ay Dede Ay Anne Şiiri
- İlkbahar Şiiri
- Ekmek Şiiri
- Serçe Kuşu Şiiri
- Sincap Şiiri
- Dere Şiiri
- Kurallara Uyarım Şiiri
Çocuk şiirleri kısa sayfamızda, amatör ve ünlü şairlerden çocuklarla ilgili şiirleri bulabilirsiniz.
Çocuklar Şiiri
Çocuklar ölebilir yarın,
Hem de ne sıtmadan ne kuşpalazından.
Düşerek de değil kuyulara filân;
Çocuklar ölebilir yarın,
Çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
Çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında,
Ne bir santim kemik, ne bir damla kan.
Çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında.
Arkalarında bir avuç kül bile değil.
Arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.
Bayrağım Şiiri
Atalarım gökten yere.
İndirmişler ay yıldızı.
Bir buluta sarmışlar ki.
Rengi şafaktan kırmızı.
Onun ateş kırmızısı.
Ne gelincik, ne gülden.
Türk oğlunun öz kanıdır.
Ona bu al rengi veren.
Ay yıldızı, gökyüzünün.
Ayla yıldızından yüksek.
Türk’ün alın yazısıdır.
Türk’tür onu yüceltecek.
Vazifemdir bayrağımı.
Üstün tutmak her bayraktan.
Can veririm kan dökerim.
Vazgeçemem ben bu haktan.
Hasan Ali YÜCEL
Ana Sevgisi Şiiri
Sıcağın sinmiş bana.
Seni severim ana.
Sensin bana kan veren.
Sensin bana can veren.
Küçükken yudum yudum.
Sütlerinle uyudum.
Kulağıma ninniler.
Neler söyledin neler.
Beni büyüttün ana.
Beni yürüttün ana.
Göremeyince seni.
Kucaklarım gölgeni.
Mehmet Necati ÖNGAY
Anneme Verdiğim Söz Şiiri
Ben güzel olacağım.
Taşıyacağım hep.
Akan suların güzelliğini.
Ben iyi olacağım.
Ellerim açılacak gece gündüz.
Bir bitki iyiliğinde.
Ben doğru olacağım.
Gökten düşen taş gibi.
Doğru.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Tilki İle Leylek Şiiri
Tilki hocanın iyiliği tutmuş bir gün
Hacı leyleği yemeğe buyur etmiş
– Ama, demiş tilki, bizde misafir
Umduğunu değil bulduğunu yer.
Meğer tilkinin cimrisi hepsinden betermiş
Bir çorba çıkarmış topu topu
O da sulu mu sulu
Hem nerden getirse beğenirsiniz? Tabakta.
Leylek gagasıyla uğraşadursun
Tilki bitirmiş hepsini bir solukta.
Leylek kızmış, ama çekmiş sineye.
Bir zaman sonra
O da tilkiyi buyur etmiş yemeğe.
– Hay hay, demiş tilki, nasıl gelmem?
Ben dostlara naz etmesini sevmem.
Tam saatinde gelmiş.
Leyleğe türlü diller dökmüş.
Şu güzel bu güzel,
Hele yemeğin kokusu
Gel iştahım gel!
Gerçi tilkilerin iştahı
Pek nazlı değilmiş ama
Et kokusu başka şeymiş.
– Kuşbaşı galiba, demiş
Bayılırmış etin böylesine
Hele kıvamında pişmişine.
Derken yemek sofraya gelmiş,
Gelmiş ama nasıl?
Kokusunu al, eti arada bul!
Dar boğazlı upuzun bir çömlek içinde
Tam leyleğin gagasına göre
Tilki burnunu burgu etse nafile.
Kısmış kuyruğunu evine dönmüş.
Aç kaldığına mı yansın
Bir kuşa rezil olduğuna mı?
El alemi aldatanlar
Bu masal size:
Bir gün sizi de sokarlar
Kurduğunuz kafese.
LA FONTAINE
Çeviri: Sabahattin Eyüboğlu
Ağustos Böceği İle Karınca Şiiri
Karıncayı tanırsınız.
Minimini bir hayvandır.
Fakat gayet çalışkandır.
Gayet tutumludur, yalnız.
Pek hodgamdır, bu bir kusur.
Hodgam olan zalim olur.
Bir gün ağustos böceği.
Tembel tembel ötüp durmak.
Neticesi aç kalarak.
Karıncadan göreceği.
Bürudete bakmaz, gider.
Bir lokma şey rica eder.
Der ki: – Acıyınız bize.
Çoluk çocuk evde açız.
İanenize muhtacız.
Karınca bir yüreksize.
Layık huşunetle sorar:
– Aç mısınız? Ya o kadar.
Uzun, güzel günler oldu.
O günlerde ne yaptınız?
Böcek inler: – Açız, açız.
Bakın benzim nasıl soldu.
O günlerde gülen, öten.
Sazla, sözle eğlenen ben.
Bugün bakın ne haldeyim!
Vallah açız, billah açız,
Halimize acıyınız!
Karınca eğlenir: – Beyim,
Şimdi de raks edin, ne var?
‘Yazın çalan kışın oynar.’
LA FONTAINE
Uyarlayan : Tevfik Fikret
Kırlangıç ve Küçük Kuşlar Şiiri
Bir kırlangıç dünyayı geze dolaşa.
Çok şeyler öğrenmiş.
Atalarımız ne demiş:
“Bir şeyler kalır çok görenin kafasında.”
Bizim kırlangıç önceden bilirmiş.
Büyük küçük bütün fırtınaları,
Gemiciler ondan alırmış haberi.
Bir gün bir yerde kırlangıç bakmış,
Tarlasına, sıram sıram.
Kenevir tohumu ekiyor köylünün biri.
Kırlangıç çağırmış küçük kuşları,
– Bakın, demiş, sizin kuyunuzu kazıyor bu adam.
Bana göre hava hoş, çeker giderim burdan,
Ama korkarım sizin haliniz duman.
Şu elin savurduğu tohumlar yok mu,
Başınıza örülen birer çoraptır sizin,
Her attığı tohum bininizin öksesi,
Benden size söylemesi.
Günü gelip kenevir sicim oldu mu?
Seyreyleyin size kurulacak dolapları.
Ya ölüm, ya zindan gayri sizlere:
Kiminize kafes, kiminize tencere.
Onun için gelin, dinleyin beni,
Yiyin şu tohumların hepsini.
Yaz günü kırlangıcı kim dinler,
Küçük kuşlar diledikleri yemi yemişler.
Kenevir başlamış büyümeye yeşil yeşil.
Kırlangıç bir kez daha uyarmak istemiş.
Dünyadan habersiz küçük kuşları:
– Koparın, demiş, bir bir koparın.
Bu kötü tohumdan çıkan yapracıkları.
Onla büyüdü mü kendinizi yok bilin.
Kuşlar kırlangıca kızmış,
– Aman ne şom ağızlısın, demişler.
Hem sonra kaç bin kuş ister.
Bütün o filizleri yolmak için?
Kenevir büyüdükçe büyümüş,
Kırlangıç, kuşları bir kez daha uyarmış:
– Bakın, demiş, işler kötü,
Kötü tohum yurdunuzda aldı yürüdü.
Bugüne dek inanmadınız bana, peki,
Ama bir gün baktınız ki insanoğlu,
Buğdayları büyüyedursun tarlada,
Vakit bulmuş kuş avlamaya şurda burda,
Kurmuş ağlarını dağda bayırda,
Siz küçük kuşları avlamak için.
Ya hiç çıkmayın yuvanızdan,
Ya da göç edin başka yere:
Ördek, turna ne yapıyorsa.
Siz de onlar gibi yapın.
Ama siz küçüksünüz, doğru,
Geçemezsiniz bizim gibi çölleri, denizleri.
Size göre iş değil yeni dünyalar aramak.
Yapabileceğiniz tek şey bence
Duvar deliklerine saklanmak olacak.
Kuşçağızlar yorulmuşlar kırlangıcı dinlemekten,
Başlamışlar cıvıl cıvıl ötüşüp durmaya.
Tıpkı Troyalılar gibi, zavallı Kassandra.
Başlarına geleceği haber verirken.
Onlara olan bizimkilere de olmuş.
Nice kafesler kuşlarla dolmuş.
Hep böyle kendi bildiğimizi okuruz yalnız.
Bela başımıza gelmedikçe inanmayız.
LA FONTAINE
Çeviri: Sabahattin Eyüboğlu
Masalların Masalı Şiiri
Su başında durmuşuz çınarla ben.
Suda suretimiz çıkıyor çınarla benim.
Suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana.
Su başında durmuşuz çınarla ben, bir de kedi.
Suda suretimiz çıkıyor çınarla benim bir de kedinin.
Suyun şavkı vuruyor bize çınara, bana, bir de kediye.
Su başında durmuşuz çınar, ben, kedi, bir de güneş.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, bir de güneşe.
Su başında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Suda suretimiz çıkıyor,
çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün.
Suyun şavkı vuruyor bize,
çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze.
Su başında durmuşuz.
Önce kedi gidecek kaybolacak suda sureti.
Sonra ben gideceğim kaybolacak suda suretim.
Sonra çınar gidecek kaybolacak suda sureti.
Sonra su gidecek güneş kalacak, sonra o da gidecek.
Su başında durmuşuz,
çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz.
Su serin, çınar ulu, ben şiir yazıyorum, kedi uyukluyor,
Güneş sıcak, çok şükür yaşıyoruz.
Suyun şavkı vuruyor bize ,
Çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze…
Nazım Hikmet RAN
Çocuklarıma Şiiri
Diyelim ıslık çalacaksın, ıslık.
Sen ıslık çalınca
Ne ıslık çalıyor diye şaşacak herkes.
Kimse çalamamalı senin gibi güzel.
Örneğin kıyıya çarpan dalgaları sayacaksın,
Senden önce kimse saymamış olmalı.
Senin saydığın gibi doğru ve güzel.
Hem dalgaları, hem saymasını severek.
De ki sinek avlıyorsun, sinek.
En usta sinek avcısı olmalısın.
Dünya sinek avcıları örgütünde yerin başta,
Örgüt yoksa seninle başlamalı.
Diyelim zindana düştün, bir ip al.
Görmediğin yıldızları diz ipe bir bir.
Sonra yıldızlardan kolyeyi.
Düşlemindeki sevgilinin boynuna geçir.
Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun.
Düşün düşünebildiğince üç boyutlu.
Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya.
Sanki senden önce düşünen hiç olmamış.
Dalga mı geçiyor, düşler mi kuruyorsun.
Öyle sonsuz, sınırsız düşler kur ki çocuğum.
Düşlerini som somut görüp şaşsınlar.
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler.
Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum.
Derlerse ki bu işler bir şeye yaramaz.
De ki bütün işe yarayanlar.
İşe yaramaz sanılanlardan çıkar.
Aziz NESİN
Köy Öğretmenleri Şiiri
Yurdumuz uçsuz bucaksız.
Gökte yıldız kadar köylerimiz var.
Ama uzak, ama harap, ama garipsi.
Alın benim gönlümden de o kadar.
Uçsuz bucaksız köylerimizde kuşlar gibi.
Her sabah çocuklar size uçar.
Ama küçük, ama büyüyen, ama güleç.
Alın benim gönlümden de o kadar.
Siz kara göklerin yıldızları.
Işıtın yurdumuzu sabaha kadar.
Ama düşe kalka, ama yiğit, ama umutlu.
Alın benim gönlümden de o kadar.
Küçük Asker Şiiri
Küçük asker, silah elde.
Kahramanca ilerliyor.
Karşısında bütün belde.
“Kahramanım, yaşa!” diyor.
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet ister.
Vatan için çeker emek.
Herkes; bu borcu herkesin.
Vatan demek ninen demek,
Sen nineni sevmez misin?
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden şefkat ister.
Vatan senden hayat umar,
Sen yaşarsan o canlanır;
Vatan için ölmek de var,
Fakat borcun yaşamaktır.
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden kuvvet ister.
Minimini omuzların.
Taşıyacak yarın tüfek;
Tüfek değil, vatan yarın.
O omuza yüklenecek.
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden gayret ister.
Küçük asker dinle bunu:
Sakın boşa silah atma;
Kılıcını, kurşununu.
Haksızlığa karşı sakla.
Küçük asker, küçük asker!
Hak da senden kuvvet ister.
Tevfik FİKRET
Kitabım Şiiri
Kitap en iyi arkadaş.
Bana neyi sorsam söyler.
Ne anlatsam en sonunda.
Çalış, iyi, doğru ol der.
Geceleri uyumaz o.
Beni kaldırır erkenden.
Okulum kadar güzeldir.
Kitabı çok severim ben.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Sağlık Şiiri
Mevsime göre giyin,
Hiç üşütme kendini.
Zamanında aşı ol,
Sık sık yıka elini.
Yüreğini rahat tut,
Her şeyi dert edinme.
Olumsuzluğu unut,
Önemlidir beslenme.
Kızartma, yağlı, acı,
Sağlığı bozmaktadır.
Sebze, meyve baş tacı,
Süt en doğal gıdadır…
Beytullah HATOĞLU
Kış Şiiri
Bembeyaz oldu ortalık.
Kışın da başka tadı var.
Hava bir parça karanlık.
Her yanda buz tutmuş sular.
Gel biz de şöyle kocaman.
Bir kardan adam yapalım.
Eğer düşmekten korkmazsan.
Buzun üstünde kayalım.
Vasfi Mahir KOCATÜRK
Ay Dede Ay Anne Şiiri
Ay dedenin paltosunu kim giydirir anne?
Gözlüğünü, bastonunu,
Kim bulup verir eline,
Yıldızlar mı verir?
Yıldızlar ay dedenin,
Torunları mı anne?
Ay dedenin yemeğini,
Kim pişirir anne?
Kim yıkar çamaşırını,
Aynene mi yıkar anne?
Güneş ateş mi yakar,
Bulutlar su mu döker eline?
Aynenenin evi nerde,
Gökte mi oturur yerde mi?
Niye görünmez bize,
Aynene öldü mü yoksa?
Göğe mi gömdüler onu,
Yere mi anne?
Ali YÜCEL
İlkbahar Şiiri
Yağmur geçti kar geçti.
Soğuk rüzgarlar geçti.
Güneşli bahçelerden.
Güzel çocuklar geçti.
Meliyor kuzucuklar.
Seviniyor çocuklar.
Ağaçlar dallar taktı.
Bin bir renkli boncuklar.
Taze hayattır bahar.
Ne çok ışık renk saçar.
Gezdirin eğlendirin.
Gürbüz olsun yavrular.
Rüzgarlar ese ese.
Hayat verir herkese.
Civciv bile kapanmaz.
İlkbaharda kümese.
Aka GÜNDÜZ
Ekmek Şiiri
Çiftçi sürer tarlayı.
Sonra eker buğdayı.
Boy verir azar azar.
Saplar gittikçe uzar.
Başaklar olgunlaşır.
İçleri dolgunlaşır.
Yazın artınca sıcak.
Sararır her bir başak.
Biçerler ekinleri.
Şenlenir harman yeri.
Olup bitince harman.
Ayrılır buğday saptan.
Güzel kokulu ekmek.
Olmaz seni sevmemek.
Sensin yemeklere baş.
Her yemeğe arkadaş.
Hasan Ali YÜCEL
Serçe Kuşu Şiiri
Bu sabah bahçede karşıma.
Küçük bir serçe kuşu geldi;
Havuzun taşına kondu,
Bir içti, bir doğruldu,
Nasıl da korkuyordu.
Sen hiç korkma serçe kuşu,
Suyunu rahat rahat iç,
Sıhhat afiyetle uç,
İnsanoğlu çeşit çeşit.
Beş parmağın beşi bir mi?
Necati CUMALI
Sincap Şiiri
Kuşlar uçar,
Şu ağacın tepesinde,
Var bir sincap,
Ceviz kırar, yemek arar.
Her gün göremem ki,
Saklar onu,
Anne yapraklar.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Dere Şiiri
Nerden alır suyunu,
Kardan mı, yağmurdan mı?
Şu nazlı dereciğin
Yatağı çamurdan mı?
Bilmez durup dinlenmek.
Kış, yaz demeyip akar.
Ovanın her yerini
Sular ile o yıkar.
Haz duyar ağaçlardan
Serinlik döküldükçe.
Hayat saçar her yana
Kıvrılıp büküldükçe.
Duyulur türkülerin
En coşkunu sesinden.
Ferah veren bir hava
Yayılır nefesinden.
Durma gez, dolaş yurdu
Ak dere, berrak dere!
Gezdiğin topraklara
Bolluklar bırak dere!
Hasan Ali YÜCEL
Kurallara Uyarım Şiiri
Dişlerimi fırçalar.
Akşam erken yatarım,
Erken kalkınca sabah.
Yorgunluğu atarım.
“Günaydın anne” derim.
Açtığımda gözümü.
Lavaboya giderek.
Yıkıyorum yüzümü.
Yumurta, süt, peynir bal.
Kahvaltıda yiyorum,
Giysilerimi giyip.
Okula gidiyorum.
Öğretmenimi üzmem.
Sözlerini dinlerim,
Dostluk kurar herkesle.
Arkadaşlık ederim.
İsmail MALATYA
süper bi site
ödevime çok yararlı oldu teşekkür ederim
Bence çiftçi ile şiir olmalı ama yinede güzel
Utanma gardaşım sıkılma öyle ,
Soyunla sopunla iftahar eyle
Gönülden yürekten her zaman söyle
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Her fırsatta söylüyordu Atatürk.
Güven derdi çalış derdi ,öğün Türk.
Son nefesini verinceye değin Türk.
‘NEMUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Öğünmek yaraşır büyük millete,
FATİH ten YAVUZ dan daha da ö…te
Gururla söylerdi ATİLLA METE.
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Gelme oyunlara,düşme ağlara,
Destanlar yazdım de bütün çağlara
Yaz kumsala yüce dağlara,
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Oku tarihini kendini tanı
SALTUK BUĞRA HAN’ı, KÜRŞATatanı
İşte bu ruh kurataracak vatanı
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Değil ayıp,bir kabahat hiç değil,
Kimse engel olamaz bu bir suç değil,
Tam zamanı şimdi söyle geç değil,
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
İSMAİL MALATYA
özgü
24 Mart 2010 – 16:47
bazı şeyler benim kitabımda da var
iğrenç suyla ilgili bir tek şiir bile yok
ne ka uzun yeaa
yazmadım hbirini
iğrenç bir site hiç begenmedim
bana çok yardımcı olsu bu site
hmmm teşekkür etmek ben bu site işşim sağlamak(ben yabancı olmak)
iğrenç bir sitre dere şiirleri yok bulsaydım superdi ama berbat bir site
süpermiss cok tsk..
xD
benim de bir şiirim var ben yazdım
ANNECİM
GÜNEŞ OL ISIT BENİ
YAĞMUR OL ISLAT BENİ
IŞIK SAÇ BİLGİLERLE BENİ
AMA ASLA KÖTÜ EĞİTME ANNECİĞİM
BİLGİ VERİR YANLIŞ YAPMASSIN
KOLLARINA ALIR ACITMASSIN
BENİ HEP ISITIRSIN
ANNECİĞİM;
benim de bir şiirim var kendim yazdım
ANNECİM
GÜNEŞ OL ISIT BENİ
YAĞMUR OL ISLAT BENİ
IŞIK SAÇ BİLGİLERLE BENİ
AMA ASLA KÖTÜ EĞİTME ANNECİĞİM
BİLGİ VERİR YANLIŞ YAPMASSIN
KOLLARINA ALIR ACITMASSIN
BENİ HEP ISITIRSIN
ANNECİĞİM
:)))harika ötedsi bir site:)))
fazla bilgi alamadın mı kardeşimin ödevini yapamadık
ŞİİR BAHÇESİ ATATÜRK VE CUMHURİYET KONUK ŞAİRLER BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR SİVAS’I ÖZLEDİM xxx ŞİİRSEL AKIŞ
BELİRLİ GÜNLER VE HAFTALAR
TOPRAK KONUŞUYOR
Ne olur kesmeyiniz
Şu yemyeşil ağaçları
Kökleri bizi tutar
Bırakmaz sellere
Serinletir sizleri
Hem de çevreyi süsler
Ferahlatan dalları
Ben varsam ağaç da var
Ağaç varsa ben varım
Toprak konuşmaz aslında
Dile geldi duygularım.
İSMAİL MALATYA
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Utanma gardaşım sıkılma öyle ,
Soyunla sopunla iftahar eyle
Gönülden yürekten her zaman söyle
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Her fırsatta söylüyordu Atatürk.
Güven derdi çalış derdi ,öğün Türk.
Son nefesini verinceye değin Türk.
‘NEMUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Öğünmek yaraşır büyük millete,
FATİH ten YAVUZ dan daha da ö…te
Gururla söylerdi ATİLLA METE.
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Gelme oyunlara,düşme ağlara,
Destanlar yazdım de bütün çağlara
Yaz kumsala yüce dağlara,
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Oku tarihini kendini tanı
SALTUK BUĞRA HAN’ı, KÜRŞATatanı
İşte bu ruh kurataracak vatanı
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Değil ayıp,bir kabahat hiç değil,
Kimse engel olamaz bu bir suç değil,
Tam zamanı şimdi söyle geç değil,
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
İSMAİL MALATYA
GÜLMEYEN ADAM
Otuz altı sene boşa mı geçti,
Enginarı bile bilmeyen adam?
Atını alan Üsküdar’ı geçti,
Ey asık suratlı,gülmeyen adam.
İSMAİL MALATYA
ATATÜRK ÇOCUKLARI SEVERDİ
Atatürk çocukları
Herkesten çok severdi,
Onlara bayramların
En güzelini verdi.
Yalnız çocuklara mı?
Ülkeme neler vermiş,
Yurdun geleceğini
Türk çocuğunda görmüş.
Çocuklar aydınlanır
Onun her bir sözünden,
Borçlarını öderler
Yürüyerek izinden.
İSMAİL MALATYA
ARKADAŞLIK KURALIM
Benim adım Yasemin
Arkadaşlık kuralım,
Kendimizi tanıtıp
Birazcık konuşalım.
Bu yıl bire başladım
Tam yedi oldu yaşım,
Okulluyum artık ben
Tertemiz üstüm başım.
Haydi kalk,gel yanıma
Birlikte oturalım,
İstersen teneffüste
Bir de oyun kuralım.
Tabi neden olmasın
Ben de Ömer Beyaztaş,
Hem aynı sınıftayız
Olalım biz arkadaş.
İSMAİL MALATYA
İSTANBUL
Boğazın iki yanı
Açık hava müzesi,
Sembolün olmuş senin
Güzelim Kız Kulesi.
Camiler,kiliseler
Dizilmişler yan yana,
Hoşgörü örneğini
Sergilersin cihana.
Bizans’ı,Osmanlı’yı
Derin derin solurum,
Topkapı Sarayı’nda
Ben kendimi bulurum.
Güzelliğin daima
Herkesçe görmüş kabul,
Ömrüme kattın ömür
Benim canım İstanbul.
İSMAİL MALATYA
AĞRI DAĞI
Tektaş yüzük gibi göz kamaştırır
Başında bulunan kar Ağrı Dağı,
Sanki gelinlerin duvağı olmuş
Köpük köpük bulutlar Ağrı Dağı.
Bütün dağlara tepeden bakarsın
Türüm türüm reyhan,kekik kokarsın,
Ayrılanı hasretinle yakarsın
Kim demiş,benzerin var Ağrı Dağı.
İSMAİL MALATYA
ÇALIŞINCA OLUYOR
Tüm güçler bir noktada
Buluşunca oluyor,
Yapamam deme sakın
Çalışınca oluyor.
Çalışmak zor gelmesin
Alışınca oluyor,
Planlı,prgramlı
Çalışınca oluyor.
İSMAİL MALATYA
ANADOLU ÇOCUĞU
Alimleri,mürşitleri,
Evliyaları,yiğitleri,
Mevlanaları,Yunusları,
Kültürü ile zengin Anadolu’nun
Mütevazi bir kasabasında
Törelerine bağlı bir ailenin
Tekne kazıntısı evladı olarak
Hıçkıra hıçkıra geldim dünyaya,
Her Anadolu çocuğu gibi.
Her Anadolu çocuğu gibi,
Ben de höllüklere belendim
Toprağın sıcaklığını,
Damarlarımdaki kanda,
İliklerimin her zerresinde
Titreyerek hissettim.
Benim de pantolonum yamalı,
Ayakkabılarım lastikti.
Şekillendirilmiş petrol ürünü
Oyuncakları bilmezdim ben;
Ağlayan bebekleri,
Ateş alan silahları.
Şeker pancarının kökündendi,
Benim arabam,trenim.
Katar katar dizerdim onları
Dünyalar olurdu benim.
Çamurdandı bütün oyuncaklarım,
Kendim şekillendirirdim onları,
Bütün hünerlerimi sergilerdim,
Oyun arkadaşlarıma.
Yumurta satıp aldım kalemimi,
Her Anadolu çocuğu gibi;
Bir bakraç yoğurt sattım
Kitap için,defter için.
Yattığımda şükrederdim Allah’a;
Anadolu’nun elektriksiz,okulsuz,
Hatta susuz,yolsuz…
Kırsalında doğanlardan daha şanslı olduğum için
Okuluma gidip geliyordum;aslanlar gibi.
Yavan yemek de yesem,
Yamalı da gezsem
Aç değildim,çıplak değildim.
İlim deryasından içiyordum yudum yudum.
Geceleri huzurlu uyuyordum
Aferin aldığım zaman,
Pekiyi aldığım zaman,
Öğretmen başımı okşadığı zaman.
Yaz tatillerinde yardım ederdim babama;
Tarlada,
Harmanda.
Akşama kadar çeker dururdum
Gavur ölüsü gibi tırmığı
On dönümlük yamaç tarlada.
Her yanım tutmaz olurdu,
Akşam eve geldiğimde
Kıvrılırdım hemen bir köşeye.
Sabah kalkardım;
Yine dinç,
Yine çakı gibi,
Yine arslan gibi,
Her Anadolu çocuğu gibi.
Hayvanat bahçem,evimizin bahçesi,
Oyun alanım,harman,
Lunaparkım orman,
Yüzme havuzum ırmaktı.
Her şeyim doğaldı benim;
Her şeyim,
Beşiğim doğaldı,
Kaşığım doğaldı,
Karekterim doğaldı,
Aşığım doğaldı,
Her Anadolu çocuğu gibi.
İSMAİL MALATYA
ÇİÇEKLER DALINDA GÜZEL
Elbet yar elinde güzel
Dökünce yolunda güzel,
Yalvarırım koparmayın
Çiçekler dalında güzel.
Dert ortağın sazın gibi
Oğlun gibi,kızın gibi,
Onlara bak gözün gibi
Çiçekler dalında güzel.
Bakmakla hiç doyulur mu?
Yazık günah kıyılır mı?
Vazolara koyulur mu?
Çiçekler dalında güzel.
Bakın nasıl gülüyorlar,
Sanki dile geliyorlar,
Koparınca ölüyorlar
Çiçekler dalında güzel.
İSMAİL MALATYA
ZEYNEP’İN HAYALİ
Zeynep büyüdüğünde
Yazar olmak isterdi,
Birazcık büyüyünce
İyice karar verdi.
Lunaparkta,kırlarda
Çocukları düşledi,
Güzel güzel şiirler
Öykülerle başladı.
Zeynep çocuklar için
Masal ve roman yazar,
Hayaline kavuştu
Oldu artık bir yazar.
İyi ki bizim Zeynep
Güzel hayaller kurdu,
Hayalleri olmayan
Yükseltemez bu yurdu.
İSMAİL MALATYA
CİMCİME LEYLEK
Sonbahar geldiğinde
Göklere kanat açtım
Hem gece hem de gündüz
Haftalar boyu uçtum
Ne dağlar,ne ovalar
Ne denizleri aştım
Beni dünyalar kadar
Seversiniz bilirim
Üzülmeyin çocuklar
İlkbaharda gelirim
Güzel mutlu günlerin
Müjdesini veririm
Ben de sizsiz yapamam
Duramam sonsuza dek
Bilmez misiniz benim
Adım Cimcime Leylek.
İSMAİL MALATYA
SARIŞIN AYŞE
Yeşil yeşil gözlerim
Sarı sarı saçları,
“Sarışın Ayşe”diyor
Bana arkadaşlarım.
Ayakkabılarım da
Gözlerim gibi yeşil,
Yanaklarım kırmızı
Açmış sanki birer gül.
Yakası mavi olan
Kırmızı elbisem var,
Bileğimde boncuklar
Ne güzel duruyorlar.
İSMAİL MALATYA
GÜNEŞ’E BAK
Başını kaldır Neşe
Güneş’e bak Güneş’e,
Ne güzel gülümsüyor
Saçıyor bize neşe.
Altından taç takıyor
Kral gibi bakıyor,
Sanki dört bir yanından
Işık seli akıyor.
İSMAİL MALATYA
MESLEKLER
Benim adım Cimcime Sena;
Ben sekreter olacağım
Genel müdürün yanında,
Aksatmadan yapacağım
Bütün işleri anında.
Yaptırırım her gün bakım,
Hem güzelim hem de şıkım.
Ben ise Afacan Mehmet;
Bir futbolcu olacağım
Süper goller atacağım,
Sezon sona erdiğinde
Gol kralı olacağım.
İdmana çıkarım her gün,
Cimbom’da oynarım bir gün.
İSMAİL MALATYA
SAAT
Uzun olan yelkovan
Kısası ise akrep,
Yorulmaz onlar asla
Kadranda dönerler hep.
Ona bakar gideriz
Eve,okula,işe,
Herkes alışmış artık
Bu düzenli gidişe.
Saatleri bellidir
Yenir üç öğün yemek,
Günü iyi kullanmak
Bilgi,başarı demek.
İsmail MALATYA
ÇOCUKLUK OYUNLARI
Hendekten Karagöl’e
Balıklama atlardık,
Çal’ın eteklerinden
Sarı çiğdem toplardık.
Oklarla nişan alıp
Ağaçlara saplardık,
Alınan puanları
Sonunda hesaplardık.
Yorulmayı bilmezdik
Olsa da karnımız aç,
Dört Dombalak oynardık
Çevirirdik hep topaç.
Uzun Eşek oynarken
Ağrırdı hep belimiz,
Kim Vurdu? nun sonunda
Kızarırdı elimiz.
İsmail MALATYA
MARTILARLA DANS
Ortaköy’de gezerken
Huzurla dolar içim,
Büyüsü sarar beni
Bilseniz hem ne biçim.
Adalar,Boğaz,Haliç
Küçükçekmece Gölü,
İstanbul baştan başa
Olmuş sevgi sembolü.
Güverteye konarlar
Uçarlar,kur yaparlar,
Ekmeğin parçasını
Ta havada kaparlar.
Harem’den Sirkeci’ye
Her gün martılarla dans,
Ömür katar insana
Her saniyesi avans.
İsmail MALATYA
ŞEMSİYEM
Açtığımda üstümde
Bir mantar gibi durur,
Yağmurlardan,doludan
Beni karlardan korur.
Şemsiyem kış boyunca
Olur bana arkadaş,
Yürürüm ıslanmadan
Olmaz üstüm başım yaş.
İsmailMALATYA
ALİCAN
Alican sağlığının
Kıymetini biliyor,
Ne kadar besin varsa
Ayrım yapmadan yiyor.
“Düzenli beslenelim
Can boğazdan geliyor,
Unutmayın sporu
Sürekli yapın”diyor.
Alican çok sağlıklı
Çok güçlü,hastalanmaz,
Yüzü sürekli güler
Okuldan geri kalmaz.
İsmailMALATYA
CANIM ÖĞRETMENİM
Annem,babam ve sensin
Beni şekillendiren,
Beni sevgiyle saran
Bana kol kanat geren.
Beni aydınlatırsın
Bilgi,sevgi verirsin,
Gelecek ellerinde
İleriyi görürsün.
Seni çok seviyorum
Her şeyimsin canımsın,
Yüreğimin içinde
Canımdan da yakınsın.
İsmail MALATYA
ÖZGÜRÜM BEN ÖZGÜRÜM
İnsanlar yüzyıllarca
Durmaksızın çalıştı,
Sonunda özgürlüğe
Haklarına kavuştu.
Atatürk ulusunun
Ezildiğini gördü,
Cumhuriyetle bize
Sayısız haklar verdi.
En birinci sırada
Yaşama hakkı gelir,
Çağdaş insan hakkını
Özgürlüğünü bilir.
İnancımda,vicdanda
Ve düşüncemde hürüm,
Haykırırım durmadan
“Özgürüm ben,özgürüm.”
İSMAİL MALATYA
KORKUSUZ KANGAL
Köpeklerin hepsinden
İri Korkusuz Kangal,
Sanki ailemizden
Biri Korkusuz Kangal.
En küçük tehlikeyi
Sezer Korkusuz Kangal,
Sabaha dek bahçede
Gezer Korkusuz Kangal.
Uçan,kaçan ne varsa
Görür Korkusuz Kangal,
Her tavrı ile güven
Verir Korkusuz Kangal.
Bakışımızdan bizi
Anlar Korkusuz Kangal,
Bize yaşatır güzel
Anlar Korkusuz Kangal.
İSMAİL MALATYA
SEVİYORUZ ATATÜRK’Ü
“Anneni mi,babanı mı
Hangisini seviyorsun?
Abini mi,ablanı mı?”
Diyerek hep soruyorsun.
Bir an tereddüt etmeden
Hemencecik söylüyorum:
“Her sevginin yeri ayrı
Hepsini de seviyorum.”
Hepimizin yüreğinde
Dillerimizde türkü,
Sevgilerin en üstünü
Çok sevmektir Atatürk’ü.
İSMAİL MALATYA
CENNET SİVAS’IM
Sivas’;tan çıktım,şehir şehir dolaştım
Gönlümü hiçbirine veremedim ben,
Ha babam,derken son şehre ulaştım
Sivas’tan güzelini göremedim ben.
Zemherisi,ayazı,buzu çağırır
Çamuru,toprağı,tozu çağırır,
Kalemliği,kilimi,sazı çağırır
Kalbimden sevdasını silemedim ben.
“Olmaz”dedim;Marmaris’e,Efes’e
Bülbül lanet etmiş,altın kafese,
Cennet gelir,memleketi herkese
Postumu yad ellere seremedim ben.
Dört mevsim kar vardır dağlarında,taşında
Soğuklar bastırıyor,ta eylülün başında,
Donulur,dışarı çıkılmaz kara kışında
Bu aşka bir anlam veremedim ben.
İSMAİL MALATYA
DİŞLEK TAVŞAN
Önde var iki dişi
Paytak paytak gelişi,
Maskaralıktır işi
Benim dişlek tavşanım.
Herşeyden çok seviyor
Durmadan havuç yiyor,
Dişlek dişlek gülüyor
Benim dişlek tavşanım.
Kavga nedir bilmez pek
Kaçar görünce köpek,
Tüyleri sanki ipek
Benim dişlek tavşanım.
İsmail MALATYA
DOSTLUK APARTMANI
Oturanlar özeldi
Dostluk Apartmanı’nda,
Her gün ayrı güzeldi
Dostluk Apartmanı’nda.
İki nesil yaşlandı
Neler neler yaşandı,
Bize dostluk aşlandı
Dostluk Apartmanı’nda.
Balkona dolaşıklar
Ne hoştu sarmaşıklar,
Kamelyada ışıklar
Dostluk Apartmanı’nda.
Komşuluklar olurdu
Ne dostluklar kuruldu,
Gönlüm huzur bulurdu
Dostluk Apartmanı’nda.
İSMAİL MALATYA
öle deme öykü kötü ama o kadar da değilll çok abartınn
çok kötü bi site hiç gzl bişi yokkkkk sevgi ile ilgili şiir arıom yok barışla arıom yok çocukla arıom yokk yokk
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Utanma gardaşım sıkılma öyle ,
Soyunla sopunla iftahar eyle
Gönülden yürekten her zaman söyle
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Her fırsatta söylüyordu Atatürk.
Güven derdi çalış derdi ,öğün Türk.
Son nefesini verinceye değin Türk.
‘NEMUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Öğünmek yaraşır büyük millete,
FATİH ten YAVUZ dan daha da ö…te
Gururla söylerdi ATİLLA METE.
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Gelme oyunlara,düşme ağlara,
Destanlar yazdım de bütün çağlara
Yaz kumsala yüce dağlara,
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Oku tarihini kendini tanı
SALTUK BUĞRA HAN’ı, KÜRŞATatanı
İşte bu ruh kurataracak vatanı
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
Değil ayıp,bir kabahat hiç değil,
Kimse engel olamaz bu bir suç değil,
Tam zamanı şimdi söyle geç değil,
‘NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’
İSMAİL MALATYA
bazı şeyler benim kitabımda da var
gelçekten çok güzel bir şşey.
vey vey iğerenç nooooooooooooooooo:(
iğrenç site
Bir Yer Düşünüyorum
Bir yer düşünüyorum, yemyeşil,
Bilmem, neresinde yurdun.
Bir ev günlük güneşlik
Çiçekler içinde memnun
Bahçe kapısına varmadan daha,
Baygın kokusu ıhlamurun
Gölgesinde bir sıra, der gibi:
-Oturun!
Haydi çocuklar, haydi,
Salıncakları kurun!
Başka dallarsa, eğilmiş:
-Yemişlerimizden buyurun!
Rüzgâr esmez, konuşur:
Uçurtmalar uçun, çamaşırlar kuruyun.
Mesut olun, yaşayan,
Ana baba evlat torun
Ziya Osman SABA
Çok Güzel Bir Şiir
Gökyüzü Haritası
Bana bak ölümsüz ruhum
Ben ölürsem, kulağında olsun,
Sakın sen gökyüzüne çıkma
Büyükayı, Küçükayı,
Akrep, yılan, çıyan,
Öküz, boğa…
Hepsi yukarda.
Hiç sırası değil, sakın ha!
Melih Cevdet ANDAY
çok güzel
süper bi site (HEHE) :D saolun arkiler:)
süper site saolun :D süper
YÜCE ATATÜRK
Atam , yüce atam,
Gözlerdesin,kalplerdesin
Yüce Atam dağ gibi sağlamsın.
Dillerde destansın.
Minicik çocukları yüreğinde taşırsın,
Minicik çocuklarda seni yüreğinde taşır.
Yüceydin dahada yüceldin o zaman.
Teşekkürler atam bu yurt için