En güzel yalnızlık şiirleri kısa sayfamızda, amatör ve ünlü şairlerden yalnızlık ile ilgili şiirleri bulabilirsiniz.
Yalnız Şiiri
Bir taş üstüne oturup
dağlara baktım.
Üzerine güneş vurmuş dağların.
Nedense birden,
bakıp bakıp dağlara,
türkü söylemek geldi içimden.
Ama ne bir dost var yanımda dinleyecek,
ne bir yolcu,
ne bir düşman.
Hem pek acıklı olur benim türküm,
böyle bir ağlayıp
bir güldüğüm zaman.
A. Kadir
Yalnızların İsyanı Şiiri
Bütün köprü korkulukları tanır dirseklerini
Her köşe başındaki fenerde sen varsın
Her yalpalayan adam sensin
Açık perde uçlarında çıkmaz sokaklar sallanır
Boşluklarda sen
İşaret lambalarını söndürebilseydin
Sökebilseydin bütün çivilerini yıldızların
Çekip gitmeleri unutsaydın
Unutsaydın bütün çuvallamaları
Bütün yengileri, bütün yenilgileri
Sallayıp sallayıp da silkeleyebilseydin
Kurtulurdun
Gemiler iskelelere bağlanırken rakamsız saatlerde
Kediler çöp tenekelerini kazırken
Bütün bekçi düdüklerinde yalnızların türküsü
Sonra çekip giderken bütün yalnızlar
Sonra hepsi kaldırım taşına ilan kağıdı gibi yapışır
Güneşe karşı dikilir delik pabuçlu ayaklar
Yalnızların isyanını ayaklar haykırır
Ayhan Hünalp
Bedri Rahmi Eyüboğlu Hüzün Geldi Şiiri
Türküler bitti
Halaylar durdu
Horonlar durdu
Al damar, mor damar, şah damar sustu
Bahçeler put kesildi birer birer
Meyveler salkım saçak taş.
Bir bulut uçardı
Başı boş bedava
Yandı kül oldu.
Hüzün geldi baş köşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu.
Ağaç büyür arkasında koşamam
Kervan yürür peşi sıra düşemem
Yıldız akar uçsam da yetişemem.
Hüzün geldi baş köşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu.
Bedri Rahmi Eyüboğlu
Cahit Külebi Yalnızlık Şiiri
Ben yalnızlığı
Gökte uçar gördüm
Ben yalnızlığı
Garip naçar gördüm
Ben yalnızlığı
Gelip geçer gördüm.
Cahit Külebi
Cahit Sıtkı Tarancı Yalnızlığa Dair Şiiri
Can yoldaşın olmazsa olmasın,
Yalnızım diye hayıflanmayasın.
Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi;
Bir anne şefkatine müsavi;
Üç adım ötede deniz;
Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz.
Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara;
Ağaç yaprak verir, sır vermez rüzgâra
Ve kış yaz,
Dalda kuş eksik olmaz.
Dağ başında duman.
Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman.
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı Yalnızlık Macerası Şiiri
Öyle yalnız kaldım ki hayatımda
Kimi gün öldüm kimi gün ilâh oldum
Çok zaman annemin dizlerine hasret
Koydum başımı kendi dizlerime
Doya doya ağladım
Paylaşırsa dost paylaşırmış
İnsanın derdini sevincini
Dost ümidiyle ortalığa düşmeye gör
Hangi kapıyı çalsan kimseler yok
Hangi omuza dokunsam yabancı çıkar
Âşık mı olmadım taparcasına
Bir Mecnun geçti o çöllerden bir de ben
Diz mi çektirmedim âlemde Kerem gibi
Ferhat gibi gürz mu sallamadım dağlara
Ne Leyla yâr oldu bana ne Aslı ne Şirin
O gün bugün sırtımı kendim sıvazlıyorum
Sabahları sokağa çıkmadan evvel
Cesaret şairim cesaret
Kendi saçlarımı okşuyorum geceleri
Sevgilimin saçları niyetine.
Cahit Sıtkı Tarancı
Fazıl Hüsnü Dağlarca Yalnızlığım Şiiri
Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım
Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa,
Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi
Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi,
Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa.
Bir camın arkasında açılıyor güllerim,
Havuzum pırıl pırıl… yıkar bakışlarımı.
İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı;
Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim
Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım
Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde
Belki bu mısralarım esecek gönüllerde
Fakat herkese uzak kalacak,yalnızlığım.
Fazıl Hüsnü Dağlarca
Yalnızlık Sonnet’si Şiiri
Yalnızlık zamanlandı: önce aşk, sonra yaprak…
Günler geçilecekler… atlar, gümüş yeleli!
Yüzünü aynalara, bir tek onlara bırak;
Sürünsün sır’ı aşkın, bak, seni görmeyeli
Çok değişti aynalar! ev içleri bulandı;
Her şey artık ne kadar, ne kadar da kurak!
Odalar orda burda, içlerine kapandı;
Sofalarsa eğreti; yüklük ve kap kacak
Somurtup duruyorlar… her şey ölgün! bekleyiş
Gibidir burda olmak, ‘bekleyiş gibi’ olmak…
Sen gel, şimdi kendini o aynalarla değiş;
Gel, burda ol! daima! -ve nasılsa kararmak-
Ta olandan bakarım sana giden günlere;
Tenindir, beleniyor, ah, yeşil ekinlere…
Hilmi Yavuz
Kimsesizlik Şiiri
Yıllardır bir kıvılcım kapalı kında,
Kimsesizlik dört yanımda bir duvar gibi;
Mustaribim bu duvarın dış tarafında,
Şefkatine inandığım biri var gibi.
Sanıyorum saçlarımı okşuyor bir el,
Kıpırdamak istemiyor göz kapaklarım;
Yan odadan bir ince ses diyor gibi gel!
Ve hakikat bırakıyor hülyamı yarım.
Gözlerimde parıltısı bakır bir taşın,
Kulaklarım komşuların ayak sesinde;
Varsın yine bir yudum su veren olmasın,
Baş ucumda biri bana ‘su yok’ desin de!
Kemalettin Kamu
Yalnızlık Bir Tarihtir Şiiri
Yalnızlık bir tarihtir ikimiz
Dururuz odalarda bir giysi gibi
En kalın soluklarla çekiyor ipi
Kim bilir kimlere kalmışlığımız
Yalnızlık bir tarihtir sen misin
Bir geçmişi şurup giden ak turna?
Ya benden önceydi ya da çok sonra
Bir halk türküsüne gül olan sesin
Yalnızlık bir tarihtir onlarla
Gök dediğin iki kuşun arası
Ey ilkyazlı gülüşlerin sonrası
Ansızın donuyor gül, bakışlarda
Hilmi Yavuz
Bir Olacağa Teslim Ettim Kendimi Şiiri
Öyle yenildim ki kendime
Artık kimi yensem boş
Öyle çaresiz bıraktım ki kendimi
Bütün çareleri tüketerek
Bir olacağa teslim ettim kendimi
Belki her şey bu kadar basitti
Belki her şey bu kadar zor
Ya herkes gibi olmayı beceremedim
Ya da kimse benim gibi olamadı
Ekrem Ekici
Yalnızlık Şiiri
Yalnızlık sis gibi, yalnızlık sızı,
Yalnızlık buz gibi, yalnızlık ayaz,
Yalnızlık kaygan zemin, tutunmadan durulmaz,
Yalnızlık sensizliktir, sensiz de hiç yaşanmaz….
Yalnızlık gece gibi, etrafın hiç görünmez,
Yalnızlık sessizliktir, çığlıkların duyulmaz,
Yalnızlık dipsiz kuyu, içine hiç inilmez,
Yalnızlık sensizliktir, sensiz mutlu olunmaz..
Yalnızlık buz gibiyse, güneş doğar çözülür,
Yalnızlık karanlıksa, mum yakarsan aşılır
Yalnızlık sessizlikse, ıslık çalsan bozulur,
Yalnızlık yalnızca, rabbimize yakışır.
Halim Akın
Acıyan Sol Yanıma İnat Şiiri
DOĞUM GÜNÜMMÜŞ BUGÜN BENİM
YİNE HABERİ YOK KİMSENİN
DAHA DEMİN HATIRLADIM BENDE
İNANIR MISIN? HİÇBİR ŞEY HİSSETMİYORUM
YOKLUĞUN DIŞINDA SENİN!
SIRILSIKLAM YİNE KALP KİRPİKLERİM
ÜŞÜYORUM YİNE, NEDEN?
BAŞIMI YASLADIĞIM DUVAR MI SOĞUK?
DEĞİL…
MEVSİM YAZ ZATEN.
DELİCE BİR HIÇKIRIK BOĞAZIMDA HAPİS..
DELİCE BİR ACI YÜREĞİMDE
İÇİME ÇEKİYORUM SENİ BİR NEFES
DERİN BİR NEFES YOKLUĞUN İÇİNDE
ÖZLEM, HASRET, YALNIZLIK BÜTÜN HÜCRELERİMDE
VE KOCA BİR ACI BANA HEDİYE DOĞUM GÜNÜMDE
AĞLAMAK GELMİYOR İÇİMDEN
HIÇKIRIK HALA BOĞAZIMDA
SİSLİ GECE MEVSİMİ YÜREĞİMDE SENSİZLİĞİMDEN BU YANA
GÜNDÜZÜ YOK EN UZUN GECE MEVSİMİ BU
ACIYAN SOL YANIMA İNAT
BİR DOĞUM GÜNÜ…!
MEHMET GALİP NERGİZ
Bir Çığlık İçim Duyulmayı Bekleyen Şiiri
Kendimi kendimde aramak
Boşlukta yokluğu aramak
Ay mı parlayan, gözüm mü parlatan
Ben mi şarlatan evet benim şarlatan
İlk döküldü sona karıştı
Son benim, evet son benim
Bir çığlık içim; duyulmayı bekliyor
Nerdesin kalabalığının içindeki yalnız
Duy Ben’i gel kalabalığıma
Kurtar Ben’i Sen’i kurtarmam için
Şimdi anladın mı Ben’i
Evet, anladın Ben’i
Ekrem Ekici
Yalnızlık Yalnızlık
dilimden düşen ilk şarkıdır
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
her gönülde bir başkadır
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
yalan değil en acı gerçek
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
yıllar geçsede eskimeyecek
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
büyür saat saat gecelerde
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
değişmez acısı hiç bir dilde
ah bu yalnızlık bu yalnızlık
İsmail Baharşen
Gizli Yalvarış Şiiri
Neden üzgün eşyalar,
Sararıp solmuş kunduralar.
Alaya gerek yoktur emektar duvarlar
Küflenmiş ruhum ve ateşten bir kor var
Bu benim odam
Yalnız bana aittir çaresizlik kokan bu dram
Cebimde kırık bir aynam
Ve her sokakta susmak bilmez sana doğru bir isyan
Hiçbir şeye dokunmadım bıraktığın gibi,
Geleceksin diye bir umut var gittiğinden beri
Anahtarları değiştirmedim, kayıplarım var.
Gittin gideli örtünmez ayıplarım var.
Suratıma gelen bir tokat darbesi,
Tatlı bir gülüşün ızdırabımın da ilerisi
Yanarmış bedenim parlayan ateşlerde
İnadına kalbim soğuktur artık gidişlerde.
Sen son cümlenin son hecesi dillerde
Akıntıya kapılan küçük bir çocuk gibidir sessiz mabette..
Yalnızlık içime gömdüğüm sırlarla başladı,
Ve arkadaş oldu tahta masam,
İlk kara kaplı defterim,ilk kumandalı oyuncak arabam
Kolaylaşır,şimdi eskiden dik görünen yamaçlar
Neden boynunuz bükük ezelden beri gülen ağaçlar?
Sevgiden de öte hala bende bitiremediğin bir şeylerin var.
Çisil Vardar
Yalnızlık
En sevdiğini büyük dalgalarda kaybetmektir yalnızlık
Değer verildiği halde karşılık alamamaktır yalnızlık
İçindeki o sevgi kıpırtısının çırpınışlarının son bulduğu andır yalnızlık
Sevgi tohumlarının yeşerememesidir yalnızlık
Büyük uğraşılarla kazandığını bir anda kaybetmektir yalnızlık,
Denize daldığında dibini görememektir yalnızlık
Yalancı gülüşlerini üzerinde hissettiğin andır yalnızlık
Dünyanın bile uydusu varken senin hiç bir şeyinin olmamasıdır yalnızlık
En yakınında bile olsa aslında senden çok uzaklarda olduğunu bildiğin andır yalnızlık
Umut dolu bakışlarının tükendiği andır yalnızlık
Değerini bilemeyenlere değer biçmektir yalnızlık
Gökyüzüne baktığında aslında özel olmadığını hissettiğin andır yalnızlık
Hayatı bir gazoz kapağına benzettiğin ve gazın havaya karışmasını beklediğin andır yalnızlık
Aslında hayatın sana ne verdiği değil senden ne aldığını fark ettiğin andır yalnızlık
İdam olacak birine son dileğinin sorulmasına rağmen sana hayatta tek söz hakkı bile tanınmadığını andır yalnızlık
Zafer Uzun
Kahrolası Yalnızlık Şiiri
Kahrolası yalnızlık yine çepeçevre sardı tüm benliğimi
Mutsuzum
Sahte gülüşlerden uzak YALNIZIM…
Kimsem yok
Kıyıya vuran dalgalar kadar şiddetli ve aciz yalnızlığım
Ölmeliyim diyorum kendi kendime
Ama çıkar yolum buda değil biliyorum
Gitmeliyim uzaklaşmalıyım buralardan
Her şeyden kurtulup kendimle kalmak
Yalnızlıkların kuytusunda kaybolarak
Bu yalan şehri unutmak istiyorum..
Yalnızlık önemli değildir. Önemli olan nasıl yalnız kaldığındır.
BETÜL DÖNÜS
————-
Benim Ellerimle Sevdin Kendini
Sen sevdiğim her şeydin
Sen istediğim her şeydin
Sen’i sevdiğim kadar değerliyken her şey
Benim ellerimle sevdin
Sevdin…sevdin…sevdin kendini
Çarpışır duygularım “bir Sen” ortasında
Keşke büyüttüğüm kadar büyük olsan
Öyle kutsal öyle mabud
Keşke hissettiğim kadar küçük olsam
Öyle değersiz öyle kölen
Aşk bağırır “Sen” diye susturamam
Bir köpek havlar dudaklarımda
Şimdi gel ellerimle sustur Ben’i
Sustur…sustur…sustur Ben’i
Ekrem Ekici
Yalnızlık Ve Ben Şiiri
Ne mavi, ne yeşil ne al tanımaz
Günbegün ününü yayar yalnızlık
Hiçbir sultan, hiçbir kral tanımaz
Aklını padişah sayar yalnızlık
Bir tenhada yalnızlığı ünlerim
O konuşur bense susar dinlerim
Dinledikçe yalnızlığı anlarım
Beni benliğimden soyar yalnızlık
Gene ne hayaller kurmak üzere
Karanlığı candan vurmak üzere
Yine ne hesabı sormak üzere?
Canı cendereye koyar yalnızlık
Bazen yalnızlığı seyre çıkarım
Karanlıktan sonsuzluğa bakarım
Bazen hayal surlarını yıkarım
Bazen fısıldarım duyar yalnızlık
Sabah kahvaltıda rüyada idim
Akşam yemeğini hayalle yedim
Bari bana eş ol yalnızlık, dedim
Ruhumu kemirir, oyar yalnızlık
Yavru ana kucağını terk etti
O kucağın sıcağını terk etti
Öfke baba ocağını terk etti
Hayali rengarenk boyar yalnızlık
Zülfikar Yapar Kaleli
Kaldırım Taşları Şiiri
Bekliyorum gecenin sessizliğinde
Soğuk kaldırımlarda ölürcesine
Adımlar atıyorum beklerken öylesine
Odaklanmışım kaldırımdaki ayak seslerine
Oturdum soğuk kaldırım taşlarına
Dermanım yok volta atmaya
Yaslandım sokak lambasına
Bekliyorum seni dolunayın gölgesinde
Tenim soğuk üşüyorum
Soğuk rüzgara yenik düşüyorum
Her geçen dakika donuyorum
Kaldırım taşları uyumak istemiyorum
Saatlerdir seni bekliyorum
Kaldırım taşları sanırım donuyorum
Ayaklarımı artık hissetmiyorum
Kaldırım taşları uyumak istiyorum
Uyursam donacağımı biliyorum
Beklemeye tahammülüm kalmadı
Gelmeyecek biliyorum
Kaldırım taşları sana söylüyorum
Uzaktan bir ses duyuyorum
Yoksa hayal mi görüyorum
Kaldırım taşları yerimden kalkamıyorum
Yoksa Azrail’i mi görüyorum
Sesini duyuyorum geldin mi bana
Saatlerdir bekliyorum sayende ölüyorum
Ambulansa gerek yok donarak can veriyorum
Kaldırım taşları ben gidiyorum
Son nefeslerim bunlar biliyorum
Ruhumu teslim ediyorum götürmeyin beni
Beklerken ölüyorum seni ey sevgili
Uyumak istiyorum bırakın beni
Bu ses senin ey sevgili
Bu kadar bekletmeseydin beni
O güzel kokular cennetten mi
Şahadet vakti ruhumu teslim ediyorum
Pişmanlık fayda etmez ey sevgili
Gelinliğim beyaz kefen belli
Seni beklediğim yerde
Kaldırım taşlarıyla gömün beni
Bayram Aşkın
Yalnızlık
Yalnızlık öylesine yalnızlık
Gecenin sessizliği kadar ıssız
Denizin mavisi kadar koyu
Gök mavisi kadar yalnızlık
Yalnızlık yürekleri ürpertir
Çaresiz kuş gibi çırpınır bir kenarda
Başını taştan taşa vuran su gibi
Koşar oraya buraya yalnızlık
Yalnızlık hıçkırıklar boğazımda
Düğümlenen ve geri dönen bir şey
Saçları yoldurtan bir anne gibi
Uzayan uzayan bir yol gibi yalnızlık
Ufukta kaybolan bir yıldızdır yalnızlık
Semalara sığmayacak kadar büyük
Koca bir parçadır ayrılmayan insandan
Bir candır, canı yakandır yalnızlık
Yalnızlık beyni sulandıran yalnızlık
Kafa mengene ile sıkılmış gibi
Soğuk kış günü esen bir tipi gibi
Sürüklenen kar tanesi gibi yalnızlık
Yalnızlık bir odada titreten soğuk gibi
Öldürten bir hastalık gibi terleten yalnızlık
Ürkek bir şekilde şuursuzca uzandığım
Yakalamak istemediğim yalnızlık
İçinden çıkılmayan bir hücredir yalnızlık
Kelpetenle bir parça koparmış gibi
Sonbaharda rüzgarda sürüklenen yapraktır
Yalnızlığın bittiği yer kara topraktır
Zekai Aydın
MEZARLIK
Dağlardan yankılandıkça kalbimin senin için çırpıntılar
O zaman anla ki hala yaşıyorum
Duyuldukça uzaktan bir hastanın sızıntıları
O zaman anla ki senin için perişanım
Kulağını çınlatınca bir zavallının feryatları
O zaman anla ki sana hala aşığım
K onuşulunca yanında karakola düşmüş bir sarhoşun saçmalıkları
O zaman anla ki senin için her gün zındanlardayım
Televizyonda gördüğünde akıl hastanesindeki kaçıkları
O zaman anla ki aşk delirtir
Hissedince boğazıma düğümlenmiş hıçkırıkları
O zaman anla ki bende silinicek gözyaşı kalmadı
Görünce kolumda derin yarıkları
O zaman anla ki acıtan sancıtan yakan jilet değil
Sende yaşayınca evde tek başına yanlızlıkları
O zaman anla ki ben hergün sensizim
Sende anlayınca depresyon yaşatan ayrıklıkları
O zaman anla ki benim kül tablamda yer kalmadı
Gördüğün zaman çarşıdan dönerken mezarlıkları
O zaman anla ki ben o MEZARLIKTAYIM!!
MEHMET GALİP NERGİZ
———–
AGLAMA KALBİM
Yine hüzünlüyüm durgunum yine
İçimdeki sancıyı çekemiyorum
Bir sevenim varmı ben bilmem ama
Yetişin can verdim ben ölüyorum
Aklım mazide kaldı özlem doluyum
Yarin yüreginde gurbetteyim ben
Alevli bir aşkın masum koruyum
Hiçmi sevenim yok mu sönüyorum ben
Hadi yürü yüregim gidelim burdan
Yarin gözlerinde bir masalım ben
Yar istemez seni ah ben neyleyim
Sakın aglama kalbim yanındayım ben
————
Yalnızlık
Bir engel oldu, yüce dağlar gibi
Önümde dikilip, durdu yalnızlık
Bazen kor olup, yürek dağlar gibi
Ruhuma bir damga vurdu yalnızlık
Yalnızsan eğer dermansız dizin
Şu fani dünyada kaybolur izin
Gözyaşı dinmeyen o kimsesizin
Sığınacak evi yurdu yalnızlık
Ne demeli yalnızlığın adına
Eremezsin lezzetlerin tadına
Bazen bir çocuğa bazen kadına
Adım nedir diye sordu yalnızlık
Bir nostalji olup mazide yaşar
Kükreyip, kabarır sel gibi taşar
İnsandır kaynağı, insanı aşar
Ve, tüm kainatı sardı yalnızlık
Kimine yalnızlık öcü gibidir
Kuşların sıladan göçü gibidir
Kimine sevenin gücü gibidir
Heyhat bir çözülmez sırdı yalnızlık
Sırt üstü yatmaktır bıçak üstüne
Düş kurmak ne zordur gerçek üstüne
Baharda tomurcuk çiçek üstüne
Lapa lapa yağan kardı yalnızlık
Kötü sözden arındır dilini
Lakin düşman eder gurbet ilini
Nicesinin bükülmeyen belini
Vura vura incitip, kırdı yalnızlık
Yalnızlıkla savaşan biçare kul
Yalnızlıktan kaçma, sen ona sokul
Yalnızlık bir mektep, bir güzel okul
İnsanlara hep ibret verdi yalnızlık
Yalandır, desem ki sırrına erdim
Ondan kaçmak için ne çok şey verdim
Kime dert sorduysam dedi ki; derdim
Cümle sultanların derdi yalnızlık
Hiç dinmedi benim şu ah’u zarım
Dertten, kederden ve gamdan bizârım
Davet eder yalnızlığa mezarım
Demek son gidilen yerdi yalnızlık
Kalem yalnızlığı tariften aciz
Yalnızlık ruhuma koymuştur haciz
Belağattan ârı, söz olmaz veciz
Nice romanlara girdi yalnızlık
Çok şeyler söylendi, çok şeyler dendi
Hiç kolay yıkılmaz yalnızlık bendi
Bir masum kavram ki insanı yendi
Ne zâlim insanlar gördü yalnızlık
Ercan Demirci
————–
Yalnızlığım
Her sessiz kalışında
kulaklarına işler adım,
yürüdüğün
karanlık karlı yollarda
peşindedir adım adım…
Yorgun ve asi yaşanmışlıkların peşinde
her biri farklı biçimde
söyleyemediğin her bir sözünde
sessizliğine aşığım…
Nefesinle buğu bırakırken yarınlarına,
sevmeyi kekeleyerek söyler dilin
ufka varırız her akşam
son buseyi bıraktığımda dudaklarına
Söyle içinden geçenleri
türkümüz söylensin geceleri
kendi yokluğunla sorgularken günlerini
bitsin bu odamın sessizliği..
Bak şimdi sen,
bir solukta düşünüyorsun her şeyi
yalnız büyüttüğün çocuğu
yalnız öldürüyorsun.
Biraz buluttan alıyorsun
biraz da mavisinden denizin
yosunların yeşili ile
gözlerinin karası
hepsini toplayıp
sunuyorsun önüme
hangi birine baksam
başlı başına bir memleketsin
diyar diyar gezmekle aşınsa da ömrüm
yinede tükenmez sevmelerim.
Bak şimdi ben
derin bir nefes çekerek düşünüyorum
düşlemediklerini katıyorum hesaba
sonra bunları biriktirip
bir çırpıda söylemektense
azar azar haykırıyorum
düğümlenmesin diye boğazımda..
Bir bedenin içinde tutsak kalmış ruhum
nerelerdeyim
Kimbilir kafam nerelerde
Hep sende, hep sende insafsız
O eşsiz gülmelerinde
Bebeğinde gözlerinin
Kıvrımlarında saçlarının
Bu yalnızlığı bir anlasam..
Bir bulut olsam
Yaz gününde yağsam
Damla damla
Her yerini ıslatsam
Serin bir rüzgar olsam
Gül bahçelerinden geçip gelsem sana
Gül kokunu en güzel güllerle sarsam
Sarılsam sana
Ve bir daha bırakmasam.
Bu kadar çok severken seni
Şu yalnızlığımı bir anlasam.
Bir anlasam..
Orhan Kutlu
————
Yalnızlık
Yalnızlık bir fenerse,
Ben de içindeki mum,
Onu, billur bir kâse
Gibi doldurur nurum.
Dışardan bana neler
Getirir pervaneler!
Pırıltılar, nağmeler,
Renklerle eriyorum.
Necip Fazıl Kısakürek
———-
Yalnızlık Paylaşılmaz
Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan…
Dışından anlaşılmaz.
Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan…
Paylaşılmaz.
Bir düşün’de beni sana ayıran
Yalnızlık
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Özdemir Asaf
———
Yalnızlık
I
Yalnız kaldınız sanırsınız,
Biliyorum.
Yalnız bırakılmışsınız,
Biliyorum.
Ötesi yok.
II
Ötesi var:
Yalnızlık
Müziğin bile seni dinlemesidir.
Yalnızlık
İnsanın kendine mektup yazması
Ve dönüp dönüp onu okuması
Yalnızlığın da ötesidir.
Özdemir Asaf
—————
Yalnızlık
Yalnızlık bir ağacın
Kurgusudur.
Kemikli pek de iri
Bir eldir o.
Fonda gerilmiş donuk
Bir gök vardır.
Sabahattin Kudret Aksal
————-
Yalnızlık
Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan
tek kişiyi koruyacak genişlikte
kesince kumaşları
yağmur değil
yalnızlıktır yağan
Daha da hüzünlendirir her gece
kentin sokaklarını
bekçinin nefesiyle
düdüğün içinde dönen
nohut taneciğinin
yalnızlığı
Ne çok sevinirim bilseniz
bir yılan
mezarıma girerde
göğüs kafesimin kemikleri içinde
kış uykusuna
yatarsa
Sunay Akın
Yalnızlık
Bir garip kimseydin bu şehirde,
Sevmezdin her akşam içenleri,
Ve kimse bilmezdi o zamanlar
Düğüm düğüm aklından geçenleri
Bir esmer kız severdin,
Şiirler gibi,minyatürler gibi ince.
İçin içine sığmazdı,konuşamazdın
Çıkıp yanına gelince.
Efkarını dağıtmıyor her gece,
Ard arda içtiğin sigara
Ve başıboş akan ırmaklar gibi,
Dalıp dalıp gidiyorsun yollara.
Bütün sevdiklerin terkedip gitti,
Yapayalnız kaldın artık.
Dokunsalar ağlarsın çocuklar gibi,
Büyüdü gözlerinde yalnızlık.
Biliyorum,böyle değildin önceleri,
Türküler söylerdin sıcak.
Şimdi bir bekar evin var karanlık
Bir odan var ağlayacak.
Yavuz Bülent Bâkiler