Hayat ile ilgili şiirler, ünlü şairlerden hayat şiirleri sayfamızda, amatör ve herkes tarafından bilinen şairlerin hayatla ilgili şiirlerini okuyacaksınız.
Yalan Dünya
Boşa üzülmüş, boşa gülmüşüm
Hepsi hayalmiş, rüya görmüşüm
Boş yere sana değer vermişim
Yalan dünya; boşa aldattın beni
Aldandım sözüne, düştüm peşine
Malına, mülküne, güzelliğine…
Uysaydım keşke hakkın sözüne
Yalan dünya; boşa aldattın beni
Ne ana kaldı, ne baba; nerede evlat?
Her şeyi aldın, ettin mi rahat?
Görmedim gerçeği bende kabahat
Yalan dünya; boşa aldattın beni
Verdiğin bu muydu, bu nasıl yatak?
Doldurdun gözümü taş ile toprak
İster ağla, ister gül halime bir bak
Yalan dünya; boşa aldattın beni
Yakup Kiraz
Hayat Sınar İnsanı Kimi Zaman
Hayat sınar insanı zaman zaman
Büyüdükçe, gün geçtikçe;
Acıları arttırır hayat
Gün geçtikçe zorlaşır.
Tanımadığın insanları;
Tanıtır sana.
Gün geçtikçe gözünü açar hayat.
Seni de onlardan yapar.
Sonra o gün gelir
Onların sonunu yaşarsın sen de.
İşte insanlar işte hayat.
Eda Demir
Ömür Dediğin
Debelenip dursun akıl niçin de,
Bir varmış bir yokmuş ömür dediğin.
Gönül sanki zindan, zindan içinde,
Bağrımdaki okmuş ömür dediğin.
Gel seyre dal bir ırmağın başında,
Çölün ortasında, dağın başında,
Bir gurbet ki gözlerinin yaşında,
Ne yaman firakmış ömür dediğin.
Adım adım menziline yürüyen,
Gece-gündüz damla, damla eriyen,
Bahtımın yeline düşüp titreyen,
Bir sarı yaprakmış ömür dediğin.
‘La rahate’.. bitmez dertler, çileler..
Şeytanda tuzaklar, ben de hileler,
Yüzümde gül olup açsın haleler,
Ahiri toprakmış ömür dediğin.
Servet Yüksel
Hayat Mayat
Hayat, mayat diyorlar
Benim gözüm mayat’ta
Hayatın eksiği var
Hayat eksik hayatta,
Takınsam, Kanat, manat
Kuş muş olsam seğirtsem
Bomboş vatana inat
Manata doğru gitsem
Necip Fazıl KISAKÜREK
Hayat Ben Sana Ne Ettim?
Bembeyaz sayfa açmıştım sana
Kısa sürede kirlendi baksana
Umutlar hiç edildikçe gönülde
Acıda çöküyor durmadan içime
Ne yapsam olanı olduramadık
Doğruyu doğru olanı bulamadık
Mutluluğa yolu döndüremedik
Aşk şerbeti sanıp zehire daldık
Bir fırtına hiç mi hiç gitmiyor
Huzuru salıp beni kandırıyor
Bunu bana neden niye yapıyor
Ben ne ettim hayat hayat sana
NİHAL 15. 01. 2011
Umut Değil mi ki, Hayatta Tutan?
Seni unutmamın mı, yok bir şansı
Ben istesem de gönül istemiyor
Tatmış aşkını, sevdanı bir kere
Ben istesem de gönül istemiyor
Yine çizmem çizgi yarınlarıma
Zaman ne getirecek, bilemem ki
Uzakta da olsan yıldızlar kadar
Zaman ne getirecek, bilemem ki
Umut değil mi ki, hayatta tutan?
Anlamsız dünyanın kahrına inat
Sevdim, seveceğim her an ki gibi
Anlamsız dünyanın kahrına inat
Daha güzel ne olabilirdi ki?
Açmışsa bir gül gönül bahçemde
Batarsa batsın dikeni bahtıma
Açmışsa bir gül gönül bahçemde
(Berlin,14.01.2011)
Talat Özgen
Savrulup Dururken Hayat
Kekremsi bir hayat dilimindeyiz
Bakır tadında geçiyor günler
Tutmuş yolları bir sürü harami
Geleni geçeni sığaya çekmekte
Şüphesiz onlar ölüm getiricilerdir
Ve sevincin düşmanı olarak bilinirler
Yoktur gözlerinde sevgilerin ışıltısı
Aşk yoktur, duman bürümüştür büsbütün
Onlar yalnızca ölümü bağışlayabilir
Yalnız kederi, kahrı ve zulümleri
Ve tarih onlarla bizim kavgamızın
Sürüp duran hadisatından ibarettir.
Ne yazılmışsa bize ve onlara dair
Işıklı sularındadır bilincimizin
Hükmünü yerine getirse de acılar
Biz yine neşeli türküler söylemekteyiz
Savurulup duran bir zaman diliminde
Sarsarak ve sarsılarak geçiyor günler
Ama kalbimiz çatlayacak kadar duyarlı
Hayatı savunabilecek kadar güçlüdür.
Ahmet Telli
Hayatım Sonsuz Bitmez Mi Sandın?
Kul hakkı yenmez, bunu bilmedin.
Harammış, helalmiş hiç düşünmedin.
El açıp Mevlâ’ya şükür etmedin,
“Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?
Kul hakkını yedin ne ahlar aldın,
Bu haram, bu helâl demedin çaldın.
Ölümü unutup sefaya daldın,
“Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?
Ömrünün yarısı boş yere geçti,
Kaç ahbabın ölüm şerbeti içti.
Hak yolu bilenler doğruyu seçti,
“Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?
Geçip gitti artık bahar ile güzün,
Sararıp soluyor o gülen yüzün.
Dolacak toprakla her iki gözün,
“Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?
Sonunda geldi ömrünün sonu,
Kabirde Rabbindir, sorulan soru.
Birdir bilemedin Mevlâ’nın yolu,
“Hayatım sonsuz” bitmez mi sandın?
Sami ASLAN (İstanbul, 19.09.2005)
Mevsim Gibi, adlı şiir kitabından
Hayat Yorgunu
Güneşim ayım canım sevgilim,
Karakaşlı ela gözlü sevgilim
Günahım neydi attın gurbete
Hiç mi sevmedin ettin virane
Gurbet elde kurda kuşa yem ettin
Birazcık sevseydik gitme kal derdin
Gecelerim gündüz oldu gurbette
Bak ne hale geldim ettin virane
Hasretlik çekecek ömür mü kaldı
Sonbaharında Engin yandı
Gülüp oynamak da sana kaldı
Gülesin diye Engin’in yandı
Elveda demeden son bir bakayım
Alev ile Merve’yi senden sorayım
Güzeldi seninle bu hayatta
Görüşürüz belki öbür dünyada
Güneşi ayı bana karartma
Ben gidince karaları bağlama
Evlatların yüreğini dağlama
Gönderirsin bir Fatiha mezara
Hüseyin İlgen
Kendi Hayatında Esaret
Hangi savaşta bilinmez esareti, gözlerinin,
Sakat kalbinin yaralarını gizler, yere düşerken.
Yaşadığın anlar, o şehirlerin lanetinde sanki,
İntikam alır her dakika, saat seni vururken.
Atom bombası düşmüş dünyanda,
Parçalanmış bir misyonun eseri gibi halin.
Düşmanını vurduğun silah izlerinde,
Denize akıttığın mavimsi gözlerin.
İhtimali yüksek zafer ümidiyle çıktığın yol,
birinin yüreğinde, esir olmak kadar acı.
Şimdilerde toprakta olsa da sana uzanan kol,
Büyülü bir rüya geçici, gözlerinde kiracı.
Kutsallaşmış davanın askerlerine yakışır şahadet,
Yaşatmak olmasa da, korumak temiz bir siluet.
Barışa eller kilitliyse, düşlerinde neden halen tutuklu,
Yer ve gökte dolaşmış eski püskü bu savaş, bu gudubet.
Seyhan Yılmaz
Hayat Pazarı
Ben bu hayat pazarında
Satılacak adam mıydım?
Eskimiş bir mendil gibi
Atılacak adam mıydım?
Ne anladım ben aşkından
Can mı verdin sen canından
Be Allahsız ben sırtından
Vurulacak adam mıydım?
Olana bak şu olana
Nasıl kandım ben bu yalana
Senin gibi bir yılana
Sarılacak adam mıydım?
Aramadım haklı haksız
Sevdim seni hep hesapsız
Be vicdansız be kitapsız
Ben yanacak adam mıydım?
Sorma nasıl gönlüm yanar
Sorma nasıl içim kanar
Ben bu aşka duvar duvar
Yıkılacak adam mıydım?
Bilmem gönlün günah der mi?
Aşka gelip eyvah der mi?
Ben kalbine kör bir mermi
Sıkılacak adam mıydım?
Bal bulurken zehirinde
Gül bulurken dikeninde
Ben pişmanlık denizinde
Boğulacak adam mıydım?
Taşıyorken nehir gibi
Yaşıyorken demir gibi
Ateşlerde kömür gibi
Yakılacak adam mıydım?
Ahmet Selçuk İlkan
Ey Hayat
Ey hayat,
Hiç inkar etmedim.
Nankörlük etmek istemem.
Kana, kana içtim suyunu,
Doyasıya yedim ekmeğini .
Bahçelerinden güller derledim.
Hesabını da verdim
Her santimetre karesinin.
Ya sen,
Sen ey hayat!
Bir verirken, hep beş almadın mı?
Bana dünyayı küstürdüğün zaman,
Renkler solar, kokular silinirdi.
Çakır ayazda
Akrebin zehri olurdu her şey….
Derin iç çekişler ve keşkeler
Esir alırdı uykularımı.
Tebeşir kokan ellerim,
Lal olurdu alın yazgımda.
Bazen de ben küserdim dünyaya.
Yalnızlığın canhıraş çığlıkları
Zamanın dipsiz kuyusunda yankılanırdı.
Yalınayak isyanları,
Çıplak direnişleri düşünürdüm
Bir münzevinin hiçliğinde…
Akşamın mor gölgesi var
Sunak taşında.
Tanrıçalar çetelesini tutsa da
İtirazın manifestosunu yazdım.
Var mı öyle boyun uzatıp
Sırayı beklemek?
O kadar kolay olmayacak.
Oysa insanlık,
İsyanlarla tarih yazdı…
Ben de isyanlardayım, işte…
Fesih Çelik
Hayata Dair Herşey
Sen hayatıma giren bir mabet gül bakışlı yar
Anladığını bilmediğim hissini duymadığın duygu misali
Gibi geliyor ilkinler lakin içine çekin bir duygu
İçinde hapsedensin bu bedenimin en ince ayrıntısına kadar
Ben bu ayrıntılar içerisinde kalmış bir yar
Tutkun olmuşum bağlanmışım bir haberdar olmadan
Kimin ne dediğinin ne önemi var hayat işte
Yaşıyor ve anı yaşama çabası içerisindeyiz
Hayata dair bir şeyler düşünmek istemiyorum
Hayat nereye götürürse ordayım ben seninle
Akışına bırakmışız günün ardı sıra
Gün neler getirir belli değil günün sonunda
Sevmek işte böyle bir şey olmalı
Ne geçmişten bir düşünce
Nede geleceğe dair neyin ne olacağını bilmek
Sadece her an aynı hazzı ve duyguyu yaşama cabası
Kenan ÇORLU
Hayatın Renkleri
Mavi bir hayaldin benim gözlerimde
Ulaşamadığım bir sonsuzluk
Sessiz bir çığlıktın içimde
Haykıramadığım bu yokluk
Pembe düşlerde yaşıyordum seninle
Ulaşamadığım hayaller kuruyordum içimde
Sadece sen vardın hayallerimde
Beyaz bir umuttun gözlerimde
Mor menekşelerle geldim kapına
Rengarenk çiçekler saçtım etrafına
Aşk kokuyordu bugün havada
Sen hayır dedin ya kıydın bu cana
Siyah bir perde gibi çöktü gözüme
Karardı yüreğim tek bir sözünle
İsyan bayrağını çektim gönlüme
Her şey bitti o an gönlümde
Semra Sarı
Ömürler
Bir sabah uyandım sürurlu gönlüm,
Bozulmuş bağ gibi Hazan’a döndüm,
Artık son gidişe pek yakındı ömrüm,
Ah ile vah ile bitip giden ömürler.
Sabah penceremden seyreyledim sokağı,
Gezenleri görüyorum bir aşağı bir yukarı,
İnsanoğlu yükler artık ömür sonu katar’ı,
Bir bakmışsın tükenivermiş ömürler.
Oğlun kızın bakar da ağlar ardından,
Can muzdarip biten ömür derdinden,
Göç başlıyor fani dünya yurdundan,
Hesap verecek bu yaşamdan ömürler.
Konu komşu hısımlar toplanırlar başına,
Dua ederler mevtanın zor soru sual işine,
Ruhuna el Fatiha yazılır mezarının taşına,
Birileri giderken bir başkası gelen ömürler.
Bunca yıl ömür sürdün azık hazır mı?
Sen yazmadın alnındaki kader yazını,
Ölüm keser o görkemli yaşam hızını,
Oysa daha neler arzu ederdi gönüller.
Sen ozan İsmail niye hüznü yaşarsın?
Her olur olmaza sinirlenir kızarsın,
Belki burada çok kuralları bozarsın,
Orda torpil yok yüksektendir emirler.
İsmail Detseli
Acı Hayat
Yoksulluğu anladık da
Sevmek neden kıt kanaat?
Yoksa yürekler mi yoksul,
Kimler biçmiş aşka fiyat?
Acı hayat, acı hayat
Yakamızı bırak rahat!
Bir çift mum olup yanalım
Eriyelim saat saat…
Aşktan taviz verme sakın!
Sakın sevme, kıt kanaat!
Söyle bana aşk olmazsa
Nasıl geçer acı hayat?
Acı hayat, acı hayat
Aşksız hayat zor zenaat!
Acı hayat, nankör hayat
Yakamızı bırak rahat!
Bir çift mum olum yanalım
Eriyelim saat saat…
Acı hayat, acı hayat
Kanunundur zulüm, hayat…
Amansız bir hastalıksın,
İlacındır ölüm hayat.