Mehmet Emin Yurdakul Şiirleri

En güzel ve kısa Mehmet Emin Yurdakul şiirleri

Mehmet Emin Yurdakul, 13 Mayıs 1869 yılında İstanbul’da doğup, 74 yaşında 14 Ocak 1944’de İstanbul’da ölen şair ve milletvekilidir. İlk şiiri olan “Cenge Giderken” 1897’de, ilk şiir kitabı olan “Türkçe Şiirler” ise 1899’da yayınlandı. Mehmet Emin Yurdakul şiir anlayışı olarak Milli edebiyat akımının temsilcileri arasındadır. Genel olarak şiirlerinde Türkçülük, milliyetçilik, halkçılık ve inkılapçılık gibi konuları işlemiştir. Mehmet Emin Yurdakul en önemli şiirleri arasında “Cenge Giderken” en sevilen eserlerinin başını çekmektedir. “Ordunun Destanı” ve “Bırak Beni Haykırayım” diğer önemli eserleri olarak kabul edilir. Bu yazımız içerisinde Mehmet Emin Yurdakul’un en kısa şiirleri de dahil olmak üzere en güzel 16 şiirini hazırladık.

İşte, Mehmet Emin Yurdakul’un bazı şiirleri:

1. Sakın Kesme

Ey hemşeri! Sakın kesme, yaş ağaca balta vuran el unmaz.
Na, kütükler!.. Nice yıldır, hiç birine kervan gelmez, kuş konmaz;
Bunları kes, o baltanla bu çürümüş ağaçlan yere ser.

Bak, sizin köy şu yemyeşil koruluğun gölgesinde ne güzel!
Gönülleri açmadadır, yaprakların arasından esen yel.
Yazık, günah olmaz mı ki, çıplak kalsın bu zümrüt yurt, şirin yer?

Hem dünyada en birinci borç değil mi her kula
Bir tohumu fidan yapmak, fidanı da bir orman?
Eğer böyle olmasaydı, ne kalırdı oğula:
«Mirasımı artır!» diye öğüt veren atadan?

Sakın kesme, her dalından bir güzel kuş ses versin;
Sakın kesme, gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin;
Sakın kesme, şu sevimli köye kanat, kol gersin;
Sakın kesme, aziz vatan günden güne şenlensin!

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un sakın kesme şiiri

2. Kanımı Taşıyana

Hayır, asla istemem ki ben seni.
Hatta bir bal arısının dikeni
İğne ucu zehiriyle incitsin.

Bizler ayrı gövdelerde bir canız;
Acımızı bir yürekle duyanız;
Senin kinin benim için aynı kin!

Sen, ne vakit yaralansan, ah etsen
Ben güllerden, meltemlerden, her şeyden
Kandan başka hiç bir koku alamam.

O saatta zalim, vahşî olurum;
Deniz gibi köpürürüm, solurum
Ve içimden bir ses gelir: İntikam!

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un kanımı taşıyana şiiri

3. Barbaros

O vakitler demiştin ki: «Ey Hayreddin, ey Hızır!
Müslümanlık kardeşliktir, Garbı Şarklı yapmaktır;
Haydi, sedef kumsallara yelkenlerin açılsın;
Ay yıldızlı bayrakların gölgeleri saçılsın.»

Çünkü bizler, serencamı destan olmuş erlerdik;
Talihlerle dövüşmeyi oyun etmiş askerdik;
Ülkelere yeni doğmuş fikir gibi yürürdük,
İstikbali iki kutbun arasında görürdük.

Sen bizlere hayran oldun, gururuna tükürdün;
Ve dedin ki «Her şey orda: İman, ümit, adalet!
Git, bu güzel memleketi Kabe gibi tavaf et!»

Evet, geldin!… Padişahın ayağına yüz sürdün;
Hilâfete hayatını vakfeyledin, taç verdin;
Bir bey iken bir kalyoncu itaati gösterdin!

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un Barbaros şiiri

4. Benim Rüyam

Varsın, vahşî tabiatın zelzelesi, tufanı
En şerefli sarayları, mimberleri devirsin;
Varsın zalim kayserlerin demirleri, zindanı
En kuvvetli bilekleri, gövdeleri kemirsin.

Ben doğacak dünyaları bir sert kaya üstünden
Amerika kâşifinin gözleriyle görürüm;
«Milletleri gömdük!» diyen asırların önünden
Girdapları tahkir eden yıldız gibi yürürüm.

Benim rüyam bir küçücük yaprağını soldurmaz;
O, başlara çelenk olan yeşil defne dalıdır;
Karlar, buzlar içersinde zümrüdünü parlatır.

Ben oyum ki, tellerini haykırttığım millî saz
Beş bin yıllık mermerlere, kemiklere can verir
Ve bir fatih kılıcından büyük zafer gösterir.

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un benim rüyam şiiri

5. Ey Türk Uyan

Ey kardeşler uyanın
Şu Türklüğe can verin;
Hep artlar kovanın;
Tûrân ili Türklerini!..
Ey milletim! Sen bundan tamam beş bin yıl evvel
Altaylar’da yaşarken
Tanrı’n sana dedi ki, “Ey Türk ırkı, bu yerden
Güneşlere süzülen kartal gibi uç, yüksel!
Senin her bir kuvveti râm edici ellerin
Bütün mağrur başlara yıldırımlar saçacak;
Sana Çin’in, İran’ın, Hind’in, Mısr’ın, her yerin
Er isteyen tahtları kollarını açacak!”
Sen bu sesin önünde rüzgâr gibi dolaştın;
Sert yelesi dikilen arslan gibi savaştın.
İlk yerleri tanıyan
Buzlu Alpler, Kafkaslar…
Tufanlarla çağlayan
Coşkun Niller, Araslar
Senin gibi bir yiğit ve bir ulu milleti
Hiç bir zaman görmedi.

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un ey Türk uyan şiiri

6. Bir Delikanlıya

Evet gençsin, sen de eski cihanları yıkarsın;
Her gün coşkun bir denizden bir kumsala çıkarsın;
Hatta senin o karanlık gecelerin parıldar,
Sana kışlar zambak açar, seni her şey alkışlar.

Evet gençsin, sen de yeni dünyalarda yaşarsın;
Her gün nice doğmayacak çocukları okşarsın…
Belki senin gönlün için hep güzeller çirkindir;
Sana melek kucak açar, seni göğe yükseltir.

Lâkin sen bir uçuruma düşmeyeyim der isen
Biraz alçal o yükselmek istediğin göklerden;
O ruhunu bulutların kucağında uyutma.
Tabiatı büyük tanı; fakat yere: «Dar» deme;
Sevgin için bir yuva yap; fakat melek isteme;
Sen toprağın evlâdısın, bunu asla unutma!

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un bir delikanlıya şiiri

7. Benim Şiirlerim

— Sen kalpsizsin; hani senin gençliğinin hayatı?
— Aşklarım mı? Bir nefesle solabilen bu şeyler,
Bir yanardağ ateşi le kömür gibi karardı;
Şimdi ise yerlerinde bir sıtmalı yel eser.

Evet, benim her şi’rimde yılan dişli diken var;
Sizler gidin, bal verecek yeni açmış gül bulun.
Belki benim acı sesim kulakları tırmalar;
Sizler gidin, genç kızların türküsüyle şen olun.

Varın sizler, onlar ile korularda el ele.
Gezin, gülün, bir çift bülbül aşkı ile yaşayın;
Yalnız kendi, yalnız kendi ruhunuzu okşayın.

Zavallı ben, elimdeki şu üç telli saz ile
Milletimin felaketli hayatını söyleyim;
Dertlilerin göz yaşını çevrem ile sileyim!

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un benim şiirlerim şiiri

8. Bir Genç Kıza

Evet yavrum, musiki fikre kanat verdirir;
Ruhu, aşkın sedefli kumsalında gezdirir;
Gönle yüz bin hülyanın rüzgârını estirir,
Öksüz kalan hayata teselliler getirir.

Şu kadar ki, sizlere bundan elzem şeyler var.
Bir gün gelir, gençliğin rüyaları hep biter;
Kıskanç sevgi, yerini şefkat için hazırlar,
Bir beşiğin içinden bir bülbül ses: «Anne!..» der.

Eğer ki sen annelik sanatını bilmezsen
Yavrucuğun, hayatın kavgasında düşecek;
Etrafına en zalim yoksulluklar üşecek.

Ah, o vakit zavallı, acı acı inlerken.
Kulağına her makam bir hıçkırık gelecek;
Her perdesi kalbini kurşun gibi delecek.

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un bir genç kıza şiiri

9. Bırak Beni Haykırayım

Ben en hakir bir insanı kardeş duyan bir ruhum;
Bende esir yaratmayan bir Tanrı’ya iman var;
Paçavralar altındaki yoksul beni yaralar;

Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum.
Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.

Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et!
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;

Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir.
Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;
Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un bırak beni haykırayım şiiri

10. Bize Diyorlar ki

Evet tarih, bize büyük kahramanlık devirleri gösterir:
Türk mileti, cihangirler esir etmiş, kurallardan taç almış;
Şarka, garba hükmeylemiş, vahşî çöller içersine ün salmış;
Öyle cenkler kazanmış ki her birisi bir devlete şan verir.

Lâkin bize diyorlar ki: «Artık bugün kılıç devri geçmiştir.
Bu zamanın fütuhatı, çalışmağa boyun eğen erlerin;
En kuvvetli fikir ve iş, orduları yetiştiren yerlerin;
Altınların kırallan olanlara: Ne hakaret, ne demir!..

Sizler dahi kavga edin, fakat artık kan yerine ter saçın;
Zahmet çekin, fakat artık terakkiye götürecek yol açın;
Fetheyleyin, fakat artık medeniyet ganimeti getirin.

Süleyman’ın milletine bu asrın da cihangiri dedirtin.
İşte o gün her bir devlet, yine Türkün bayrağını selâmlar.
Ve bu bayrak, Viyana’nın önündeki şereflerle parıldar.»

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un bize diyorlar ki şiiri

11. Felaketler Karşısında

Bir rüyamış!… Zira yine, ben zavallı şen değilim;
Baltazar’a alev saçan zalim harfler önündeyim.
Bana öyle geliyor ki mezarımın üstündeyim,
Eski Babil evlâdının talihinde bir sefilim.

Bak, bugün de ben ruhumda cehennemler taşıyorum:
O başım ki tufanı var, bir karanlık gecedeyim;
O kalbim ki cellâdı var, bir demirden pençedeyim;
O dilim ki şekvası var, viranede bir baykuşum.

Ey Türklüğün dertli sazı! Bugün de mi acı figan?.
Bugün de mi senin sesin bir hıçkırık olacaktı?
Sara tutan tellerine göz yaşlarım dolacaktı?

Eğer mesut yurdun altın destanını çalamazsan
Benim bahtsız parmaklarım birer kuru dala dönsün;
Seni dahi kurtlar yesin, senin dahi ömrün sönsün!

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un felaketler karşısında şiiri

12. Gemici

Evet, bora başlayınca, soluğanlı bir deniz
Kuduz gibi köpük saçar, çılgın gibi haykırır;
Sert rüzgârla iki yana bocalayan gemimiz
Beşik gibi ırgalanır, çocuk gibi bağırır

Böyle kara saatlarda bir uğursuz kuruntu
Bana bütün ufuklarda kasırgalar sezdirtir;
Yüreğimi çırpındıran ölüm yüzlü bir korku
Hayalimin karşısında cenazeler gezdirtir.

Ben o zaman şöyle derim: «İşte sana iki yol.
Birisinin üzerinde: Dalga, köpük, taş, duman;
öbürünün arkasında: Körfez, kara, ev, vatan!

Sen bir ateş önündeki asker gibi erkek ol.
Nice kanlı günler gören bayrakları hatırla
Ve kendini ilkin cenge, sonra fethe hazırla!…»

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un gemici şiiri

13. Nifak

Evet sanin fırtınan her boradan zalimdir,
Senin alçak hırsların girdaplardan derindir,
Senin kanlı kinlerin kayalardan keskindir.
Senin melun rüzgârın dünyaları titretir;

Bir devleti öyle bir felâkete düşürür.
Tehlikeye atar ki, burda büyük bir millet,
Şeref, namus, hürriyet…
Bir geminin enkazı gibi batar ve çürür.

Ey tarihin feneri! Sen bizlere ışık ver.
Kurtarıcı nurunu şimşek gibi parıldat,
Gözümüzü kör eden karanlığı aydınlat;
Neredeyiz? Nereye gideceğiz? Yol göster!

Ve göster ki: Zamanın kumlarında kaç mezar,
Şu uğursuz nifaka kurban olmuş kaç vatan,
Kaç zavallı Hindistan,
Kaç zavallı Buhara, kaç zavallı Kırım var?

Mehmet Emin Yurdakul

14. Bıçaksız Katiller

Diyorlar ki: «Bak, şu katil, insan değil, canavar;
Bir masumu kaplan gibi parçaladı o alçak.
Madameki kan dökene ceza veren kanun var;
Bu hain de elbet bir gün ettiğini bulacak!…»

Lâkin neden zindan, zincir, satır, her şey bunlara?
İçimizde katil olan bunlar mıdır yalınız?…
Her ölenin gövdesinde bulunur mu bir yara?
İnsanoğlu, cinayetler yapmıyor mu bıçaksız?…

İşte size bir çocuk ki, sürünüyor sokakta;
İşte size bir kadın ki, inildiyor yatakta;
Bakın, bunlar bıçaklarla ölenlerden daha çok!…

Zavallılar, şu hayattan bir küçük tat almadan
Ağlayarak, inleyerek gidiyorlar dünyadan…
Ya ne için bu bıçaksız katillere bir şey yok?

Mehmet Emin Yurdakul

15. Sen Feryada Başlayınca

Ey Türkeli, senin adın bu dünyada en hoş sestir;
Senin fikrin, akla gelen her manadan mukaddestir;
Senin duygun yüreklerin en mübarek sevdasıdır.
Senin derdin beyinlerin en ateşli hummasıdır.

Sen feryada başlayınca: Tamah, garez hepsi susar;
Muhabbetler senin aziz hukukuna yer hazırlar,
Yanaklara acı veda göz yaşları ağu döker;
Beşiklere, mabetlere, her bucağa yaslar çöker.

Bu saatta alim, cahil, masum, cani bütün millet:
Nutuklarla, şiirlerle, dualarla, bayraklarla,
Altınlarla, demirlerle, yumruklarla, tırnaklarla….

Senin asil hayatına kahramanca hizmet eder
Ve her oğlun can verirken: «ölüm güzel talihtir!..» der;
Benden senin her fedakâr evlâdına yüz bin hürmet!..

Mehmet Emin Yurdakul

Mehmet Emin Yurdakul şiirleri
Mehmet Emin Yurdakul’un sen feryada başlayınca şiiri

16. Ya Bir Mezar, Ya Bir Zindan

Bu millette zalime dinsizden çok kinler var;
Bir taht âdil değilse, mihrap olsa parçalar.
Sen bu kinden kork, sakın;
Elindeki kuvvetle kalbin gurur duymasın.

Zira senin yedi kat surlu büyük sarayın.
Dört yanını kuşatan hafiyeler alayın,
O ateşin, demirin,
O zindanın, sürgünün, cehennemin, her şeyin…

Bir milletin önünde bir örümcek ağıdır;
O, bir saat içinde bu kuvveti dağıtır;
Anlatır ki: Adalet, her bir şeyden yücedir;

Mazlumların kolları birer pulat pençedir.
Hak girmeyen sarayın akıbeti: Kül, duman;
Müstebidin nasibi: Ya bir mezar, ya zindan!…

Mehmet Emin Yurdakul

Nazlim

Universiteit Gent üniversitesinden 2003 yılında mezun oldum. İngilizce, Almanca ve Türkçe bilmekteyim. Çeşitli sitelerde yazılar yazarak başladığım gazetecilik serüvenini serbest gazeteci olarak devam ettirmekteyim. Okuyucuların dikkatini çekecek haberleri 2004 yılından beri Nazlim.NET sitesinde yazmaktayım.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir