Sabahattin Ali şiirleri

Sabahattin Ali’nin en güzel ve kısa şiirleri

25 Şubat 1907 yılında Edirne’de doğan şair, 41 yaşında 2 Nisan 1948’de Kırklareli’nde öldü. İlk şiirleri Çağlayan ve Akbaba gibi dergilerde yayınlandı. Sabahattin Ali şiir anlayışı olarak hece ölçüsü ve halk şiiri temalarını kullanmıştır. Genel olarak şiirlerinde hapishane, karamsarlık, bunalma, yalnızlık, kaçış, sevgi ve aşk gibi konuları işlemiştir. Sabahattin Ali aşk şiirleri arasında “Leylim Ley” en sevilen eserlerinin başını çekmektedir. “Aldırma Gönül Aldırma” ve “Geçmiyor Günler” diğer önemli eserleri olarak kabul edilir. Bu yazımız içerisinde Sabahattin Ali’nin en kısa şiirleri de dahil olmak üzere en güzel 16 şiirini hazırladık.

Sabahattin Ali şiirleri;

1. Leylim Ley

Döndüm daldan düşen kuru yaprağa,
Seher yeli dağıt beni kır beni.
Götür tozlarımı burdan uzağa,
Yârin çıplak ayağına sür beni.

Aldım sazı çıkmış gurbet görmeye,
Dönüp yâre geldim yüzüm sürmeye.
Ne lüzum var şuna buna sormaya,
Senden ayrı ne hal oldum gör beni.

Ayın şavkı vurur sazım üstüne,
Söz söyleyen yoktur sözüm üstüne.
Gel ey hilal kaşlım dizim üstüne,
Ay bir yandan sen bir yandan sar beni.

Yedi yıldır uğradım yurduma,
Dert ortağı aramadım derdime.
Geleceksen bir gün düşüp ardıma,
Kula değil yüreğine sor beni.

Sabahattin Ali şiirleri

2. Acaba

Ela gözünden akan
Ateşli nazarların
Acaba acımadan
Kimi yakacak yarın?

Dudakların acaba
Kimlerle öpüşecek?
Kimler yarın acaba,
Tuzağına düşecek?

Anlıyorum, bizlerden
İntikam alıyorsun.
Lakin ey kadın bilsen,
Nasıl alçalıyorsun.

Sabahattin Ali şiirleri

3. Aldırma Gönül Aldırma

Başın öne eğilmesin
Aldırma gönül aldırma
Ağladığın duyulmasın
Aldırma gönül, aldırma

İlgili Makaleler

Dışarda deli dalgalar
Gelip duvarları yalar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma gönül, aldırma

Görmesen bile denizi
Yukarıya çevir gözü
Deniz dibidir gökyüzü
Aldırma gönül, aldırma

Dertlerin kalkınca şaha
Bir sitem yolla Allah’a (cc)
Görecek günler var daha
Aldırma gönül, aldırma

Kurşun ata ata biter
Yollar gide gide biter
Ceza yata yata biter
Aldırma gönül, aldırma

Sabahattin Ali şiirleri

4. Bütün İnsanlara

Dillerde gezen adım,
Bir seciyesiz, bir it.
Nedense olamadım,
Sizin gibi bir yiğit.

Ne gaye taşıyorum,
Ne bir dağ aşıyorum.
Delice yaşıyorum,
Ne ihtiras, ne ümit.

Yuh… Eğer hayat buysa,
Bu ahmakça uykuysa,
Bana kim sokulduysa,
Hadi dedim, hadi git!

Bende çok şey var ama,
Akıl filan arama.
Ciddiyetle arama.
Koydum dikenli bir çit.

Saçıma düşen aklar,
Ne bir macera saklar;
Çıkarmaz bu dudaklar,
Ne bir küfür ne tevhit.

Korkutmaz beni ölüm,
Bir şeytan kadar hürüm.
Süremez bende hüküm,
Ne Allah, ne de Nahit.

Sabahattin Ali şiirleri

5. Gecenin Kemanı

Yüzü parladı ayın,
Bir ses geldi uzaktan.
Hasta yorgun bir kadın,
Şimdi çalıyor keman.

Eriyor, bükülüyor,
Ayın altında evler.
Kemandan dökülüyor,
Semailer, peşrevler.

Keman hırçın, mariz,
Asabını geriyor,
Dalgalan bir kaç iz,
Karanlıkta eriyor.

Bazan hazin bir beste,
Gönüllerde yanıyor,
Geceden deste deste.
Nağmeler toplanıyor.

Sen ey karanlıklara,
Hicran dağıtan kadın,
Git başka bir diyara!
Kalbimi parçaladın.

Sabahattin Ali şiirleri

6. Dağlar

Başım dağ saçlarım kardır,
Deli rügarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır.

Şehirler bana bir tuzak,
İnsan sohbetleri yasak,
Uzak olun benden, uzak,
Benim meskenim dağlardır.

Kalbime benzer taşları,
Heybetli öter kuşları,
Göğe yakındır başları;
Benim meskenim dağlardır.

Yarimi ellere verin;
Sevdamı yellere verin;
Elleri bana gönderin:
Benim meskenim dağlardır.

Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.

Sabahattin Ali şiirleri

7. Dere

Niçin bu derenin suları kara,
Niçin böyle hırçın akıyor dere?
Niçin deli gibi koşup kenara,
Billurdan kancalar takıyor dere?

Arzun tutunmaksa eğer sahile,
Ey dere, bu coşkun gayret nafile.
Bu sahil ki savmış nice kafile,
Seni tutar mı, ey suyu mor dere?

Ağlama ey dere! Gürültüsüz ak.
Kader bu: Ne yapsan suyun akacak.
Çok zordur çırpınıp tutunamamak.
Fakat bir kere de bize sor dere.

8. Kara Yazı

Geçmedi yare sözümüz
Yollarda kaldı gözümüz
Yere sürüldü yüzümüz
Böyleymiş karayazımız.

Çiçekler açılmaz oldu
Pınarlar içilmez oldu
Yar bize gülmez oldu
Böyleymiş kara yazımız.

Yalnız ona yar demiştik
Onda bir şey var demiştik
O bizi anlar demiştik
Böyleymiş kara yazımız.

Hey gönül gene bu gece
Kederim geceden yüce
Gel susalım beraberce
Böyleymiş kara yazımız.

9. Melankoli

Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.

Anlıyamam kederimi,
Bir ateş yakar derimi,
İçim dar bulur yerimi,
Gönlüm dağlarda bunalır.

Ne kış, ne yazı isterim,
Ne bir dost yüzü isterim,
Hafif bir sızı isterim,
Ağrılar, sancılar gelir.

Yanıma düşer kollarım,
Görünmez olur yollarım,
En sevgili emellerim
Önüme ölü serilir…

Ne bir dost, ne bir sevgili,
Dünyadan uzak bir deli.
Beni sarar melankoli:
Kafamın içerisi ölür.

Sabahattin Ali şiirleri

10. Kıyamadığım

Hey bir zaman bakıp bakıp
Seyrine doyamadığım!
Şimdi gurbette bırakıp
Sesini duyamadığım!

Evde kapanıp kaldın mı?
Seyrana çıkıp güldün mü?
Başkalarının oldun mu?
‘Benimsin!’ diyemediğim!

Akıtıp gözüm yaşını
Hatırlarım gülüşünü;
Kıvırcık saçlı başını
Göğsüme koyamadiğım!

Dik yamaçların selisin,
Sen benden daha delisin,
Şimdi kimlerin kulusun?
Başını eğemediğim!

Nasıl vurgunum bilirdin,
Niçin benden yüz çevirdin?
Kimlerin koynuna girdin?
Öpmeğe kıyamadığım!

11. Eskisi Gibi

Seneler sürer her günüm,
Yalnız gitmekten yorgunum;
Zannetme sana dargınım,
Ben gene sana vurgunum.

Başkalarına gülsem de,
Senden uzakta kalsam da,
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum.

Dağları aşınca başım,
Geri kaldı her yoldaşım,
Gerl sevgilim, gel kardaşım,
Ben gene sana vurgunum.

Gönlüm seninkine yardı,
Aynı şeyleri duyardı;
Ayaklarımız uyardı.
Ben gene sana vurgunum.

Sabahattin Ali şiirleri

12. Ruhumun Dalgaları

Ruhumun dalgaları, koşup kabarmayınız.
Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak.
Kalbim bir kayadır ki, nerdeyse yıkılacak,
Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız.

Dümdüz olsam diyorum, ve kumlu bir sahili
Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız.
Bilmediğim yeni bir masala başlasanız,
Çekilse kulağımdan hatıraların dili.

Ey eski günler artık bana yaklaşmayınız,
Ey hayaller, vurmayın kalbimin sert taşına.
Bütün bir hayat bile değmez bir göz yaşına,
Ruhumun dalgaları, köpürüp taşmayınız.

13. Son Mektup

Ey yar, bu mektubu aldığın demde
Kara topraklara verdim kendimi…
Her şey bana engel oldu alemde,
Bir coşkun nehirdim, yıktım bendimi.

Benim gönlüm doğusundan deliydi;
Başka dünyaların şaşkın seliydi…
Bunun böyle olacağı belliydi…
Her şey biter sel yerine döndü mü?

Dünya durmaz, bahar olur, kış olur,
Belki senin gözün yaş olur,
Ben garibim, benim gönlüm hoş olur,
Sevdiklerim ayda yılda andı mı?

Yıldız olur sana ışık tutarım,
Bülbül olur pencerende öterim.
Yer altında belki rahat yatarım
Yer üstünde çektiklerim dindi mi?

Şimdi yaşamayı tatlı bulursun,
Koşarsın, gülersin, tez yorulursun,
Bir gün olur yine bana gelirsin
Deli gönlün yaşamağa kandı mı?

Sabahattin Ali şiirleri

14. Yetmez mi?

Aşk seni harab etmez mi?
Takatını tüketmez mi?
Sendeki ateş bitmez mi?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?

Aşkına yoktur enzade,
Aklını aldı o taze,
Aleme oldun kepaze,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?

Yar yoluna baktırdığın,
Uykusuz bıraktırdığın,
Aşk yüzünden çektirdiğin,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?

Hangi derdimi sayayım?
Aşka nasıl dayanayım?
Yandım, daha mı yanayım?
Yetmez mi gönül, yetmez mi?

Göğsümde tıkanır sesim,
Yok yaşamaya hevesim;
Ben bir dermansız bikesim.
Yetmez mi gönül, yetmez mi?

15. Kurbağaya Mersiye

Sevgilim! Bak bu gece
Kırık kalbine, ince
Bir ok saplı kurbağa
Ölüvermiş gizlice…

Benzi aydan da sarı
Görmeden bak, ilk karı
Dudakları kitlendi
Suya düştü kitarı

Yıllarca vaklamıştı
Neler araklamıştı
Öteki şairlerden,
Aşkını saklamıştı

Boyundan büyük sazı
Mest etmişti bin kazı
Dayandı her kahra da
Çekemedi son nazı

Daha pek genç yaşında
Bin dert vardı başında
Kitarası kırıldı
Kendi mezar taşında

Çık onu ez sevgilim!
Üstünde gez sevgilim!
Ayağın kirlenirse
İşte bir bez sevgilim!

Sabahattin Ali şiirleri

16. Simyager

Keskin bir hamızı döktüm avucuma
Seyrettim kaynayıp oyuluşunu
Bir toprak potaya koyup erittim
Sonra bir nefeste içtim kurşunu

Parça parça etti göğsümü kurşun
Avucum sömürerek içti hamızı
Sarı dişlerimi açıp sırıttım:
Kafama çıkmasın diye bir sızı.

Bana yabancı bir gövde üstünde
Her şeye yabancı bir baş olmuşum.
En keskin hamızın işlemediği
Bir taş olmuşum ben, bir taş olmuşum!

Nazlim

Universiteit Gent üniversitesinden 2003 yılında mezun oldum. İngilizce, Almanca ve Türkçe bilmekteyim. Çeşitli sitelerde yazılar yazarak başladığım gazetecilik serüvenini serbest gazeteci olarak devam ettirmekteyim. Okuyucuların dikkatini çekecek haberleri 2004 yılından beri Nazlim.NET sitesinde yazmaktayım.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir